İnsanların ömrünün bir kısmını ne varsa arkasına atıp kendisiyle geçmişi ve bağı olmayıp bilmediği aile ve akrabalarının yaşamadığı yeni bir yurda göç etmesi aynı zamanda da ölümü, hastalıkları ve zorlukları göze alarak başka bir diyara göç edip gitmesi muhacir durumuna düşmesi çok büyük bir fedakârlıktır.
Evet, sevgili peygamberimiz(sav) efendimiz müminlerle birlikte Mekke’den Medine’ye hicret ederek muhacir durumuna düşmüşlerdir. Yurtlarını ailelerini senelerce emek vererek sahip oldukları mallarını büyük sağ gayretle alın teriyle meydana getirdikleri mülklerini havasına ve suyuna karışan acı tatlı hatıralarını arkalarını dönüp ulvi amaçları uğruna memleketleri olan Mekke’yi terk ederek Medine’ye göç ettiler. Tehlike karşısında yapılan zulme daha fazla dayanamayan Mekkeliler Medine’ye hicretlerinde Medine halkı onlara kucak açtılar. Onların bütün ihtiyaçlarını karşıladılar. Kendileri sıkıntı çekseler de Mekkelileri rahata kavuşturdular.
Bu kâinatı yaratan Allah (z.c.) hazretlerinin sevgisini kazanarak Ensar ismini aldılar. Ensar ( lügati manada, yardımcılar, koruyucular) manasına gelse de dini bir terim olarak bütün zorluklara katlanan ve zulme uğrayan Mekkelilerin Medine’ye hicret edenlerine bizzat bu ismin Allah’u Teâlâ vermiştir.
Yine Allah (Z.C.) hazretleri Kuran-ı Kerim’in Tövbe suresi ayet 100’de şöyle buyurmaktadır; muhacir ve Ensar’dan İslam’a ilk girenlerin birincilerine ve iyi amellerle onların ardınca gidenlere gelince; Allah onlardan razı oldu onlarda Allah’tan razı oldular. Ve Allah onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi olarak kalacaklar. O büyük kurtuluş işte budur.
Burada ilk önce hicret edenlerle onlara yardımcı olan Ensar ve güzel amellerle onlara tabi olanlardan Allah’u Teâlâ razı olmuştur. Onlarda Allah’u Teâla’dan razı olmuşlardır. Allah zc hazretleri onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte bu büyük bir kurtuluş ve en büyük en çokta güzel bir nimettir.
Evet, bu hicret edenlere Medine’de kucak açan yardım eden Ensar’dan bu ayeti kerimede bizzat Allah’u Teâlâ tarafından övülmektedir. Onlar için cennetler hazırladığı müjdesi verilmektedir.
Ensar kavramını Allah zc hazretleri Kuran-ı Kerim’in Tövbe suresi ayet 100 ve yine Tövbe suresi ayet 117 de geçtiği gibi Kuran’ı Kerim’in Haşr suresi ayet 9 da ve Enfal suresi ayet 72 de de yine Ensar ve Muhacirlerden bahsederek Ensar’ın, Muhacirleri çok sevdiği ve onları kendilerinden daha fazla severek tercih ettiklerini sitayişle bahsederek onlar için bizzat cennet vaat ederek peygamberimiz (sav) efendimizde Medine’ye göç eden Mekkeli Müslümanlarla Ensar’ı birbirlerine kardeş ilan etmiştir. Ensar: Mekke’den gelen muhacirlere bağırlarını açarak her şeylerini onlarla paylaşmışlardır. Hatta iki hanımı olan yani Ensar’dan gelen misafirlere Mekkelilere hanımı olmayana beğendiğin hanımımdan birini boşayayım da seninle nikahlayayım diyerek çok büyük fedakarlıklar yapmışlardır.
Büyük İslam âlimleri yolda kalan kişiye, zengin ve varlıklıda olsa hiç tereddüt etmeden zekat verile bileceğini ifade etmişlerdir. ( ibn cerir ettaberil cami ul beyan, cilt 14 sayfa 321)
İşte bu yaklaşımda yol ve yolculuğun yaşandığı meşakkat ve sıkıntıyı yaşayan mülteciye el uzatıp yardımcı olmak onun yüreğindeki kimsesizlik ve mahrumiyet duygusunu gidermenin insanı duyguların vasfıdır. Ancak insanı duygudan mahrum olanlar bu insani duygularla yaklaşmayıp onlara sırt dönenlerdir. İşte muhacirin sıkıntılı yolculuğu ama Ensar’ın çok güzel misafirperverliği öyle derin bir bütünlük oluşturmuştur ki Allah’u Teâlâ bunun karşılığı olarak en çok değerli olan ikramı yani rızasını sunmuştur. İşte onlarda Allah’u Teâlâ’ya karşı çok derin bir sevgi duymanın zevkine bahtiyarlığına kavuşmuşlardır. Bir insan için en büyük başarı Allah’u Teâlâ’nın rızasına kavuşmaktır.
Dikkat edilirse ayeti kerimede Allah’u Teâlâ’nın rızasını kazananlar onun sevgisine mahzar olanlar üçüncü bir gruba daha yer verilerek yani Ensar ve muhacire güzelce uyanlar olarak tasvir edilmiştir ki ayetin bu bölümü muhacirlerle başladığını ancak onlarla başladığını ve onlarla bitmediğini fedakâr ev sahipliğinin misafirliğin Ensar’la başlayarak asırlar boyu devam edecek çok güzel bir erdem olacağını işaret etmektedir.
İşte peygamberimiz ( sav) efendimizde bir hadisi şerifinde; tövbe kapısı kapanmadıkça hicret vakti de sona ermez. Güneş battığı yerden doğmadıkça da tövbe kapısı kapanmaz. Buyurmuşlardır. Ebu Davut cihat 2
Ebu Eyüp El Ensari ( Eyüp sultan) peygamberimiz ( sav) efendimize ev sahipliği ile sunduğu aynı zamanda da Müslümanlara yaptığı merhamet ve sevgi yüklü desteği ile işte günümüzde de Suriye mültecilerine ev sahipliği yapan halkımıza ve kararlı tutumu yapan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti dünyaca takdire şayan olduğu gibi Allah’ında rızasını kazanmıştır. Bugün için Ensar olmak Allah’ın rızasını kazanmak varken çokta ihtiyaçlı bulunsak bile şefkatimize merhametimize sığınan yurtsuz yuvasız Suriyelileri kendimize tercih ederek Allah’u Teâlâ’nın rızasını kazanan kullar arasına girme dururken eğer iktidara gelirsem Suriyelileri kapı dışarı edeceğini açıklayan sayın parti başkanına kendi partilileri de razı olmayacaktır. Başkanlarının bu tutumuna üzülmüşlerdir. Saygılarımla.