Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır; “Evvelüma yuda-ü fil mizan il-hulük ülhasenü” Türkçesi: Kıyamette mizana (terazi ölçü) ilk önce konulacak amel güzel ahlaktır.
Peygamberimizin bu hadisini doğrulayacak Allah-u Teala Kuran-ı Kerim’in Enbiya suresi Ayet 47’de; “Yapılan iş bir hardal tanesi kadar dahi olsa onu adalet terazisine getiririz. Hesap gören olarak, biz herkese yeteriz.” Yine Allah-u Teala Kuran-ı Kerim’in Karia Suresi 6-7-8-9 ayetlerinde; “O gün kimin tartılan ameli (iyilikleri, ibadetleri) ağır gelirse işte o hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Kimin tartıları hafif gelirse işte onun yeri yurdu haviyedir (Cehennemin en alt çukuru) ve böylece ayetlerimize kıymet ve değer vermediklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.”
Bütün bunları öğrendikten sonra kötü huyları bulunup da bunları iyi huylara değiştirmeye çalışmayanların akıllarından şüphe etmek herhalde haksızlık olmaz. İnsanlar bu dünyaya boy, soy, makam, rütbe, şöhret ile övünmeye değil, güzel huy ile insan gibi yaşamak için gönderilmiştir.
Şunu da açıkça ifade edeyim ki her şey zamanla eskir. Hatta yıpranır da. Güzel ahlak ise eskidikçe kıymetlenir. Hem ne eskir ne de yıpranır. Sahibi ile kıyamete kadar beraber kalır.
Belirli bir tahsille insanlar rütbe ve makam sahibi olabilirler. Fakat en büyük rütbe ve makam güzel ahlaktır. En yüce makam da güzel ahlaklı insan olmaktır. Tahsille, diplomayla elde edilen makamlar bir gün gelir elinden gider, elinden alırlar. Fakat güzel ahlak ise hem sahibini hem de onu örnek alanları yüceltir. Şunu da bilmek gerekir ki biz bu dünyaya makam, mevki, rütbe ve servet edinmeye gelmedik. Allah’ın ve Peygamberinin tavsiyeleri doğrultusunda adam olmaya geldik.
Ahlakını düzeltmek, kötü huylarından kurtulmak isteyenler mutlak suretle ve muhakkak iki cihan sevgili Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin ahlakıyla ahlaklanmaya çalışması ile kaimdir. Hem güzel ahlak ve iyi güzel huy ülkeleri mamur eder, ömürleri uzatır, rızıkları artırır, refak ve huzuru çoğaltır.
Evet Cennet ehli olmak isteyen insanı kamil olmayı özleyen, hakka vuslat (Allah’a ulaşmak) dileyen muhakkak suretle ahlakını güzelleştirmelidir. Çünkü güzel ahlaklı olanlar Cennet ehli olurlar.
Hine bir Hadisi Şerifinde Yüce Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuştur; “Güzel ahlak ve iyi huy Allah-u Teala’nın sevdiği kullarına, bahş ve ihsan buyurduğu ilahi bir vediadır. Allah C.C. bir kuluna hayır vermeyi murad buyurursa o kuluna güzel ahlak ve iyi huy ihsan ve inayet eder.
Hz. Ali Kerremullahu Vechehu ve R.A. Efendimiz de Resulü Zişandan rivayet buyururlar ki; “Habibi Kibriyadan işittim. Her kimin gam ve kederi çok olursa bedeni hasta olur. Zira demiri nem ve insanı gam çürütür derler ya. Bir kimsenin ki huyu çirkin ve kötüyse o kötü ve çirkin huyda sahibine çok azab verir.”
Enes İbn-i Malik Anh şöyle diyor; “Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bir gün bana şöyle buyurdular. Ya Enes, Rıfk (yumuşak davranmak) ile muamele etmek hasletinden mahrum bulunursa o kimse muhakkak dünya ve ahret hayırlarından da mahrum kalır.”
Onun için Peygamber Efendimiz Allah Zülcelal Hazretlerine şöyle dua ve niyazda bulunurlardı; “Allah’ım. Her kim ümmetine rıfk (yumuşak kul) ile muamele ederse sen de onlara rahmetinle muamele eyle. Her kim de ümmetine meşakatle muamele ederse, sende onlara azabınla muamele eyle.”
Şunu açıkça ifade edeyim ki aklımız başımızda ve fırsat elimizdeyken mümin kardeşimize karşı daima güzel ahlaklı olalım, güler yüzlü ve tatlı sözlü olalım. Hiçbir kimsede hata ve kusur aramayalım. Hiçbir kimsenin ayıbını ve kusurunu görmeyelim.
Bir gün Peygamber Efendimiz ashabıyla otururken ashabına karşı Ey Ashabım. Gıybet Nedir? Diye sormuş. Ashab da Allah Resulü daha iyi bilir demişler. Allah Resulü de; “Kardeşinin hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır” buyurdular.
Ashab da söylenenler kardeşimizde varsa dediler.
Peygamber Efendimiz de buyurdular ki; “Eğer söylenenler onda varsa gıybet etmiş olursunuz ve eğer söylenenler onda yoksa o vakit ona iftira etmiş olursunuz” demiştir.
Gıybet edipte ben gıybet etmiyorum, onda olanı söylüyorum demekle de haramı helal saymak olduğundan küfürdür. Yani Allah nezdinde büyük günahtır.
Yazıma yine bir hadisle son veriyorum. Gıybet zinadan daha kötüdür. Çünkü zani tövbe eder, Allah affeder, mağfiret eder. Ancak gıybet ederse gıybet edilen mağfiret etmedikçe yani affetmedikçe mağfiret edilmez, affolunmaz. Hatta Kuran-ı Kerim’in Hucurat Suresi’nin 12. Ayetinde; “Bir ölü hem de kardeş bu sebeple onun kötülüğünü söylemek gıybet ile haysiyetine saldırmak bir ölünün etini parçalayıp yemek gibi bir canavarlık olarak tasvip buyuruyor.” Saygılarımla.