Asım Öcal 13 Temmuz 2009 tarihli “Güncel”de yayımlanan yazısında Besni’deki “sokak köpekleri sorununu” çözmek için iki yöntem öneriyordu. Bu yazıyı Asım Öcal’ın sırf beni kışkırtmak için yazdığını da düşünmüyor değilim. Ama “sazan” olmayı göze alıp, bir tartışma açılmasını da ümit ederek, izninizle, bendeniz de bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
Asım Öcal’a göre sokak köpekleri sorununu çözecek birinci yöntem, başıboş köpeklerin kısırlaştırılması ve barınaklar kurulması. Sanırım bu yöntemin bir maliyeti olacağını ve zaten mali yönden güç durumda olan belediyeye ek yük getireceğini de hesaba katıyor. Bu nedenle, kendisini kaygılandıran ve bezdiren bu sorunun bir an önce halledilmesi için köpeklerin, kendi deyimiyle “dededen kalma usullerle,” yok edilmesine de cevaz veriyor.
Peki, bu dededen kalma usullere göre ne yapılacak? Çocukluğumda bu usullerin iki türüne şahit olmuştum. “Keskin nişancı” zabıtalar çiftelerle sokaklarda köpek avına çıkarlardı. Daha yaygın olarak başvurulan bir yöntem de köpeklere zehirli et yedirilmesiydi. Her iki yolun da benim hafızamda hoş bir anı olarak yer ettiğini söyleyemeyeceğim. Asım Öcal’ın hafızasında nasıl yer ettiğini bilmiyorum. Ama bu tür yöntemlerin çocukları güya tehlikeden korurken, başta görülemeyen daha büyük sorunlara yol açabileceğini biliyorum. Asım Öcal’ın da bu dededen kalma yöntemler köpeklere uygulanırken, Haydar’ın olay yerinde gözlemesine izin vermeyeceğini düşünüyorum; esef verici yazısına rağmen… Ayrıca Haydar’ın, babasının bu tür yöntemlerin uygulanmasına razı olmasına rıza göstermeyeceğine inanıyorum…
Asım Öcal ya köpekler için barınma evleri yapalım ve köpekleri kısırlaştıralım ya da dededen kalma usullerle başıboş köpekleri yok edelim diye iki çözüm yolu önermekle kalmıyor; yetkililerimize hangi yöntemi seçecekleri konusunda “güçlü” bir ölçü de veriyor:
“Yetkililerimiz hangisi daha kolaysa, hangisi daha ucuzsa birini tercih etmeli, talihsiz bir olay olmadan önce önlemini almalı.”
Dolayısıyla kısırlaştıracağımız ya da yok edeceğimiz köpeklerin, (hadi ne düşüneceklerini demeyeyim) ne hissedeceklerini hiç önemsemeden, yetkililerin kolay ve ucuz olan yöntemi tercih etmesinde bir sakınca görmüyor, Asım Öcal. Yani, diyelim Besni’de bin tane sokak köpeği mi var? Onları yok etmek için malzeme, personel vb. masraflar diyelim 10.000 TL mi gerektiriyor? Eğer barınak ve kısırlaştırma için mesela 10.500 TL ve daha çok çaba gerekiyorsa, Asım Öcal’a göre, fazla vakit kaybetmeden “daha kolay ve ucuz yöntem” olan yok etmeyi tercih etmeliyiz. Nokta.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler üyelerinin ezici çoğunluğunca kabul edilinceye kadar insanlık çok mezalim gördü. Daha iki yüz yıl öncesine kadar, birçok “medeni ülkede” kölelik meşru sayılıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda yetmiş milyonun üzerinde insanın ölmesinin ardından, 1948’de beyanname kabul edildikten sonra da insanın insana zulmü, işkence vb. sürmeye devam etti. Ama bazı insani değerlerimiz zaman içinde aşınmış olsa bile, en azından bugün dünyada kölelik yok, işkence suç sayılıyor... Henüz adil bir dünya düzeni kurulamamış olsa da, açlık ve sefalet birçok yerde hüküm sürmeye devam etse de, eski asırlara göre, nispeten daha insancıl bir dünyada yaşadığımızı söyleyebiliriz. Çok daha insancıl, sevgi dolu, adil bir dünya oluşması için ümidimizi yitirmemeli, bu konuda çaba göstermekten geri durmamalıyız…
İnsanlık, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesini de 15 Ekim 1978’de kabul etme olgunluğuna erişti. İnsanların açlıktan öldüğü, yoksulluktan kırıldığı bir zamanda hayvan haklarından söz etmek bazılarımıza tuhaf gelse de, zaman içinde bunun gerekliliğini daha çok insanın kabul edeceğine kuvvetle inanıyorum; tıpkı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde olduğu gibi… Bir gün insanın, doğanın efendisi değil, aynı sokak köpekleri gibi doğanın bir parçası olduğunu anlayacağız, ya da anlamak zorunda kalacağız… Umarım geç kalmayız…
 
Bendenizin ve Besni’de yaşamaya çalışan sokak köpeklerinin bir umudu Haydar’da… Köpeklerin Haydar’a şöyle dediğini duyar gibiyim: “Haydar, sen bizi babanın şerrinden koru!...”