Geçenlerde bir arkadaşımdan mektup aldım. İnanmıyorsunuz, değil mi? Eğer mektup dediğimde aklınıza beyaz (bazen pembe) kâğıt üzerine özenle yazıldıktan sonra, zarflanıp pullanıp postaneden gönderilen mektuplar geldiyse, maalesef haklısınız. Aldığım böyle bir mektup değildi. Uzun yıllardır bu tür mektuplar yazmıyorum ve haliyle almıyorum. Ben tembellik ettiğimden, biraz da utandığımdan, böyle mektuplar yazmasam da bir dostum üşenmeden bana böyle bir mektup yazsa herhalde çok mutlu olurdum. Hala birbirlerine böyle mektuplar yazanlar var mı, onu da bilmiyorum.
Bildiğiniz gibi, günümüzde iletişim daha çok telefon ve internet üzerinden sağlanıyor. Benim arkadaşımdan aldığım mektup da elektronik bir mektuptu. Mektubuna bir de elektronik bir not iliştirmişti, arkadaşım. Bu not da beni Randy Pausch adlı bir bilim adamının sıra dışı yaşam öyküsüne yönlendiriyordu (Tevellüdü benimki kadar eski olanlar hatırlayacaktır, anlattıklarım biraz “Uzay Yolu” ya da “Görevimiz Tehlike” dizisini andırır gibi oldu, ama durum aynen budur).
Her neyse. Bu sıkıcı girizgâhtan sonra gelelim arkadaşımın gönderdiği elektronik mektuptaki elektronik notun beni ulaştırdığı Randy Pausch’un hikâyesine. Randy Pausch bilgisayar teknolojileri üzerinde uzmanlaşmış bir bilim insanı. Başarıyla dolu yaşamını, eşi ve üç çocuğuyla imrenilecek bir mutluluk içinde sürdürürken çağımızın en amansız hastalıklarından biri olan kansere yakalanıyor, hem de bilinen kanser türleri arasında en ölümcül olanlardan birisi olan pankreas kanserine. Yaşama sımsıkı bağlı olduğundan doktorlarının çizdiği karamsar tabloya rağmen ümidini asla yitirmiyor. Doktorları birkaç ay içinde ölebileceğini söylüyorlar. O bu duruma isyan etmek yerine diyor ki “senaryoyu değiştiremem ama tadını çıkarabilirim.”
Bir yandan ağır tedavi yöntemlerini bıkmadan usanmadan uygularken bir yandan da başta yöneticiler olmak üzere tüm toplumun dikkatini, verdiği mücadeleye çekmeye çalışıyor. Israrla bu amansız hastalığın tedavisi için yeterince kaynak ayrılmadığını savunuyor. Yeterince kaynak ayrılmış, araştırmalar yaygınlaştırabilmiş ve derinleştirilebilmiş olsa uzun zamandır bilinen bu hastalığın tedavisinde çok daha iyi noktalara gelinebileceğini iddia ediyor. Kısa sürede öleceğini bildiği halde gelecekte insanlar bu hastalıktan ötürü acı çekmesin diye var gücüyle çalışıp çabalıyor.
Randy Pausch “yaşamayı ciddiye alan,” hepimize örnek olması gereken mücadelesini üniversitede verdiği “Son Ders” ile adeta taçlandırıyor. Bu derste, önce dinleyicilerine açık bir dille hastalığının geldiği safhayı, görüntüleme sonuçları eşliğinde anlatıyor. Sonra hayranlık uyandırıcı yaşam öyküsünden söz ediyor. İyi bir ailede sevgi içinde büyütülmenin önemini ve Randy Pausch’ta nasıl vücut bulduğunu bu öyküde tüm açıklığıyla görebiliyoruz.
Ölümüne sayılı günler kaldığını bildiği halde “bugünkü konuşmanın konusu ölüm değil, hayat ve bu hayatın nasıl yaşanacağı; özellikle çocukluk hayallerimiz” diyebilecek kadar büyük bir ruha sahip, Randy Pausch. Konuşmasını fotoğraf albümünden seçtiği karelerle süslüyor. Çocukluğu boyunca çekilen fotoğraflarının bir tanesinde bile üzgün ya da somurturken görmüyoruz onu. Çocukluk fotoğraflarının hemen hepsinde yüzünde ışıl ışıl, geniş, içten bir gülümseme var. Bazı fotoğraflarda da onu hayal kurarken görüyoruz. Bu iki özelliğin başarı ve mutluluk için çok önemli olduğunu söylüyor: hayata gülümseyebilmek ve hayal kurmak. Ve bunlara elbette bir de hayata gülümsemeyi ve hayal kurmayı destekleyen bir aileye sahip olmayı eklemek gerek.
Profesör Pausch’un çocukluk hayallerinden biri, milli futbol takımında oynamakmış. Ama çok uğraştığı halde bu hayalini gerçekleştirememiş. O, bu hayalin gerçekleşememiş olmasını yaşamında bir kayıp değil, bir “tecrübe” olarak değerlendiriyor. Randy Pausch’un “tecrübe” anlayışı da yaşam öyküsü gibi sıra dışı: “tecrübe” diyor, “istediğinizi elde edemediğinizde, elde ettiğinizdir. Önemli olan, hayallerinize ulaşamasanız da, bunun için çabalarken çok şey elde ettiğinizi bilmek.”
Doğrusu bendeniz de “tecrübeli” denilebilecek bir yaşa çoktan geldim. Ama demek ki, gerçekleşmeyen hayallerin ardından böyle pozitif bir sonuç çıkarabilmek için yalnızca yaşlanmak yeterli olmuyor. Demek ki, Randy Pausch’un muhteşem yaşam öyküsü ve dünya görüşünü özetleyen “Son Ders”inden alabileceğim çok ders var…
*İnternete erişimi olanlar, isterlerse Randy Pausch’un verdiği Türkçe altyazılı “Son Ders”in özetini şu adresten izleyebilirler: http://www.dailymotion.com/video/x974xc_son-ders_news