Dini hayatımızda 2 büyük bayram vardır. Bunlardan birincisi Ramazan Bayramı 2.si ise Kurban Bayramıdır. Bu iki dini bayramımızdan başka bir 3. bayramımız olan Ramazan ayı olan bayramımızdır.
Esasında biz müminler için en büyük bayram da mübarek Ramazan Ayı bayramıdır. Çünkü insanları düşmüş olduğu delalet çukurundan, kötü zan ve gaflet uykusundan hırs ve isnatlı tutumundan, yapmış olduğu koy gıybetten ve bütün bu karanlıklardan aydınlığa çıkaran, hem de insanların kurtuluşunu sağlayan Kuran’ı Kerim bu ayda nazil olmuştur.
Allah Zülcelâl Hazretleri Kuran’ı Kerim’in Bakara suresi 185. Ayetinde şöyle buyurmaktadır; “O Ramazan Ayı ki, Kuran’ı Kerim onda indirilmiştir. O Kuran insanlara başlı başına hidayet rehberidir. Doğru yolun ve hak ile batılı ayırt eden hükümlerin nice açık delilleridir. Onun için sizden her kim bu aya erişirse onda oruç tutsun, kim de hasta yahut seferdeyse tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Sayıyı ikmal eylemesinde size hidayet buyurduğu için Allah’ı yüce tanıyasınız. Umulur ki şükredersiniz.
Rahmet ve mağfiretle dolu bütün müminler için sevinç ve neşe kaynağı olan bu mübarek Ramazan Ayı, geçmiş günahlarımızın affına bir vesiledir.
Kuran’ı Kerim 23 yılda tedricen ve bölüm bölüm indirilerek tamamlanmıştır. İlk inmeye başlaması da Mekke’nin Hıra Mağarasında bir Kadir Gecesi Kuran’ı Kerim’in Alak Suresinin ilk 5 ayetidir ki, Cebrail A.S. bizzat Peygamber (S.A.V.) Efendimize (Oku, yaradan rabbinin adıyla) diye Alak suresinin ilk 5 ayetini okutmuştur.
Saygıdeğer okurlarım, dini ve istimai hayatımızda 30 gün Mübarek Ramazan-ı Şerif orucunu tutmak ve 30 gün sahura kalkmak, en güzeli de 30 gün gürül gürül cemaatle bir neşe içerisinde teravih namazını kılmaktır. Tabi bu ibadetlerimizi biz müminler için birçok maddi ve manevi değerleri vardır. Yeter ki bu ibadetlerimizi Allah ve Resulünün bize tarif ettiği şekilde ifa edelim.
Mübarek Ramazan Ayı yaptığımız ibadetlerin çokluğu yönünden ve bu ibadetlerin hem de yapmış olduğumuz tövbe-i istiğfarların kabule şayan olması yönüyle de büyük bir bayram değil midir? Yine yüce Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz Hazretleri de bir Hadisi şerifinde; “Bu ayda yapacağımız tövbe ve istiğfarlarımızın da kabul edilerek Cehennemden azad olacağımıza işaret ederek bizlere mealen şöyle buyurmuşlardır; “Ramazan’ın ilk on günü rahmet günleri, 2. On günü mağfiret günleri, son on günü ise Cehennem’den azad günleridir.”
Şunu da iyice bilmemiz gerekir ki aynı zamanda bin aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir gecesi de bu mübarek Ramazan Şerif ayındadır. Bu ayda hep yaptığımız iyiliklerin rabbimiz tarafından 10 misli verileceği müjdesi de biz müminler için büyük bir nimet değil midir?
İçerisinde bulunduğumuz bu mübarek ramazanı şerif ayının her saati büyük bir mükâfat ve büyük bir bayram vesilesidir.
Şunu açıkça ifade edeyim ki büzlere lütfedilen bu nimetleri takdir etmez değerini bilmez sadece oruç tutmakla yetinirsek büyük kayıplara uğrarız.
İnsan olarak muhakkak ki hata ve kusurlarımız olabilir. Yeter ki yaptıklarımız hata ve kusurlarımızdan pişmanlık duyup tövbe istiğfar edelim.
Yazıma Nisa suresinin 145., 146. Ayetleri ile son veriyorum.
Şüphesiz ki münafıklar (kalbi ile inanmadığı halde inkârını gizli tutup dili ile inandığını söyleyip mümin görünen kimse) Cehennemin en alt tabakasındadırlar. Asla onlara bir yardımcı da bulamazsın. Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a sarılıp dinlerini Allah için halis kılanlar müstesna. Bunlar müminlerle beraberdirler. Müminlere ise Allah pek büyük bir mükâfat verecektir. Buna göre küfürden ve nifaktan sonra Allah’a tövbe ve iltica edince, verdiklerinin şükrünü ifa ederek hakkı ile imanını muhafazaya gayret gösterince azap yapılması için hiçbir sebep kalmamış olur. Allah-u Teâlâ kullarına azap değil, merhamet ve lütfü ile muamele eder. Cenneti ve cemali ile müşerref kılar. Saygılarımla.