Evet, saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Bakara Suresi 125'te şöyle buyurmaktadır; "Hani biz Kabe'yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. siz de makam-ı İbrahim'den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şöyle emretmiştik, Tavvaf edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için evimi (Kabe'yi) tertemiz tutun."
Evet, Kabe Yüceler Yücesi Rabbimizin eni olarak isimlendirilmiştir. İşte bu yüce mekan, yüce rabbimizin izni ile maddi manevi bereketlerle kuşatılmıştır. Kabe denince Kuran-ı Kerim'de ismi pepk çok kere zikredilen Hz. İbrahim'in (A.S.) ve oğlu İsmail (A.S.) gelir ki, hatırlanacağı gibi İbrahim (A.S.) eşi Hacer anamızı ve oğlu İsmail'i birlikte Allah-u Teala'nın emri ile kuş uçmaz, kervan geçmez bir yer olan Mekke'ye götürmüştü. Evet, bu elverişsiz ortamda, hem de o zaman yanlarında birkaç günlük yiyeceği ve suyu olan bir kimse için yaşamaya elverişli değildi. Evet, tarih kitaplarında geçen bilgilere göre, İbrahim'den (A.S.) Cebrail'e; "Bizi buraya getirmeni rabbim mi emretti?" sorusuna evet cevabı alınca arkasına bakmadan oradan ayrılmaya koyuldu. İbrahim'in (A.S.) Hanımı olan Hacer anamız yavrusu İsmail ile birlikte yaşam koşulları elverişsiz olan bu yere kendilerini bırakan eşine aynı soruyu yöneltiyordu; "Ey İbrahim. Bizi buraya getirmeni rabbim mi emretti?" sorusuna evet cevabı alınca Hacer anamız bu işin Allah-u Teala'nın emri olduğunu öğrenince; "Madem ki rabbim emretti, öyle ise o bize yeter" diye büyük bir şevkle teslimiyet ve güven göstererek madem ki rabbim emretti, öyle ise Allah bize yeter diye tekrar tekrar şükrederek söylendi.
Evet, rabbimin emrine uyan İbrahim (A.S.) şöyle duada bulundu; "Rabbimiz. Ben çocuklarımdan bazısını senin kutsal evinin (Kabe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı dosdoğru kılmaları için böyle yaptım. Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler." İbrahim ayeti 37
Evet, Hz. İbrahim (A.S.) Allah-u Teala'dan aldığı bir işaretle hanımı olan Hacer anamızı ve oğlu İsmail'i bugün ki Mekke'ye götürüp Kabe yakınlarında tarıma elverişli olmayan çorak bir vadiye yerleştirdi. Ancak Allah-u Teala Hz. İbrahim'in (A.S.) duasını kabul ederek Mekke'yi güvenli bir şehir haline getirmiş ve dünyanın muhtelif yerlerinde yetiştirilen ürünlerin Hac, Umre gibi ibadetler ve ticari faaliyetler vesilesi ile buraya gelmesini de sağlamıştır.
Evet, gerek İbrahim'in (A.S.) ve gerekse Hacer anamızın ve oğlu İsmail Allah-u Teala'ya olan güvenini hiç rableri boşa çıkarır mı?
Evet, Talak suresi Ayet 3'te şöyle buyrulmaktadır; "Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a dayanıp güvenirse Allah ona yeter. Şüphesiz Allah dilediği şeyi sonuca ulaştırır. Allah her şey için bir ölçü koymuştur." Evet kim ki Allah-u Teala Hazretlerine güvenirse Allah ona yeter. Nitekim öyle de oldu. Rabbimiz bu beldeyi rahmetinin bir simgesi olarak Zemzem suyu ile hem bereketli hem de güvenli bir yer yaptı. İnsanların gönlünü oraya akıttı. Dün olduğu gibi bugün de bütün müminlerin gönlü ve sevgisi oradadır.
Evet, bu emin yerin, yani bu beldenin sınırları da bizzat Allah'ın meleği olan Cebrail (A.S.) rehberliğinde belirlenmiştir. Artık sıra Kabe'nin temellerinin yükselmesine gelmiştir. Evet, yüceler yücesi Rabbimiz bu yüce iki peygamberine buraya bir ev yapmalarını emretmişti. O ev ki rahmanın evi (BEYTULLAH) idi. Yine Rabbimiz Bakara Suresi ayet 127'de o iki muhterem Peygamberin şöyle söylediklerini açıklar; "Ey Rabbimiz. Bizden kabul buyur. Şüphesiz sen hakkıyla işiten ve bilensin." diyorlardı.
Evet, rabbimizin emri ile Kabe'nin inşaatı tamamlandığında Rabbimiz bizzat Kuran-ı Kerim'in Alimran Suresi ayet 96'da şöyle buyurmuştur; "İnsanlar için kurulan ilk ibadet evi elbette Mekke'de, Alemlere rahmet ve hidayet kaynağı olan Kabe'dir." Ve böylece o yüce beldeyi ziyaret etmek oranın manevi havasından istifade etmek, gücü yetenlere bir borç kılınmıştır. Yine Alimran Suresi ayet 97'de şöyle buyrulmaktadır; "Orada apaçık deliller İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah hiç bir şeye muhtaç değildir."
Evet, saygıdeğer okurlarım. Gönlümüzün her an birlikte attığı günde 5 defa kendisine yöneldiğimiz kıblegahımız Kabe, rabbimizin evi olarak her an misafirlerine bereketler ihsan etmektedir. Kabe'ye Hacca ve Hacdaki ibadetlere saygı da dinimizin bir gereğidir. Ayrıca bu yüce beyti ziyarete giden bir mümine yakışmayan tartışma, münakaşa ve günah işleme gibi davranışlardan uzaklaşması yine rabbimizin bir emridir. Çünkü orası bir arınma merkezidir. Bütün günahlardan temizlenme yeridir. Saygılarımla.