Geçen hafta Randy Pausch’un olağanüstü yaşam öyküsünden alınabilecek derslerden söz etmiştik. Özetleyecek olursak, mutlu bir yaşam için tüm zorluklara karşın yaşama gülümseyebilmenin ve hayal kurmanın önemini vurguluyordu, Randy Pausch. Hayallerimiz gerçekleşmediğinde de hayal kırıklığına uğrayıp isyan etmek yerine, hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışırken elde ettiklerimizin kıymetini bilmemizi öğütlüyordu. Zira onun muhteşem tanımına göre, tecrübe, istediğimiz bir şeyi elde edemediğimizde, elde ettiğimizdi. Bugün de Randy Pausch’un hem isteyip elde ettiklerini, hem de isteyip elde edemediğinde elde ettiklerini, aktarmayı sürdüreceğim.
Profesör Pausch’un çocukluk hayallerinden biri milli futbol takımında oynamakmış. Minikler liginde oynadığı yıllardaki takım hocasını minnet ve saygıyla hatırlıyor; hocasının kendisini aşırı zorlamasına, hataları konusunda onu sık sık, sertçe uyarmasına rağmen… Pestilinin çıktığı bir antrenmandan sonra yardımcı antrenörlerden biri gelip Randy Pausch’a “seni çok zorladı, değil mi,” diyor. Ve ekliyor, “aslında bu iyi bir şeydir, seni umursadığı anlamına geliyor. Bir işi kötü yaptığında kimse uyarmıyorsa senden umudu kesmişler demektir.” “Bu gerçekten içime işledi” diyor, Randy Pausch. Onun bu olaydan çıkardığı sonuç ise şu: Demek ki, birisi saatlerce sizin üzerinize düşüyorsa, daha iyi olmanızı istiyor ve daha iyi olabileceğiniz konusunda ümit besliyor olmalıdır.
Ailesi onu Disneyland’e götürdüğünde orada gördüğü “oyuncaklara” hayran kalıp onları yapanlardan biri olmaya karar veriyor. Uzun süre, ısrarla bu hayalin peşinden koşuyor. Üniversiteyi bitirince bu işle ilgili firmalara başvurmaya başlıyor. Sürekli ret mektupları alıyor. Bu arada üniversitede yüksek lisansını bitiriyor. Yeniden firmalara başvuruyor. Gene reddediliyor. Derken üniversitede öğretim üyesi olup bilgisayar teknolojileri alanında uzmanlaşıyor. Ve nihayet Disneyland için geliştirdiği “Alaaddin’in Sihirli Halısı” projesiyle çocukluk hayalini gerçeğe dönüştürüyor.
Profesör Pausch, hayalinin gerçekleşmesi için, başarılı, başarısız birçok denemeyle geçen tam on beş yılını veriyor. Bu uzun yolun sonunda çıkardığı ders de şu: hayallerimizi gerçekleştirmek için uğraşırken yolumuza çıkan engeller bir amaca hizmet ediyor. Bu engeller aslında bizi yoldan çıkarmak, hedefimizden vazgeçirmek için karşımıza çıkmıyor. Onlar, bizim hedefimizi gerçekleştirmek üzere devam etmeyi ne kadar istediğimizi görmemiz için varlar.
Kuşkusuz hayalleri olmak ve tüm zorluklara karşın bu hayallerin peşinden ısrarla gitmek çok önemli. Ama biliyoruz ki nice yetenekli, zeki insan, meziyetleri zamanında ve yeterince desteklenmediği için harcanıp gidiyor. Randy Pausch’ta farkında, bu durumun. Nitekim, “Çocukluk hayalleriniz varsa anne babanızın iyi olmasını tavsiye ediyorum. Ben bu konuda şanslıydım,” diyor.
Anne ve babası çocuklarına karşı o kadar sevgi dolu, o kadar hoşgörülüler ki, çocuklarının duvarları boyamasına bile ses çıkarmıyorlar, hatta boyaması için teşvik ediyorlar. Odasının duvarları inek, roket ve asansör resimleri ve karaladığı denklemlerle dolu. “En güzeli, bunu yapmama izin vermişlerdi. Yaratıcılığımı ifade etmemin, duvarın bozulmamış yapısından daha önemli olduğunu düşünmüşlerdi,” diyerek anne ve babasının onun yaşamındaki yerini minnetle anıyor, Randy Pausch.
Babası, sekseninci doğum gününde ona “Daima eğlen, eğlence anlayışın olsun, meraklan. Bunu hiç kaybetme,” diye öğüt verecek kadar hayata bağlı birisi. Öte yandan, ikinci dünya savaşında aldığı cesaret madalyasından, yaşamı boyunca, ailesi dâhil hiç kimseye bahsetmeyecek kadar da yüce gönüllü. “Böylece babamdan çok büyük bir alçakgönüllülük dersi aldım,” diyor Profesör Pausch.
Gösterdiği fotoğraflardan anlıyoruz ki, saçı acımasızca çekilirken çocuğuna gülümseyebilen, yetmiş yaşında, zevkle ve şevkle, çarpışan arabaya binebilen bir annesi var. Annesi, kocasının savaşta cesaret madalyası aldığını ancak onu kaybettikten sonra öğrenmiş olsa bile, onun kıymetini her zaman takdir edecek kadar kadirşinas. Oğlu, doktora sınavlarının zorluğundan şikâyet ettiğinde şefkatle onun kolunu sıvazlayıp “Ne hissettiğini biliyoruz. Babanın senin yaşındayken Almanlarla savaştığını unutma,” diyerek onu “teselli” ediyor. Ve Randy Pausch diploma töreninde doktorasını aldığında annesi onu gururla “Bu benim oğlum. Doktor oldu. Ama insanlara yardım edenlerden değil” diye tanıtıyor.