Evet, saygıdeğer okurlarım. Allah-u Teala Kuran-ı Kerim'in Bakara Suresinin 284. ayeti nuzül edince sahabeler hep birlikte Peygamberimiz (S.A.V) Efendimize gelip diz çöktüler ve şöyle dediler; "Ya Resulallah. Yapabileceğimiz namaz, oruç, cihad ve sadaka gibi bir çok amellerle mükellef tutulduk. Bunlara bir diyeceğimiz yok. Ama sana şimdi Bakara Suresinin 284. ayeti nazil oldu. Ayette 'Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Siz içinizdekini açıklasanız da saklasanız da Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah her şeye kadirdir.' buyuruyor. Halbuki elimizde olmayarak irademizin dışında gönlümüzden geçenlerden de mesul tutulacağımız emrediliyor. Buna bizim gücümüz yetmez dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz de şöyle hitap etti; 'Sizden evvelki kitap ehlinden Yahudi ve Hıristiyanlar gibi işittik ve isyan ettik mi demek istiyorsunuz? Bilakis işittik ve itaat ettik ey rabbimiz. Mağfiretini dileriz. Son varışımız ancak sanadır' deyin buyurdu ve onlarda bunu okuyup tekrarladılar. Bunun üzerine onların bu tutumunu öven Allah Zülcelal Hazretleri de Bakara Suresinin 285. ayeti ile 284. ayetine açıklık getiren, bir bakıma da sahabelerin o ayetle ilgili yukarıdaki anlayışlarını düzelten, yine Bakara Suresinin 286. ayeti nüzul kılmıştır.
Bakara Suresinin 285. Ayeti Meali, Peygamber rabbinden kendisine ne indirilmiş ise, onların hepsine iman etti. Müminler de iman ettiler. Onların hepsi Allah'a onun meleklerine kitaplarına ve Peygamberlerine iman ettiler. Biz Allah'ın Peygamberlerinden hiç birisinin arasını ayırmayız. Dinledik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini niyaz ederiz. Bizi bağışla. Son varışımız ancak sanadır." dediler. Allah Zülcelal Hazretleri bu ayeti kerime ile başta Resuli Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz olmak üzere müminlerin inandığı esasları bir kere daha şöyle beyan buyurur; "O şanı yüce Peygamber, Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz olmak üzere rabbinden kendisine neler indirilmiş ise onların hepsine tam bir sadakatla iman etmiştir. Onun sadık ümmeti olan müminler de onların hepsi de Allah'a onun meleklerine kitaplarına peygamberlerine iman etmişlerdir. Biz Allah-u Teala'nın Peygamberler arasında ayrım yapmadan hepsine inanırız. Dinledik tam manasıyla itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini niyaz ederiz. Ne kadar itaat etsek yine kusurumuz çok. Dönüşümüz varışımız yine ancak sanadır. Müminler bu halisane niyette olur. Tam bir sadakat ve samimiyetle iman ve bağlılıklarını ifade edince, Allah Zülcelal Hazretleri de şöyle nida eder. Bakara Suresi ayet 286'da; "Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden öte bir yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendi faydasına yaptığı kötülükte zararınadır. Ey rabbimiz, eğer unuttuk yahut yanıldıysak, bizi tutup sorguya çekme. Ey rabbimiz, hem bize ve bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz, hem bize gücümüzün yetmeyeceği yükü yükleme ve bizim günahlarımızı bağışla. Bize mağfiret eyle. Bize rahmetini ihsan eyle. Sensin Mevlamız, o kafirler güruhuna karşı bize yardım et."
Allah Zülcelal Hazretleri sizin için kolaylık murad eder, güçlük dilemez. Kullarının güç yetireceği takat getirebileceği vazifeleri ve vecibeleri onlara yükler. Daha fazlasını değil. Bu da Allah'ın kullarını ne derece gözettiğinin ve koruduğunun en büyük işaretidir. İnsanoğlu iyilik ve hayır namına ne yaparsa bunların ecrini ve sevabına erişecektir. Allah'ın mükafatına nail olacaktır. Kim de isyan eder günah yollarına sapar, Allah'ın emir ve nehilerine riayet etmezse isyan ederse o da azabını görecektir. Yazıma Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin bir hadisiyle son veriyorum; "Ümmetimden 2 şey affolunmuştur. Hata ile yapılan işler ile unutularak yapılmayan fiillerdir."
İman: Allah'ın varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe, kader ve kazaya yani hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanmaktır. İmanda şüphe bulunmayıp kalben kesin olarak inanılması, iman ve ibadete şirk karıştırmamalıdır.
Mükellefiyet: Kişinin dünyevi, uhrevi, dini ve hukuku sonuçlar bağlamında buluğa eren kimselerdir. Gökte ve yerde ne varsa Allah'ın mülküdür.
Saygılarımla.