Tarih 27 Şubat 2011. Günlerden Pazar. Ankara bulutlu. Gözlerde hüzün tomurcukları...  

Hayatının her anını, Türkiye, İslam âlemi ve insanlık için Hak davası mücadelesiyle geçiren Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, dünya misafirhanesindeki vaktini tamamlayarak ebedi hayata intikal etti. 

Erbakan Hocam denilince akla çok şey gelir elbette. Lakin O’nun yüce manevi şahsiyetini anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Çünkü Hocam, asrı değiştiren insandı. Çünkü Hocam, şefkat abidesiydi. Çünkü Hocam, bir bayraktı.

Erbakan Hocamın davasını bilmeyenler, Millî Görüş ruhunu idrak edemeyenler veyahut da bu davaya ihanet ederek hocama sırt çevirenler bu sözlerimi yadırgayabilirler.

Lakin şunu açıkça ifade etmek gerekir ki; imamsız, halifesiz denilen ümmetin son halifesiydi Hocam. O’nun derdi ümmetti. Bir ömür dilinden düşürmediği Eyüp Sultan gibi, cihat üzere teslim etti ruhunu Rahman’a. Ruhu şad olsun.

Bu yazı da Hocamızı bilmeyenlere, O’nun yüce şahsiyetini yalnızca siyasi bir lider olarak görenlere, cihat eksenli bir hayatı ruhlarına ve beyinlerine sindiremeyenlere ithaf olsun.

Çünkü mücadele simdi başlıyor. Vasiyet yerine getirilecek. Yeni Bir Dünya muhakkak kurulacak ve Millî Görüş bayrağı asla yere düşmeyecek Hocam. Dün olduğu gibi bugün de, yarın da, son nefesimize kadar emrinizdeyiz.

Suya atılan bir taştı bizimkisi; halka halka büyüyen. Taşınamaz acıların patladığı anda yüreklerden kopan bir çığlıktı. Sınırları kanla çizilmiş, çiçekleri alın teriyle sulanmış mahzun beldelerin dirilişi içindi bu haykırış. Ve ilk doğrulan, ilk kalkan O olmuştu. Yerinden ilk açan çiçek O’ydu. İlk adımı atan ve Bismillah diyerek bir daha durmamacasına çıkmıştı yola.

Uzun ve meşakkatli bir yol; hedefe kitlenmiş adımlar! Fakat tek bir mevzi, Allah rızası!

Bize anlatılan hikâyelerde kahramanların ardından yazılırmış efsaneler!

Fakat Sen kendi efsanesini hayattayken kendi yazansın. 
Yüreklerimize düşürdüğün koru her dem harlayansın.

Yaptığımız her toplantıda, astığımız her bayrakta, başparmaklarımızı her kaldırdığımızda bize istikamet gösterensin.

Devletin başındayken bir toplantıda başörtüsü yüzünden okula sokulmayıp kapıda ağlayan bir kızın bedelini gözyaşlarınla ödeyensin.

Bosna’da, Afganistan’da, Çeçenistan’da, Sudan’da, Pakistan’da, Patani’de ve haritada varlığından bile haberimiz olmayan nice yerde adına dualar edilensin.

Tüm dünyanın diz çöktüğü Siyonistlerin; karşısında titrediğisin.

Sen Prof. Dr. Necmettin Erbakan’sın.

Sultan Alparslan’ı, Sultan Fatih’i, Cennet Mekân Abdulhamid’i yaşayansın ve yaşatansın.

Avrupa gazetelerinin başbakanlığını “Osmanlı’nın geri dönüşü” diye manşetten duyurduğu başbakansın.

Tahakküme, zorbalığa, savaşa hayır diyen D-8′lerin Sultanısın.
Sen Prof. Dr. Necmettin Erbakan’sın.

“Önce Ahlak ve Maneviyat” sancağını, “Edep Yahu” bayrağını taşıyansın.

Toplu iğne bile yapamadığımız bir dönemde Ağır Sanayi Hamlesi başlatan, 70 cente muhtaç olduğumuz bir dönemde ”İnanç tekeden süt çıkartır” diyerek Kars’tan Edirne’ye memleketimi fabrikalarla donatansın.

Soğuk kış gecelerinde sokağa bakıp evsizler, barksızlar için ağlayan; akıttığın o her bir inci tanesi gözyaşlarınla ümit fidanları yeşertensin. 
Evi ekmek, mahsulü bereket gören insanlarımızın tebessümüsün. 
Yetimin soluğu, yıkılmışların duvarı, biçarelerin tutunacak dalısın. 
Adil düzenin müjdeleyicisi, herkese hakkı olanı verensin.
Sen Prof. Dr. Necmettin Erbakan’sın…

“Allah’tan geldik. Allah’a döneceğiz.” Ne güzel bir hayat ne güzel bir ölüm. Hocam, seni sadık evlad ve talebelerin olarak daima rahmetle anacağız.

 

Cemil Taş

Anadolu Gençlik Derneği Besni Temsilcisi