Hayatının her anında adaletli, dürüst, yardım severliği kişiliğiyle herkesin yardımına koşan bir kişilik oldu. İnançlıydı, herkesin düşüncesine, fikrine saygılıydı.

Bizleri okutmak için bir memur maaşıyla “zenginlerin” bile sunmadığı imkanları sunmaya çalıştı. Sadece evlatlarını değil tanıdığı herkesi, topluma faydalı birey olmaları konusunda sürekli yönlendirdi. Maddi ve manevi destekleriyle hep yanlarında oldu.

Lise yıllarımda Adıyaman’da açılan dershaneye memur maaşıyla kimse çocuğunu gönderemezken babam beni gönderdi ama onun emeğine karşılık vermedim.

Ufku çok geniş, vizyon sahibiydi. İngilizce öğrenmem için çok çaba sarfetti. O yıllarda Limasollu Naci Yabancı Dil Kursları vardı. Posta ile ilgili gönderilen dokümanlarla yabancı dil öğrenmemi istedi. O, beni kursa yazdırdı ama gelen dokümanların birini bile açıp bakmadım. Hakkını helal etsin, orada da babama layık olmadım.

Futbol hakemliğine başladığımda beni karşısına alarak, “Bak oğlum; adil, adaletli olacaksan ve kimsenin hakkını yemeyeceksen, herkese eşit davranacaksan hakemlik yap. Bunları yerine getirmesen sana hakkımı helal etmem.” dedi, ben de verdiği talimatlara uydum. Adıyaman futbol hakem tarihinde şu ana kadar kimseye kısmet olmayan konuma babamın duasını aldığım için geldim.

Günün birinde Adıyaman Duruş Gazetesi’ni çıkarmaya karar verdiğimde “Hep doğruları yaz, kimseye haksızlık etme, memleketin sorunlarını gündeme getir. Bunun dışında yanlış yaparsan, haksızlık yaparsan sana hakkımı helal etmem, haram olsun.” sözleri benim için bir rehber oldu.

14 yıldır haftalık Adıyaman Duruş Gazetesi ve www.haberadiyaman.com.tr haber sitesi olarak babam Abdurrahman Beyaz’ın çizdiği istikamette, gösterdiği yolda Adıyaman’ın sorunlarını gündeme getirmeye çalışıyoruz, çalışacağız.

Babamın duasını hayatımın her anında gördüm. Duası bir kalkan gibi beni hep kazalardan belalardan korudu. Evlatlarına, dostlarına, komşularına kısacası tüm ümmete dua ederdi.

Yetiştirme Yurdunda çalışırken oradaki yetim ve kimsesiz çocukların çok sevip saydığı “Abdurrahman Abi”si olmuştu. Yurtta kalan öğrencilerin ifadesine göre, kendileriyle biz öz evlatlarını hep bir tutmuş.

İnsanlara yardım etmeyi, sorunlarını çözmeyi kendine görev edinmişti. Yaptığı iyiliği, yardımı hiçbir zaman biz evlatları dahil kimseye söylemezdi. Vefatından sonra taziyeye gelen birçok kişi babamdan burs aldığını söyledi.

Bu fani dünyadan adaletli, dürüst, yardımsever, herkesin yardımına koşan bir Abdurrahman Beyaz geldi ve geçti.

Ömrünün son nefesine kadar doğruluktan şaşmadan, şeref ve hasiyetle topluma faydalı olmak için gayretine şahidim.

Herkesin babası kendi kahramanıdır ama Abdurrahman Beyaz’ın babam olmasından hep gurur duydum, babamın benim için ne ifade ettiğini dile getirecek lügat yok.

Biz kendisinden razıydık, kendisine layık evlat olamadım. Hakkın helal et idolüm, rehberim, arkadaşım, yoldaşım, babam Abdurrahman Beyaz.

Yaşarken benden eksik etmediğin dualara şimdi daha çok ihtiyacım var, beni duasız bırakma babam. Sırtımı dayadığım dağımdın.

Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için ölüm kaçınılmazdır, zamanı geldi ve emanetini Cenab-ı Hak’ka teslim etti. Makamın âli, mekânın cennet olsun babam.

“Baban giderse;

Başı dumanlı dağın gider

Atan gider, sırtın gider

çınar ağacın gider yaslanacak yer bulamazsın…

Baban giderse

Darda sana yetişen elin gider

Aklın gider , canın gider

Şu dağlanmış yüreğinde

Çocuk kalan yanın gider

Baban giderse

Öpülecek elin gider

Bayram gider.”