Şu bir gerçektir ki, kulu Allah’u Teâlâ’nın muhabbet deryasına götürecek olan yegâne rahmet ve muhabbet, peygamber (sav) efendimizdir. Çünkü Hz. peygamber (sav) efendimize muhabbet Allah’u Teâlâ’ya muhabbet. Peygamber efendimize itaat Allah itaattir. Peygamberimize isyan Allah’u Teâla’ya isyandır.
Kuran-ı Kerim’in Ali İmra Suresi ayet 31’de şöyle buyurmaktadır ( De ki, eğer siz hakikaten Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah gafurdur rahimdir)
Allaha giden yol Resullullahı tanımak ve ona tam manasıyla bağlanmaktan geçer. Allah’ı gerçek manada sevmek onun emirlerini aynen yerine getiren yasaklarına son derece samimiyetle riayet eden, peygamberlerin yolundan gitmekle mümkün olur. Kelime-i Tevhid’de ( la ilahe illallah) tan sonra ( Muhammed’in Resulullah) cümlesi gelir. Yani her Kelimeyi Tevhid ve her Salavatı Şerife, hakka sevgi ve muhabbet yakınlığını teşkil eder. Bu cihan ilahi muhabbetin tevazuudur. Bu zuhurun öz cevherini ise ( Muhammed’i nur ) teşkil eder ki ona yani zat-ı ulûhiyete varabilmek için yegâne yolu da ona olan muhabbetten geçer. Saygı değer okurlarım, insanın ibadetteki ruhaniyet, muameletteki zarafet, güzel ahlaktaki nezaket, gönüldeki letafet, insanların simalarındaki nur ve melehat, insanlardaki selaset, duygulardaki incelik nazarlardaki derinlik şu bir gerçektir ki bütün güzellikler o yüce varlığın nuruna olan muhabbetten kalplere akseden parıltılardır.
Mevlana i Celalettin-i Rumi Hazretler ide şöyle söyler ( gel ey gönül hakiki bayram cenabı Muhammed’e vuslattır. Çünkü cihanın aydınlığı o mübarek varlığın cemalinin nurundandır.)
Yani bir mümin ibadet ve davranışlarında Hz. Peygamber (sav) efendimizin sünneti istikametinde yol almadıkça, İslam’ın ön gördüğü ideal insan demek olan ( insan-ı kâmil) olamaz. Esas dinin gerçek huzur ve saadetine de katiyet eremez. Şunu iyi bilmek lazımdır ki Allah’u Teâlâ İslam’ın hedeflemiş olduğu ( kamil insan) modelini Hz. peygamber (sav) efendimizin şahsında sergilemiş onu alemlere rahmet ve bütün müminlere örnek şahsiyet eylemiştir.
Evet, şüphesiz ki bu ulvi hal Allah Resulü (sav) efendimize gönülden muhabbet duymak, ve onu kalbi âleminden hisse almakla başlar. Allah’u Teâlâ Kuran-ı Kerim’in Haşr Suresi Ayet 7’de şöyle buyurmaktadır. ( peygamber size her ne emir verdiyse tutun, yasakladığından da sakının ve Allahtan korkun, şüphesiz ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.)
Yine kuranı kerimin Muhammed Suresi Ayet 33’de şöyle buyuruluyor ( Ey iman edenler, Allah’a itaat edin ve peygambere de itaat edin de amellerinizi boşa çıkarmayın)
Yine kuranı kerimin nisa suresi ayet 69’das şöyle buyrulmaktadır (Kim Allah’a ve peygamberine itaat ederse bu gibi kimseler Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedirler. Onlarsa ne güzel arkadaştırlar) bu ayette Allah’u Teâlâ, Allah’a yakınlık derecesinde bulunanları, peygamberler, Sıddıklar, sonra Allah yolunda canlarını seve seve feda etmiş olan şehitler daha sonra ise iyi ameller işleyen içtenlikle samimi ve ihlas sahibi müminler olarak sıralamış bulunmaktadır.
Eskiden mühürlere güzel hikmetli söz ve şiirler yazdırmak bir adetti, çok büyük hayır sever (bezmi âlem valide sultan) kendi mührüne şu çok güzel ve manidar şiiri yazdırmıştır.
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl
Muhammed ’siz muhabbetten ne hâsıl
Zuhurundan bezmi âlem oldu vasıl
Aziz Mahmud Hüdai de hazretleri de şöyle güzel söylemiştir.
Ayinedir bu âlem her şey hak ile kaim
Mir atı Muhammed’den Allah görünür daim
Enes Bin Malik (ra) anlatıyor; bir gün Resulullah (sav) efendimize bir adam geldi ve ya Resullullah kıyamet ne zamandır? Dedi. Efendimizde kıyamet için ne hazırladın diye sorunca oda Allah ve resulünün muhabbetini. Cevabını verdi. Bunun üzerine Resulü Ekrem (sav) efendimiz öyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın buyurdular. Enes Bin Malik (ra) bir rivayetinde der ki; İslam’a girmekten başka hiç bir şey bizi Allah’ın nebisinin muhakkak sen sevdiğinle berabersin sözü kadar sevindirmemiştir. İşte bende Allah’ı onun resulünü, Ebubekir, Osman ve Ali’yi çok seviyorum. Ve her ne kadar onların yaptıkları ameli yapamadıysam da onlarla beraber olmayı umuyorum ( Müslüm birr 163)
Saygı değer okurlarım Peygamberimiz(sav) efendimize duyulan gerçek bir aşk ve muhabbetin neticesi onun yolunun tozunu başının tacı eylemek o yüce peygamberimize canı gönülden itaat edip teslim olmaktır. Çünkü o öyle bir şahsiyettir ki her yönünle insanlık için kurtarıcı bir rahmettir. O yüce peygamberimiz (sav) efendimizin müminlere karşı ne derece de şefkat ve merhametle dolu olduğunu Allah’u Teâlâ Kuran-ı Kerim’in Tevbe Suresi Ayet 128 de şöyle ne güzel açıklıyor. ( And olsun ki, size kendi içinizden öyle izzetli bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. Size çok düşkündür. Müminlere karşı rauf ( çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan esirgeyen) ve rahim ( son derece merhametli)dir. )
Allah’u Teâlâ Kuran-ı Kerim’in Taha Suresi Ayet 22’de şöyle buyurmaktadır ( ey resulüm, biz sana kuranı sıkıntı olsun diye indirmedik) yine Kuran’ı Kerim’in Taha Suresi Ayet 3’de şöyle buyurmaktadır. ( onu ancak Allah’tan korkana bir nasihat olarak indirdik) evet kuranı kerim inanana da inanmayana da birçok hakikatleri bildirmektedir. Şurası bir gerçektir ki müminler ona bağlı olduğu için ondan istifade ederek hayatlarını ona göre tanzim ederler.
Peygamberimiz (sav) efendimizin ümmetine duyduğu bu engin şefkat, merhamet ve muhabbete mukabil ümmeti olarak, aynı şefkat merhamet duyguları ile mukabele etmemiz icap etmez mi?
Vasılı İlalah olanın sırrı Allah’ın kitabına ve varlık nuru peygamber (sav) efendimizin sünneti saniyesine yani yüksek ahlak ve davranışlarına hulusi kalp ile yakınlaşa bilmek Allah ve resulünün sevdiklerine muhabbettedir. Zıttı olan sevmeyenlere ise nefretle kaim olur. O yüce peygamberimize hakaret edenler ve o hakareti benimseyenler tasvip edenler Müslüman Türk milletinden en büyük şamarı yiyeceklerdir. Saygılarımla