İhtilaf kuvvetleri Çanakkale boğazını geçemeyeceklerini biliyorlarmış. Amaçları boğazda Osmanlıyı oyalayıp, kara harekatı ile İstanbul’a varmaktır. Bir seferinde Kaba tepeyi seçerler. Birde Şamandıra yerleştirirler. Olayı fark eden Osmanlı, yüzerek gider şamandıranın altından bağını koparır. Rüzgarında yardımıyla şamandırayı Arı burnuna yerleştirirler. Osmanlı, tertibatını almıştı. Gece yarısı uzaktan bir gemi fark edilir. Gemi ışığa doğru geliyor. Kendi ışığını da yakmamıştı. Tan yeri ağarır iken gemi arı burnuna yanaşır. 360 askerinin sonuncunu da indirir. Ani bir dönüşle hızlı bir şekilde uzaklaşır. Komutan ateş işaretini verir. Hepsi de telef olur. Gazi Mustafa Kemal Paşanın, onlar için veciz ifadelerinin yanında, kırka yakının, mermer taşlar üzerinde künyeleri yazılı. Birine baktım, ismi Muhammet, merak ettim dolaştım, diğer birisinin de cebinden Kuran-ı Kerim çıkmış. Bunu şunun için söylüyorum. Bir gece tüm cephelerde aynı saatte yatsı ezanı okunur. Düşman cephesinden, bu ses semadan mı geliyor. Biraz sonrada yoksa burada Müslüman bir köy mü var derler. Nereye geldiklerini bilmiyorlar. Söylememişler. Söylemediler ki. Bir şey söylemişler, Kraliçeyi kurtarmaya gidiyoruz.
Anafartalar’a geldim. İlk Okul tarih kitaplarında okumuştum. Burasıymış Anafartalar Arı burun dedim. Hayali olarak, sağıma baktım Osmanlı askerler Soluma baktım uzakta düşman askerleri, Makineli tüfeğin başındalar cayır ateş ediyor. Silah atış menzilleri çok farklı. Tek seçenekleri, süngü tak hücum. ALLAH, ALLAH eslerinde düşmanlar paniğe kapılıyordu. Kimi anlından kimi de göksün den vurulup ŞEHİT oluyordu. Yetişen Mehmetçikler de makinenin başında onları süngülüyordu. Zayiatımız çoktu.
Çanakkale savaşının gırtlak gırtlağa geçtiğini Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın büyük nutku kitabında okumuştum. İçerikliğini bilmiyordum. Bana rehberlik eden 2 Astsubay başçavuşumuz, beni bir abidenin önüne getirdiler. Oranın temeli eşilir iken 2 iskelet çıkar. Birinin boynunda hac işareti, diğerinin boynunda muska. Haç işareti olan İngiliz yüzbaşı diğeri de Osmanlı Üsteğmeni.
Kızılay, cephe gerisinde, 5.125 Yataklı Hastane kurmuş. Savaş o kadar şiddetli ki, Alman general, Kızılay dan yardım talebinde bulunur. Kızılay da denize yakın mesafede sargı yeri hastanesini kurar. Silahların sustuğu ve yaralıların toplanmasına sıra gelindiğinde, yaralılar toplanır aralarında düşman askeride olsa alınır sargı yeri hastanesine getirilip tedavi edilir.
Yine Gazi Mustafa Kemal, her meclisin açılışında, büyük nutkundan bir parça okur. Sıra, Çanakkale zaferine gelindiğinde, mebuslara hitaben, Efendiler Çanakkale zaferini anlatırken, bomba sırtı olayını söylemeden geçemeyeceği. Karşılıklı siperler 8 metre, yani ölüm muhakkak. Öleni görüyor 3 dakika sonrada mutlak öleceğini bildiği halde, hiç tereddüt etmeden bir vakur içerisinde ön sipere atlıyor, bilenler Kuranı kerim okuyor, bilmeyenler kelimeyi şahadet getirmek suretiyle cennete gitmeye hazırlanıyor. TÜRK askerindeki bu azim ve cesaret tebrik ve takdire şayandır. Emin olunuz ki Çanakkale zaferini kazandıran işte bu yüksek ruhtur.