Allah’a iman, Peygamberler arasında aynı zamanda ayrım yapmamayı gerektirir.

Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in nisa Suresi ayet 150 ve 151’inde şöyle buyurmaktadır; “O kimseler ki Allah’ı ve Peygamberlerini inkar ederler. Bu suretle Allah’ı ve Peygamberini inkar edenler, Allah’a inanıp Peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, Peygamberlerin kimine inanırız, kimini inkar ederiz diyenler, böylece bu ikisinin imanla küfrün arasında bir yol tutanlar ve yol tutmak isteyenler veya işte onlar gerçekten kafirlerdir. Biz de kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”

Yüceler yücesi rabbimiz insanlığın yaratılışından itibaren insanlık tarih boyunca fert ve toplumları dini ve ahlaki değerler konusunda daima aydınlatmak yolunda emirlerini ve yasaklarını kullarına bildirmek üzere, ilahi vahy yoluyla Peygamberler görevlendirmiştir. İşte bu nedenledir ki biz Müslümanlar Hz. Adem A.S.’dan son Peygamber bizim Peygamberimiz Resul-ü Ekrem (S.A.V.) Efendimize kadar gelmiş geçmiş Allah’u Teala tarafından görevlendirilmiş bütün Peygamberlere ve o Peygamberlerin getirdikleri bütün kitaplara inanırız. Hıristiyanlar ve Yahudilerin de vahye dayalı ilahi dinlerin mensupları oldukları için işte böyle davranmaları gerekirken, Yahudiler Hz. İsa’yı ve Hz. Muhammed’i, Hıristiyanlar da Peygamberimiz olan Muhammed (S.A.V.) Efendimizi inkar etmişlerdir ve bunların Peygamber olduklarına ve getirdikleri kitaplarına da Allah’tan geldiğine inanmamışlardır. İşte böylece Peygamberlerin bir kısmına inanırken, diğer kısmını inkar ederek iman bakımından Allah’ın Peygamberlerinin arasını ayırmışlardır.

Yukarıda okuduğunuz ayeti kerimede bu duruma işaret edilerek Peygamberler arasında ayrım yapmanın bireyin inancını zedeleyeceği ve küfre (inkar) düşmesine sebebiyet vereceği gerçeği üzerinde durulmuştur.

Yine Allah’u Teala Kuran-ı Kerim’in Bakara Suresi 285. Ayetinde şöyle buyurmuştur; “Peygamber Rabbinden ne indirilmiş ise onların hepsine iman etti. Müminler de iman ettiler. Onların hepsi Allah’a ve onun meleklerine kitaplarına ve Peygamberlerine iman ettiler. Biz Allah’ın Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız. Dinledik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz. Mağfiretini niyaz ederiz. Bizi bağışla. Son varışımız ancak sanadır dediler.” Yukarıdaki ayeti kerimede de beyan edildiği gibi Allah’a inanmış olmak, Allah’ı tevhid etmek işte gerçekte iman esaslarına bir bütünlük dahilinde inanılmasını gerektirir. İşte bu bir gerçektir ki Allah’a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere ve Peygamberlerin bütünüyle haber verdiklerine hiçbir ayrım yapmadan kabul etmeyi ve aynı zamanda da itaat etmeyi gerektirir.

İşte Allah’a iman aynı zamanda da Allah’ın tayin edip seçtiği Peygamberlere de hiçbir ayrım yapmadan inanmayı gerektirir. Peygamberlerde bizim gibi bir insan olmakla beraber, onlar Allah Zülcelal Hazretlerinin seçkin kullarıdır. Bir insan çalışıp çabalamakla veya güçle Peygamber olamaz. Peygamberlik bir Allah vergisidir. Şunu da açıkça ifade edeyim ki, Peygamberlerin bütünüyle çağrılarına kulak verip dinlememiz aynı zamanda Allah Zülcelal Hazretlerinin emirlerine uyarak kabul etmek ve tasdik etmek demektir.

Bütün Peygamberler insanlığın küfür karanlığından, tevhidin aydınlığına çağırmışlardır. İnsanları kin, intikam, düşmanlık, cehalet, fitne, zulüm ve haksızlıktan uzak durmayı, sevgi, saygı, bilgi, hakk, hukuk, adalet, hakka ve hakikate çağırmışlardır.

Burada Peygamberlere iman Peygamberler arasında katiyen hiçbir ayrım yapmadan, yani Hz. Adem ile başlayıp, bizim Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizle sona eren Peygamberleri ve Peygamberlik kurumunu kabul etmeyi gerektirir ki, zira ilahi vahye dayanan ilahi dinlerin hepsinde Peygamberlik haktır ve gerçektir. Allah-u Teala’nın ilahi vahy ile seçmiş olduğu bütün Peygamberler Allah’ın elçileridir. Bunların getirdiği ve tebliğ ettiği iman, inanç ve ahlak esasları hepsi de aynıdır. Şu da bir gerçektir ki hakk dinin adı İslam’dır ve son Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa ile İslam dini tamamlanmıştır.

Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur; “Biz Peygamberler, ana, baba bir kardeşler gibiyiz.” Buhari Enbiya 48

Şu bir gerçektir ki Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz bu güzel bir teşbih yaparak Peygamberlere nispetle kendi durumunu Hz. Adem ile başlayan Peygamberlik binasının eksik kalan son tuğlası olarak vasıflandırmış ve nitelemiştir.

Şu da bir hakikattir ki, artık yeni bir Peygamber, yeni bir ilahi kitap gelmeyecektir. İman esasları ve ibadetin kime niçin ve nasıl yapılacağı Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizin şahsında insanlığa bildirilmiştir. Ona indirilen son ilahi kelam olan Kuran-ı Kerim’in ışığı ve aydınlığında insan aklının yeni ihtiyaçlara cevap bulmakta yetkin ve yeterli olduğu kabul edilmiştir. Yeter ki insanoğlu Allah’a imanla birlikte Allah’ın elçileri arasında hiçbir ayrım yapmasın, gözetmesin. Onların çağrısını anlayıp, ihtilaf, çekişme ve menfaat kavgasına düşmesin. Dünya ve ahret saadetinin nasıl edileceği konusunda aklını kullanabilsin. Evet Saygıdeğer okurlarım, şekk ve şüphe bırakmadan inanılacak esaslar arasında ayrım yapanların bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayanların inkar edenlerin varacağı yer hiç şüphesiz Cehennemdir. Ayeti Kerimede de açıkça ifade ettiği gibi ; “Biz de kafirler için alçaltıcı azap hazırlamışızdır.” Nisa Suresi 151. Saygılarımla.