Bugün de yaşam öyküsünden, dünyaya bakışından çok etkilendiğim Randy Pausch’un “Son Ders”inden söz etmeye devam edeceğim. Son olarak onun anne ve babasının sevgi dolu, alçakgönüllü ve hoşgörülü olmasının onun yaratıcılığını nasıl ateşlediğinden ve sonunda onun bazı hayallerini gerçekleştirmeyi nasıl başardığından, hayalleri gerçekleşmediğinde de kahrolmayıp yoluna devam etmeyi nasıl öğrendiğinden bahsetmiştik.
Bazen okuduklarımızdan, izlediklerimizden ya da duyduklarımızdan çok etkileniriz. Tıpkı benim Randy Pausch’un hikâyesinden etkilendiğim gibi. Ama etkilenmek tek başına yeterli değildir. Uygulamak da gerekir. Okuduklarımız, izlediklerimiz biz de bir davranış değişikliğine yol açmadıkça, öğrenmiş sayılmayız. Okuduklarımızı, izlediklerimizi, duyduklarımızı uygulamadıkça, bu uygulamalardan hoşnut kalıp davranışlarımızı, yaşama biçimimizi değiştirmedikçe, etkilendiğimizle kalırız. Bir süre sonra da, o çok etkilendiğimiz neyse, unutur, gideriz.
Ama Randy Pausch böyle birisi değil. Anne ve babasından öğrendiklerini yaşama geçirmekte duraksamıyor. Geçen hafta anne ve babasının onun duvarları boyamasına izin vermelerini nasıl minnetle andığını söylemiştik. Anne ve babası, onun yaratıcılığını ifade etmesinin duvarların bozulmamış yapısından daha önemli olduğuna inanıyorlardı. Buraya kadar çok güzel, değil mi? Sonuç da ortada. Peki, böylesi bir hoşgörünün doğruluğuna inandığımız halde, bunu kaçımız uygulamaya geçirebiliriz?
Randy Pausch öğretim üyesi olduktan yıllar sonra yeni bir araba alıyor ve yeğenlerini arabasıyla gezmeye götürüyor. Ve onlara Randy amcalarının arabalarını kirletmemelerini tembihliyor!?... Çocuklar kahkahalara boğuluyor!?... Çünkü, “Randy amca” bu öğüdü verirken bir yandan da yepyeni arabanın arka koltuğuna bir şişe gazozu boca ediyor!...Çocuklar şaşkın bir vaziyette “ne yapıyorsun,” diye sorduklarında Randy Pausch, “bu sadece bir eşya,” demekle yetiniyor.
“İyi ki de böyle yapmışım,” diyor Randy Pausch, daha sonra. Çünkü eve dönerken yeğenlerinden biri, o sıralar biraz üşütmüş olduğu için, arka koltuğa istifra etmek zorunda kalıyor. Buna karşılık Randy Pausch’un düşündüğü ve söylediği şu:
Parlak, yepyeni bir malzemenin ne kadar değerli olduğu umurumda bile değil. Kesinlikle sekiz yaşında bir çocuğun sadece üşüttüğü için kendini suçlu hissetmediğini bilmek kadar güzel değil.
Bilmem başka söze gerek var mı?...
Umarım sıkılmadınız. Zira haftaya da Randy Pausch’un “Son Ders”inden söz etmeyi sürdüreceğim.