Allah'ın Resûlü (A.S.) Ulu Tanrı'dan bu sözü işitince sonsuz derecede sevinip, şükür eyledi ve Cenab-ı Hakk'ı on iki bin isimle övdü. Yüce Tan¬rı da peygamberini ve evlâdını sevip, muhabbet eyledi. Ve buyurdu ki:
"Ya Muhammedi Eğer kullarım beni yerde ve gökte on iki bin isimle zikredip çağırırlarsa ben de senin on iki evlâdını (ONİKİ İMAM'I) yad edip şefaatçi getirenlere ululuğum hakkı için, beni o iki bin isimle zikre¬den o kullarımın sevabı kadar, ve de yerlerde göklerde, arş’da ve kürsî'de olan melekler sayısınca sevap veririm."
Yine buyurdu ki:
"Ya Muhammedi Benim kullarımdan herhangi bir kul, senin ümme¬tinden de herhangi bir ümmet, eğer inanarak senin evlâdını tanık tutup şefaatçi getirirse dünya ve ahrette her ne dileği varsa, dileklerini yeri¬ne getiririm ve o kuluma senin evlâdının hürmetine nice türlü iyilikler ve¬ririm."
Hazret-i Muhammed buyurdu ki:
"Benim evlâdıma (Ehl-i Beytime) yapılan yedi hizmet, Allah için ya¬pılmış yedi bin hizmet derecesindedir. Allah, o hizmeti yapana bin şe¬hidin sevabını verir."
Ve Ulu Tanrı buyurdu ki:
"Ya Muhammed! Senin ve evlâdının yüzü suyu hürmetine her kim bu "ONİKİ İMAM ÖVGÜSÜNÜ okusa, üzerinde taşısa ya da dua edip on¬lardan şefâat dilese, o kula on iki bin peygamber sevabını veririm, ayrı¬ca on iki bin kabul olmuş hac sevâbını veririm. Ve ey sevgili peygambe¬rim, her kim bu on iki isimle seni anarsa, on iki bin isimle hamd etmişçesine sevap veririm ve katımda ondan makbul bir kul olmaz."
"Kim ki evlâdıma (On iki imam'a) saygı gösterirse, bana saygı gös¬termiş olur. Bana saygı gösteren de Allah'a saygı göstermiş olur."
İşte bu on iki isim ki ONİKİ İMAMLARIN ÖVGÜSÜ'dür. Her kim bu kutsal isimleri sabah akşam okusa, on iki bin melek onu bekler, korur. Ve eğer akşam okusa, sabaha değin tüm kazalardan ve belâlardan onu korur¬lar. Cümle âlem ona düşman olsa, ona her türlü kötülük yapmaya ça¬lışsalar da, Ulu Tanrı'nın yardımıyla o kimsenin bir kılına dahi zarar gel¬mez.
Yine her kim her vakit duâ'dan (niyaz'dan) sonra bu ONİKİ İMAMIN HUTBESİ'ni bir kez okusa, hiçbir yönden her işte güçsüz ve dermansız kalmaz. Ve yine bir kimse daima bu HUTBE'yl (Duâ'yı) okusa, okutup dinlese ya da sürekli üzerinde taşısa, ulu Tanrı buyurmuştur ki:
"Tanrılığım hakkı için, o kulumun her ne türlü dileği var ise yerine getiririm."
Hazret-i Muhammed (A.S.) bunu işitince, Yüce Allah'a binlerce şükür edip hamdetti. Bu âyetler, hadisler ve haberler belgesel olarak bize ulaşmıştır. Bu haberleri Peygamber efendimizin Ulu Tanrı'dan aldığını, Kâb-ül-Ahbâr rivayet eylemiştir.
Ben yoksul ve zayıf kul Ferişteh-oğlu Abdülmecid bu ONİKİ İMAM HUTBESİ'ni Arapçadan Türkçeye çevirdim. Değerli canlar! Şimdi bilmiş olasınız ki zaman baki (kalıcı) değildir. Çalışıp çabalayıp, hemen Hz. Muhammed Mustafa'nın eteğine (yoluna-erkânına) yapışagörün. Tâ ki gönüldeki dileklerinize erişesiniz. Çünkü kişi kimi severse onunla haşrolur (bir araya gelir.)
O Allah'ın Arslanı Şâh-ı Merdan Alî, Hz. Peygamberin mübarek ağ¬zından buyurduğu vasiyet ve öğütlerini kabul edip, yüzünü yere sürdü ve hepsini o'nun huzurunda yazdı, değerli ve ulu bir kitap eyledi. Her zaman okuyup, onunla amel ederdi.
Ondan İmam Haşan ve İmam Hüseyin ve İmam Zeynelâbidin haz¬retlerine erişti. Tâ ki bu vasiyetler, Peygamber soyundan Seyyid SAFİ- YÜDDİN'e geldi. O da okuyup onunla amel kıldı, "Bu şerefli ilim, gerçek ilim imiş." dedi. Kendisine mürid olup irâdet getiren tâliblerine telkin edip, bu vasiyet-nâme gereğince onları irşad ederdi. Bize de onlardan yadigâr kaldı. ERENLERİN MENÂKIBI budur, bilesiniz, tâlibleri eğitesiniz.
Şeyh Safı hazretleri buyurur ki:
"Eğer bir tâlib bu vasiyetleri dinlese, ne anlama geldiğini bilse, ken¬disi de uysa, erenlerin edebini yerine getirse, o tâlib Hak Taalâ hazret¬lerinin güvenliği içinde olup, dünya ve âhiret korkularından kurtulur, kıyâmet günü bizimle haşrolur. Ve eğer bir tâlib, bu vasiyetler okunur¬ken kulak tutup dinlemese, o tâlibden Allah bîzar olur, melekler bîzar olur, Resûlullah bîzar olur ve tüm peygamberler ve erenler bîzar olur."