Muttaki: Takva sahipleri demektir. Bakara Suresi 177. Ayetinde muttakiyi şöyle izah etmektedir; İnsanlara iyilik yapan, darlıkta ve bollukta Allah için harcayan, öfkelerine sahip çıkan, insanları bağışlayan kötülük yaptıklarında veya nefislerine zulmettiklerinde hemen Allah-u Teala’dan günahlarının bağışlanmasını dileyen, bile bile yaptığı kötülüklerde ısrar etmeyen.
Mümeyyiz: Dini bir kavram olarak iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt edebilen kişi demektir.
1-Bütün Peygamberlerin getirdikleri gayble ilgili haberlere inanılır.
2-Namazı daima vaktinde ve dosdoğru kılarlar.
3-Allah’ın kendilerine sunduğu nimetlerden bir kısmını yine Allah’ın rızasını kazanmak için Allah yolunda onun hoşnutluğuna erişmek için, hiçbir sıkıntı duymadan seve seve harcarlar.
4-Hz. Muhammed Efendimize (S.A.V.) ve ondan önce gelen bütün peygamberlere ve o peygamberlere gelen kitaplara ve daha öncede gelen suhuflara (sahifeler)inanırlar ve iman ederler.
5-Ahrete ve öldükten sonra dirilip kalkmaya, aynı zamanda ölümsüz bir hayatın başlamasına da hiç tereddüt etmeden inanırlar.
İnsanlar işte kendinde bu 5 sıfatı taşıyınca kalbi ilahi feyizle mazhar olur. İçinde sönmeyen bir ışık doğar. Hayat kanununun gerçek anlamını kararda günlük hayatını ona göre tanzim eder.
Ahrete iman Allah’a imandan sonra amentünün omurgasını teşkil eder. Sorumluluk duygusunu kamçılayıp geliştirir. Ömrünü disipline eder. İnsan haklarına saygılı olmayı, gerek tavrı hareketlerinde gerekse konuşmalarında hiçbir kimseyi incitmemeye ve kimsenin kalbini kırmamaya özen gösterir. Hem de daima öğüt ve nasihat da bulunur.
Allah Zülcelal Hazretleri Bakara suresi ayet 16 da şöyle buyurmaktadır; “İşte onlar öyle kimselerdir ki doğru yola karşılık sapıklığı satın almışlardır. Bu alışverişleri kendilerine kar sağlamamıştır. Doğru yolu bulmuş değillerdir.”
Saygıdeğer okurlarım, dinsizliği bir medeniyet sayıp inkarcılığı kendilerine adet haline getirenlerin ne kadar şuursuz ve zavallılar olduğuna dikkatler çekiliyor. Bu düşünce ve tutumlarıyla yalnız kendilerine değil, ülkelerine ve yetişmekte olan genç nesilleri nasıl ifsat ettiklerinin farkında bile olmadıkları hatırlatılıyor.
Hakiki iman aynı zamanda da köklü ve gerçek bir irfanda (tanımak, bilmek) uzak bir bilgi aydınlatıcı olsa bile sonu inkarın karanlıklara boğulan çıkmaz sokağıdır. Şunu açıkça belirtmek isterim ki bir gün gelir de inkar ve azgınlık hal ve hareketi dinden ve gerçek imandan mahrum bulunan bilginin çevreyi aydınlatmak için yaktığı meşaleyi söndürür. Günümüzde bilimsel araştırmanın sağladığı korkunç silahlar yakın gelecekte Allah’ı inkar edenlerin elleri ile medeniyeti yıkıp insanları behbaht edebilirler. Şunu açıkça kabul etmek gerekir ki yapılan ibadetin hedefi faziletli bir kimse olup, dinin ve aklın zararlı kabul ettiği şeylerden tamamen kaçınmak ve hem de toplum yapısında çok yararlı bir unsur olmaktır. Şu halde samimi bir imanla ve riyadan çok uzak gaflet ve delaletten de uzak bir ibadet bütün iyiliklerin ve faziletlerin kaynağıdır. Şu halde Allah-u Teala’nın kitabı olan Kuran’a ve Peygamberimizin sünnetine riayet etmeyi kurtuluşun tek çaresi olduğunu bilmemiz gerekir. Saygılarımla.