Türkiye Büyük Millet Meclisinde dört bakanın yolsuzlukları hakkındaki fezlekeler görüşülürken, meclis televizyonu yayın yapmadı. Ama teknoloji o kadar ilerlemiş ki milletvekillerinden biri elindeki tabletle halk televizyonundan yayın yaparak vatandaşa dinletti.

Sayın bakanların kendilerini aklamaları için yaptıkları konuşmaları dinledim. Tabi ki suç altın bilezik olsa kimse koluna takmaz. Konuşmalarında öyle eften püften savunmalar yaptılar ki orada bulunan beş yüz milletvekilini sanki ikna edeceklermiş gibi konuştular. Aslında bu konuşmalarını keşke bütün televizyonlar yayınlasalardı da herkes duysa daha iyi olurdu.

Sayın Bakan Zafer Çağlayan kolundaki o meşhur saatten bahsederek ben bu saati gazetede gördüm ve beğendim, yanımda bulunan Reza Zarrab beğendi iseniz, size onu İsviçre’deki şubemize söyleyelim alsınlar dedi. Razı oldum ve saat geldi parasını ödedim diyor. Birincisi Reza’nın sizin yanınızda ne işi var? Komşun mu, arkadaşın mı, akraban mı, hemşerin mi ki sizin yanınızda bulunuyor ve size o saati temin ediyor? Siz bir bakan olarak alacağınız her şeyi istediğiniz an alabilirsiniz. Bu sözlere kargalar bile güler bunlara kimse kanmaz.

Diğer bakan sayın Erdoğan Bayraktar ise masumiyetini ağlamakla gidermeye çalışıyor ve ben aklandım dîye kendini müdafaa ediyor. Ağlamakta bir suç itirafı değil mi?

Sayın İç İşleri Bakanı Muammer Güler ise iddiaları yalanlıyor. Bu bir komplo bizi karalama kampanyası diyor, ama oğlunun evindeki o yedi kasadan ve para sayma makinesinden hiç bahsetmiyor. Sayın bakan sizin oğlunuz kasa imalatçısı mı veya kasa pazarlamacısı mı ki evde bu kadar kasa bulunuyor? Bir evde bir veya iki kasa olabilir. Ama bu kadarı niye? İşte bunlarla da vatandaşı ve milletvekillerini ikna etmek herhalde zor olmalı. Gelelim Sayın Egemen Bağış Bey’e. Yolsuzluktan hiç bahsetmeden bunun bir komplo olduğunu ve dinden imandan bahsederek başörtüsünden dem vurarak kendini aklamaya çalışıyor. Bu savunma ile başörtüsünün ne alakası var? Sadece laf kalabalığı değil mi?

Bizler bu anda bunların hiç birime suçlu diyemeyiz, ama araştırma ve kovuşturma neticesinde suçlu iseler meydana çıkar. Bu olayı öyle ört bas etmeden hem meclis hem de adalet hakikati meydana çıkarırsa daha iyi olmaz mı? Ama taş yere düşmeden tınlamaz derler. Bizler vatandaş olarak televizyonlarda gazetelerde görüntüleri görünce çok üzülüyoruz. Devletimizin bu duruma düşmesi dış ülkelerde itibarımızı zedeliyor, içimizde ise güven kalmıyor.

Şu Reza Zarrab nasıl bir adammış ki bu dört bakanı sanki avucunun içine almış ve bu durumlara getirmiş? Hangi taşı kaldırsanız altından Rezza çıkıyor. Ona da daha çok üzülüyoruz. O nedenle hakikatlerin meydana çıkarılması her halde meclise düşecek. Bu güç onlarda var ama lütfen vatansever düşüncelerinizi kullanarak bunu meydana çıkarın. Haydi hayırlısı. Saygılarımla.