Evet, saygıdeğer okurlarım. Bunu da çok iyi bilmemiz gerekir ki ölüyü mezarına koyduktan sonra bir müddet beklemek sünnettir. Çünkü ölü mezara konulup mezar kapanınca ölüye Allah-u Teala ruhunu cesedine intikal ettirir ve sorgu sual melekleri olan Münker ve Nekir meleklerinin sorusuna cevap verirken, bir müddet mezarın başında beklemek onun için dua ve istiğfar etmek de sünnettir. Evet, hoca efendi telkinde bulunur. Hatta annesinin ismi bilinmezse hoca efendi ona telkini, ‘Ey Havva’nın oğlu’ diye seslenir. Çünkü Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizden böyle rivayet edilmiştir.
Evet, rivayetlere göre sahabelerden Sad B. Muaz (R.A.) vefat ettiği zaman Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz cenaze merasimine bizzat katılmış, o mübarek zatı teşyi ederken, orada parmak uçlarına basarak dolaşıyordu. İşte bunun sebebini kendisine sorduklarında; “Yetmiş bin melek bu cenaze merasimine katılmıştır” buyurdu ve cenaze defnedildikten sonra Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz; “Telkin bitinceye kadar mezarın çevresinden ayrılmayın. Kardeşiniz Sad şu anda meleklerin sorgusuyla karşı karşıyadır. Onun için dua ve istiğfar ediniz.” Buyurmuşlardır.
Evet, Mısır Valisi olan Amr. El As da ölüm döşeğine yattığı zaman çocuklarına şöyle hitap etmiştir; “Sevgili yavrularım. Bir deve boğazlanıp eti taksim edilinceye kadar mezarımın başından ayrılmayın. Zira o esnada ben meleklerin soruları ile karşı karşıyayım. Siz başımda bulunursanız, sizinle ünsiyet ederim” diye vasiyette bulunmuştur. Buradan da anlaşılıyor ki, ölü defnedildikten sonra bir müddet başında bekleyip dua ve istiğfar etmek müstahaktır. (Müstahak lugatı manada sevimli olan, tercih edilen manasına geldiği gibi alimlerin tavsiye ettikleri davranışlardır.)
Ancak telkinin faydası müminleredir. Kafir ve münafıklara bir faydası yoktur. Çünkü onun dünyada iken imanı yoktu ki, öldükten sonra bu telkin kendisine fayda versin. Değil öldükten sonra mezarda yapılan telkin ölüm anında ahret keşfedildikten sonra yapılan imanın da faydası yoktur. Çünkü iman o anda gayb ortadan kalkmıştır. Evet, mümine ise telkin imanını hatırlatmış olur. Çünkü adam bir yandan ölüm acısı, bir yandan mezar vahşeti ve bir yandan korkunç melekler karşısında şaşırmış olabilir. Bu da hayattakilerin ölülere ses duyurabilmesine bağlıdır ki, bu hususta rivayetler kesin değildir. Evet, bir rivayette ölülere bir şey duyurulamaz. Diğer rivayette ise ruhlar duyar, fakat bedenden ayrıldıkları için kendileri duyurma aletlerini kaybettiklerinden duyuramazlar.
Ancak Allah Zülcelal Hazretleri Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimize hitaben Kuran-ı Kerim’in Ezariyat Suresi ayet 55’te şöyle buyurmaktadır; “Bununla beraber vaaz ve nasihate devam et. Çünkü vaaz ve nasihat müminlere fayda verir.” Evet, Allah-u Teala vazife ve mesuliyeti hatırlatarak vaaz ve nasihatte devam et, bu müminlere fayda verir derken vaaz ve nasihatin de ancak iman etmiş olanların unutmamasına gaflete düşmemesine imanlarının kuvvetlenmesine, neşelerinin artmasına, bilmediklerinin öğrenilmesine, hatta ve hatta iman şanından olanların imana gelmesine sebep olur.
Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz de bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur; “Ölümün peşinden 3 şey gider. 1- Ailesi ve dostları, 2- Malı, 3- Ameli. Malı ancak teneşire kadar, aile efradı ve dostları kabre kadar, ancak ameli kendisi ile kalır.” Buhari Müslim ve Kirmizi’nin Enes B. Malik (R.A.) rivayettir.
Evet, saygıdeğer okurlarım. Hakikaten de malı teneşir tahtasına kadar gider, aile efradı ve dostları mezar başına kadar gider ve döner. Ama mezarda ameli ile baş başa kalır. Eğer Allah’ın emirlerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin sünnetine uymuş bizzat gereğini yapmışsa mükafatına nail olur. Eğer Allah’ın ve Peygamberinin emirlerine riayet etmemiş ise ilelebet cezasını çeker ve böylece durumu da çok kötü olur.
Evet, saygıdeğer okurlarım. Bir insan düşünmelidir ki ölümden kurtuluş yoktur. Her canlı ölecektir. Sen de iyi düşün ki mezara konduktan sonra kıyamete kadar oradasın. Öyle ise sen de dünyadaki hareketlerini ve toprağa defnedildikten sonraki durumunu iyi düşün. Ona göre hareketlerini düzenle ve Allah’ın emirlerine ve Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin sünnetine riayet etmeyi kendine bir huy edin.
Haci Bektaşi Veli’nin bir şiiri ile yazıma son veriyorum:
Malım, mülküm, servetim hepsi evde kaldı,
Eşim, dostum, akrabam geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.
Saygılarımla.