Hemen hemen hepimizin dilinde olan toplumsal bir sloganımız var; “Sahipsiz Memleket” Bu sloganı genellikle maçlarda duyarız bazen de eylem ve yürüyüşlerde kullanırız.

Aslında kim sahip çıkacak, koca bir şehrin sahibi kim?

Bu soruların cevabını da bilen yok. Artık ağız alışkanlığı oldu, ne zaman haksızlığa uğradığımızı düşünürsek aniden “Sahipsiz Memleket” diye bağırız.

“Sahipsiz Memleket” sloganı atanlar da kolaycılığı seçiyor! Mücadele etmek yok, çaba, gayret yok bağır gitsin. Bu da işin kolay yönü.

Bu memleketin sahipsiz kalmasında en fazla payı olanlar yine bu slogancılar. Bugün değil Adıyaman tarihi boyunca hep sahipsiz, kimsesiz, öksüz olarak bugünlere gelmiştir, bu konuda da herkes suçlu.

Başımıza vurup ekmeğimizi almışlar, vuran kişiye daha bir şey demeden “Yarın da gel başımıza vurup ekmeğimizi al” demişiz. Bu memleketin suyunu içen, havasını teneffüs eden her birey bu sahipsizliğin bugünlere gelmesinden sorumludur.

Valiler, milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri, sivil toplum kuruluşu başkanları, muhtarlar ve basın mensuplarının günahı herkesten daha fazladır. İşsizlik var, millet iş bulamıyor derken, binlerce insanın çalıştığı Sümerbank Fabrikası kapatıldı ve arazisi içindeki malzemelerle birlikte komik rakamlara satılırken hepimiz kuzu olduk.

Yine Adıyaman için oldukça önemli olan TEKEL İşletme Fabrikası kapatılırken yine 3 maymunu oynadık. 

Adıyaman için olmasa olmaz olan tütüne getirilen yasağa direnen 3-5 kişiyi kaderiyle baş başa bırakarak onların tazyikli suyla mücadelesini gülerek izledik.

Demek istediğim tarihin hiçbir noktasında Adıyamanlılar, “Adıyaman” için bir araya gelip tek yumruk olamadılar, olamazlarda.

Görmedim ama büyüklerimizin anlattığına göre yıllar önce Adıyaman-Gölbaşı arasındaki toprak yolda, vatandaşlar toz-çamur içinde oldukça kötü şartlarda seyahat ediyormuş. Bir gün bir hemşerimiz, bir düşünce ortaya atmış ve herkes işini gücünü bırakarak yolu trafiğe kapatıp eylem yapmışlar. Protesto sonrası çok kısa süre zarfında yol daha düzgün bir halle getirilmiş.

Bu olayın tarihi net bilmiyorum ama ondan sonra böyle tepkisel toplu tek yumruk olmayı ne duydum nede gördüm.

Hepimiz bireysel hesaplar peşinde koştuk, “Sahipsiz Adıyaman” hiçbir zaman aklımıza gelmedi. Oğlunu-kızını işe yerleştirmek, tayin işleri, şahsi ufak tefek şeyler her zaman Adıyaman’ın önüne geçmiştir, geçmeye de devam edecek. Vatandaş olarak bunları düşünürken atanan ve seçilmişler de derdimizle uğraşmadılar. Onlarında istediği zaten böyle bir ortamdı bizde üzerimize düşeni yaptık ve o ortamı oluşturduk.

6 Şubat 2023 yılında aşırın felaketinde depremde yerle bir olan Adıyaman’da hala enkaz kaldırıp, tozun-dumanın içinde yaşamaya devam edip asbest yutuyoruz.

“Sahipsiz Adıyaman”ın yaşadığı sıkıntıları zaten sayısı belli 3-5 kişi sürekli gündeme getirip yazıyor. Tekrar onları yazmayacağım.

Sorunların ortadan kalkması için vali, milletvekilleri, belediye başkanı, partililer, STK başkanları, muhtarlar ve basın mensuplarını çalıştıracak olan vatandaşlar ne yazı ki hiçbir zaman bunu yapamadı, yapamayacak da!

Sahipsiz memleketin çocukları, yıllardır parasıyla bile sebze meyvenin 3-4 kalitesini yer sesi çıkmaz.

Sahipsiz Adıyaman’ın çocukları ulaşımda en kısa mesafeye bu sıcaklarda klimasız araçlara pahalı biner yine ses çıkmaz.

Sahipsiz Adıyaman’ın çocukları tek bir hastanede kuyruklara girerek tedavi olmaya çalışır yine ses çıkmaz.

 Atatürk Barajı’ndan 221 km uzunluğunda kanalla Mardin Ovası sulanırken Sahipsiz Adıyaman’ın çocukları yanı başındaki suya bakar sesi çıkmaz.

Sahipsiz Adıyaman’da depremde resmi rakamlara göre 8.600 kişi vefat etti, millet hala konteyner kentlerde rezillik içinde ama vefat eden Kıbrıslı çocukların kaldığı otelin yerine tören alanı anıt yapılırken kimseden ses çıkmaz.

Sahipsiz Adıyaman’ın çocukları Rezerv Alan ile haksızlığa uğrar yine ses çıkmaz.

 Sahipsiz Adıyaman’ın çocukları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafında 8 Şubat 2024’te anahtarı teslim edilen evine daha taşınmamışken de ses çıkartmaz.

Kimse boş yere “Sahipsiz Adıyaman” için mehdi falan beklemesin, gelmez.

Bir topluluk kendini düzeltmedikçe Allah onlardaki hali düzeltecek değildir. Bu ayetten sonrasında başka bir şey demenin bir anlamı olmaz!