SOMA BAŞIMIZ SAĞ OLSUN
Geçen sayıda bu sütunlarda Kütahya’nın Gediz ilçesinde yaşanan acı dolu depremin sizlerle paylaşmış idim. Milli duygular içerisinde Manisa’nın Soma ilçesini de gitmek istedim. Daha Manisa da iken, dev bezlerin üzerine yazılmış aziz hemşerilerimizin başı sağ olsun, başımız sağ olsun yazıları dikkat çekiyordu. Somaya varıncaya kadar uğrayıp geçtiğimiz yerlerde, hep bu duygular sergilenmişti. 28 Mayıs 2014 de Somaya vardım. İlçenin her caddesinde ve her kurumunda, yine büyük pankartlar ve bezler üzerinde başımız sağ olsun başınız sağ olsun, keza emniyet müdürlüğünün önünden geçerken, de yine halkımızın başı sağ olsun dev flaması asılıydı. Olay günleri 1.000 polisin görev aldığı Soma da yine acı, yine hüzün ve göz yaşı vardı. Somayı görmeyen ve bilmeyen, bir küçük kasaba zannetse de şehir merkezinin 105.000 nüfusunu aşan, geçim madencilikle olsa, gelişmiş mükemmel bir yerleşim yeri SOMA. Bir zamanların şehzadeler diyarı Manisa. Onun hüsnü teveccühü oralara kadar yansımış olmalı ki halkından kimselere zarar gelmeyeceğini müşahede ettim. İlçenin dışarıdan gelenlerle kalabalık olabileceğini ve otellerde yer bulmanın da sıkıntı olacağını düşünerek iki gün öncesinden öğretmen evinden yer alınmıştı. Nitekim yurt içinden olduğu gibi yurt dışından da çok insanlar gelmişler. İlk temasım Soma Kızılay şube başkanı Aziz Günal’ı görmek istedim. Başkan maden ocağından çıkan şehidin miğferi(çelik başlık) Kızılay genel başkanına sunmak ve Kızılay müzesinde muhafaza etmek için Ankara’ya gitmiş.
Detaylı bilgileri almak için koordinasyon merkezine gittim. Müdür beyle acıları paylaşırken, bir delikanlı ve iki genç bayan sorunları alabilmek için müdürlüğe gelmişlerdi. Genç delikanlı maden ocağında kurtarma ekibinden olduğunu ifade ederken sorularıma cevaben, ilk anda trafo patlaması dediler, çok ehemmiyete almadık. Çünkü bu patlama da ancak trafonun yanında bulunan üç ve ya beş kişi ölebilir dedik. Oysa vaziyetin boyutu hiç de öyle olmadığı anlaşıldı. İki genç bayanların, şehit eşlerinin birisinin yaşı 25 diğerinin 23 olduğunu öğrendiğimde bende Ömer Faruk’umu 23 yaşında kaybettiğim için bir kat daha gözlerim yaşardı. Oğlu şehit olan anneler, babalar, dul kalan hanımlar ve onların yetim kalan yavruları ALLAH onları sabrı cemil ihsan etsin. Şehit madencilerin sayısı her ne kadar 301 ise de bundan 3.000 kişi doğrudan etkilenmiş. Ateş düştüğü yeri yaksa da acı hepimizin ve hepimizindi. Hadisenin nasıl olduğunu koordinasyon müdürüne sorduğumda şunları anlatıyordu. Maden ocağına girişle başlayan aşağı doğru meyilli 2-3 km kadar ilerledikten sonra çalışma merkezleri oluşuyormuş. B u derinlik zemin yüzünden 200-300 m kadar aşağıda imiş çalışma merkezleri.
Gelecek sayıda yangının nasıl çıktığını şehit madencilerin telafisi mümkün olmayan acı anları.
Ali Erdoğan
Kızılay Besni Şube Başkanı