Konversiyon bozukluğu, herhangi bir sorun olmadan kişide meydana gelen nörolojik belirtilerdir. Bu belirtiler bayılma, felç olma, duymama, kasılma gibi nörolojik belirtilerdir. Yani kişi yaşamış olduğu herhangi bir ağır psikolojik durumu, nörolojik duruma dönüştürmesidir. Kişide meydana gelen nörolojik belirtiler bilinçli olarak ortaya çıkmaz. Yani kişi bu belirtilerin farkında değildir. Kişinin bilinçli olmayarak güdüleme ve çatışmanın yarattığı ve kişinin kaygıdan kurtulmak amacıyla intrapsişik olayı fiziksel bir belirtiye dönüştürmesine denir. Konversiyon bozukluğu kişinin hareket, duyu sistem organlarından herhangi bir temele dayanmadan işlev yitimi, işlevlerinde eksiklik ya da artması şeklinde tanımlanmıştır.
Konversiyondaki belirtiler ve bulgularda, genel görünüm ve davranışlarda bedensel belirtilerin dışında davranışlarında dikkat çeken bir özellik yoktur. Konuşma ve ilişki kurabilmeleri normaldir. Ancak ses kısılması konuşamama gibi şeyler çok sık görülür. Kişi dolaylı yollardan yani sessiz işaretler veya fısıltı ya da yazı ile iletişim kurabilirler. Kişinin duygulanımında ise aşırı derecede bir aldırmazlık hali vardır. Kişinin bilişsel yeteneklerinde ise bozukluk yoktur, kişi bunaltı verici olayların anısı yerine somatik belirtiler geçmiştir. Kişilerdeki soyut düşünme yetileri bu bozuklukta normal karşılanabilir.
Konversiyonda üç ana bedensel belirti bulunmaktadır. Bunlar hareket belirtileri, duyu belirtileri ve nörovejatif belirtilerdir. Hareket (devinim) belirtileri arasında kişide genellikle yürüyememe, inmeler, kasılmalar ve dil tutulması görür. En sık görülen devinim ise inmedir. Duyu belirtileri arasında ise duyu azalması, koku alamama, körlük gibi belirtiler vardır. Diğer bir belirti ise nörovajetatif belirtilerdir. Kişide boğazda düğümlenme, kusma, öksürük gibi belirtiler konversiyon bozukluğunda görülebilir. Ayrıca konversiyondaki ayırıcı tanı ise nörolojik hastalıklarla ilgilidir. konversiyon bozukluğu gösteren hastalarda genellikle OKB, çökkünlük, kişilik bozukluğu sıklıkla birlikte görüldüğü kanıtına varılmıştır. Ayrıca şizofreni hastalarında ise başlangıç dönemlerinde geçici konversiyon belirtileri nadir değildir.
Konversiyon bozukluğunun tedavisinde, kişinin herhangi bir stres yaratan durumuyla gelişen ve yakınmalarla gelen bir kişi acil servislerine başvurmaktadır. İlk olarak hastaya yapılması gereken şey ise kişiyi sakinleştirmektir. Kişinin çevresini boşatmak, yalnız kalması gerekmektedir. Daha sonra ise kişinin sakinleşmesi için diazem iğnesi yapılabilir. Eğer depresyonla birlikte eşlik etmiyorsa ilaç yerine psikoterapi daha uygundur. İlaç sorunu çözemeyebilir bu yüzden konversiyon bozukluğunun tedavisinde en uygun psikoterapidir. İlaç sadece destekleyicidir. Çünkü kişinin yaşamış olduğu durum psikolojiktir. Yani kişi sosyal, ailesel gibi çatışmalar yaşar.
Birincil ve ikincil kazançlar
Birincil kazanç daha çok kişinin sıkıntı ve stres yarattığı şeylerden arınmasıdır. Yani kişiye vermiş olduğu psikolojik acıyı kişinin beyninden atmasıdır ve bu olayla yüzleşmesidir. Kişi beyninden yaşamış olduğu olumsuz düşünceleri bastırır. Bu ise birincil kazançtır. Bu birikmeler limbik sistemde oluşur. Biriken bu olumsuz duygular limbik sistemde sakin bir şekilde durmaz ve kişiye dolaylı yoldan sıkıntı yaşatır. Bu sıkıntı ise kişide meydana gelen konversiyon bozukluğu oluşumudur.
İkincil kazanç ise, kişide oluşan bu belirtiler yüzünden kişi gündelik işlerden ve görevlerden kaçar veya uzaklaşır ya da önemli insanların ilgi ve şefkatini sağlar. Kişi fizyolojik bozukluklar nedeniyle çevreden anlayış görür ve sorumluklardan uzak tutulur. Saygı ve Sevgilerimle…