Ey oğul, bağı kopar hür ol zincirden sakın.
Altın, gümüş tutsağı ne vakte dek kalırsın.
Kısa açıklaması, ey oğul bağı çöz serbest ol ne vakte kadar altın gümüş tutsağı olacaksın.
Hayvanlara vurulan bukağılar, yular ve gemler vardır. Bunlar herkesin bildiği şeylerdir. İnsanlarında böyle gözle görülmeyen bukağılar ve çeşitli bağları vardır. Bunlar insanın yaratıldığı iyi kabiliyetle yürümesine mani olur.
Mesela birincisi düşmanından intikamını almak için aleyhinden uğraşayım ikincisi ben falan büyük adamın bana olan sevgisini artırmak için daima onun emir ve nevilerine amade olayım. Bir üçüncüsü de ben çeşitli yollardan yürüyeyim de bol para ve servet edineyim.
İşte bu düşünceler kuruntularda insanın gözle görülmeyen bağlarıdır. Dünya ve ahiretçe hakikate faydalı şeylerden alı koy. İnsan eğer yükselmek isterse iyi huylar kazanmalı meşru ve makbul olmayan kuruntuların düşüncelerin esiri olmamalıdır.
İnsanlarda, mal toplamak servet yapmak için tabii bir hırs vardır. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın ali İmran suresi ayet 14 de şöyle buyurur, (kadınlara oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe asil ve alametli atlara ehil hayvanlara, ekin ve tarlalara sahip olmak hırsı ve arzusu insanlarca makbul kılınmıştır. Dünya metaı bunlardan ibarettir. Görülecek güzeller ise Allah’ın yanındadır. )
Diğer bir ayetinde de Ali İmran Süresi ayet 15; (ey sevgili elçim de ki, size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva ( kendisini haramdan ve şüpheli şeylerden koruyanlar) ehli olanlar Allahtan çekinenler için, Allah’ın yanın da altından nehirler akan cennetler vardır ki, o takva sahipleri oralarda sonsuz ebediyen kalacaklardır. Bunun gibi tertemiz zevceler(eşler) vardır. Cenabı hak kullarının niyet ve hareketlerini bilir ve görür.) ayeti ile dünya metaına ehemmiyet vermeyenlere onlara bağlanıp kalmayanlara verilen manevi mükâfatı bildirmiştir. Bu ayetlerde ima (işaret) yoluyla en ziyade sevdiğimiz şeylerden nafaka vermedikçe ve sadaka dağıtmadıkça iyiler mertebesine çıkamazsınız. Veyahut Allah’ın ihsanına iyiliğine nail olamazsınız. Allah ise sizin verdiğiniz şeyleri bilir. Ayetinde açıkça ifade edildiği gibi Allah’ın rızasına kavuşmak için o uğurda fedakârlık edilmek, sevilen şeylerden onları muhtaçlara nafaka olarak dağıtmak sureti ile vaz geçirmek lazımdır. Bu fedakârlığı gösteremeyenler Allah’ı Teâlâ hazretlerinin rızasına nail olamayacaklardır.
Esasında hırsın tamahın, tutsağın ve altına ve gümüşe servete bağımlı olanlar kendilerine yazık etmişlerdir.
Dilimize çevrilen farsça beyitte( tecerrüt (her şey den soyunma) âleminde iğne ucu kadar ilişik olmak bile kolay değildir. Üstünde bulunan bir iğne Hz. İsa’nın yolunda demirden bir set olmuştur) rivayete göre, Hz. İsa’nın mal olarak bir tarağı bir tası birde iğnesi varmış. Bir kimsenin sakalını parmakları ile taradığını görünce tarağı atmış, diğer birinin de avucu ile su içtiğini görünce tası fırlatmış. Ve göğe kaldırıldığı sırada dördüncü kat gökte üstü aranılmış yakasında bir iğne bulunduğu görülünce o katta bırakılmış.
Hz ali (Allah ondan razı olsun) şu mana da bir sözü vardır. ( ey altın ve gümüş benden başkasını avuttun ve aldattın.
Bir hadisi şerifinde peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur; ( helal mal iyi kimse için ne iyidir.) bu hadisi Mevlana hazretleri de şöyle yorumlamıştır; malı dine hizmet için yüklenirsen öyle yük, böyle yüklenici hakkında peygamberimiz helal mal iyi kimse için ne iyidir buyurmuştur dedikten sonra ( su geminin içine girerse onu batırır. Altında bulunursa onu yüzdürür. ) manasına gelen bir beyitti ile bir benzetme yapmış. Şöyle ki mal ve servet hırsıyla kalbi dolan kimseyi içine su dolan gemiye, mevcut servetine ehemmiyet vermemiş o servetin bulunup bulunmaması kendisine göre eşit olan kimseyi de derin bir su üstünde yüzen gemiye benzetmiş.
Farsça bir fıkra ile yazıma son veriyorum. ( dünyanın malı, dünyanın metaı çocuklardan oyuncak kabilindendir. Ona müptela olanlar tutulanlar ve onunla oynayanlar ise tam erenlerin tam ittirakleri seviyesine ulaşmamış akılsızlardır. Saygılarımla.