“Akıl”ların da kamuoyu ile paylaşılabilmesi için eser içeriklerini yayınlama talebimizi İl Sağlık Müdürü Mehmet Emin Taş’a ilettiğimde çok olumlu karşıladı. Bu nedenle Taş ile emeği geçen İlaç ve Eczacılık Şube Müdürü Kaya Öztürk’e teşekkür ediyor ve “Ödüller yarışmacıların, alınabilecek dersler ise hepimizin olsun” diyerek özellikle altı çizilmesi gereken kısımları aşağıya alıyorum:
Birincilik kazanan Adıyaman Fen Lisesi öğrencisi Hatice Aruk, “Bilinçli Birey, Bilinçli İlaç” adlı kompozisyonunda; “… Bu yönden hastanın ilaç dozunu bilmemesi, ilacı tanımaması, tarihi geçmiş ilaç alması gibi olumsuz şartlarla birleşmeyle birlikte vücuda geri dönülmez hasarlar verebilmektedir. Bağışıklığın zayıflaması, mikropların direnç kazanması, gizli hastalıkların nüksetmesi doktorlarca belirtilen durumlardan sadece bazılarıdır. Durum daha vahim ise kişiyi can kaybına bile götürebilmektedir.
Derman, merhem, çare, ilaç… İsmi ne olursa olsun doktor tavsiyesi olmadan ve doğru şekilde kullanılmadığı vakit çare olmaktan çıkıp ‘çaresizlik’ olurlar. En değerli hazinemiz olan bedenimizi ve sağlığımızı korumak bilgiyle ve bilinçli olmakla mümkün olacaktır. Derman olmasını istediğimiz ilaçlar dert olmasın. Unutmayalım ki bilinçli birey, bilinçli ilaç kullanır.”
İkincilik kazanan Hüsnü Özyeğin Anadolu Lisesi öğrencisi Dilara Çelik, “İlaç Var mı?” adlı kompozisyonunda; “… ’Pahalıdır’, ‘Bitkiseldir’, ‘Vardır bir hikmeti’ deyip kullanıyoruz. Ya zararları… Bunu düşünmüyoruz. ‘Falancası şunu kullanmış, iyi gelmiş. Benim de rahatsızlığım aynı. Tamam işte, bana da iyi gelecek.’ Fakat beş parmağın beşi de bir mi? Aynı hastalık karşısında başkalarıyla tedavi yolumuz aynı olabilir; ama vücudun ilaç dozuna vereceği tepki farklı olabilir.(…)
‘Yanlış ilaç kullanmak’ veya ‘İlacı yanlış kullanmak’ neticesinde gün gibi ortaya çıkan manzara: Sorunu gidermek yerine, daha büyük sorunla karşılaşmak.”
Üçüncülük kazanan Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi öğrencisi Veli Taysi ise, “Bir Ağrı Kesicin Var mı?” adlı kompozisyonunda; “… İnsanlar televizyonlarda reklamı yapılan ve sadece ticari olarak düşünülen bitkisel ilaçları kesinlikle almamalı. Toplumu eğitmek, bilinçlendirmek hepimizin görevidir. Bu konuda bilgi verici kartlar düzenlenebilir, konferanslar yoluyla toplum aydınlatılabilir, okullarda Sağlık Bilgisi dersinde bu konularda ayrıntılı bilgi verilebilir. Televizyonlarda kamu spotu reklamlarına daha geniş yer verilebilir. Aileler sağlık kuruluşlarında çalışanlar tarafından bilgilendirilebilir. Böylece ilaçları daha akılcı bir şekilde kullanmak mümkün olabilir.”
Mansiyon kazanan Adıyaman Fen Lisesi öğrencisi Handan Uncu da “Anneannemin İlaç Çantası” adlı kompozisyonunda: “… Ya bundan öncesi… Otuzlu kırklı yaşlarında bilinçsizce beslenen ve rastgele ilaç kullanan birisiymiş anneannem. Başı ağrıdığında dahi komşudan ilaç alıp kullandığı çok olmuş. Bir şey olmaz diye türlü türlü romatizma ilaçları, ağrı kesiciler yutmuş. İlaçların organlarına verebileceği zararları hiç hesaplamamış. Hatta bu tehlikenin farkına bile varmamış. Dengesiz beslenme ve yanlış ilaç kullanımı anneannemi daha elli beş yaşındayken kalitesiz bir yaşama sürüklemiş. Başkalarına muhtaç hale getirmiş. Bize de: ‘Aman kızım gereksiz yere ilaç kullanmayın, bağışıklığınızı güçlü tutun, hastalıklara yakalanmamak için önlemler alın, doğru ve dengeli beslenin, sakın aşırı kilo almayın’ diye öğütler veriyor.
Kendimi anneannemin yerine koyuyorum bazen. Bu beni korkutuyor. Onun çektiklerini hiç kimse çekmesin istiyorum. Almanya’da anneannemden daha yaşlı kadınların bisiklet sürdüğünü duydum. Sonra anneannemin bisiklet sürdüğünü hayal ettim. Hayali bile güzeldi. Kim bilir belki bir gün benim ülkemde de bu hayal gerçek olur ve bütün anneanneler bisiklet sürer.”
Evet, kompozisyonlar böyle bitiyor…
Erkekleri gölgede bırakan bayan “Akılcı gençlerin” kalemine, yüreğine sağlık… Şimdi sıra bisiklet yolları yaparak bakanlıktan alacağı hibe bisikletlerle Uncu’ların hayallerini gerçekleştirebilecek Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu’da…
Bu arada İl Emniyet Müdürü Fikret Salmaner emin olsun; kaskları da belediye verir her halde… Çünkü kendisi şimdilik(?) takmasa bile kaplumbağaların uzun yaşamasının nedenini “bisikletsever” Başkan Kutlu da bilir sanırım.