Yaşadığımız bu dünya hayatı geçicidir. Asıl ilelebet yurdumuz, ahret yurdudur. Esasında yaşadığımız bu dünya hayatı da aslında bizim için büyük bir imtihandan ibarettir. Bu gerçeği de hatırımızdan çıkartmayalım. Çünkü bu dünya devamlı kalma yerimiz değildir. Bir gelip geçme yeridir.

Bir gün her şeyi de, sevdiklerimizi de, geride bırakıp hakkın huzuruna gideceğiz. Şöyle bir düşün ki bugün için kabristanda yatan büyüklerimiz, yakınlarımız, akrabalarımız, bizden daha güçlü daha kuvvetli, âlim, abid kimselerdi. Kudret ve kuvvetleri bizden ileriydi.

Bak bugün onların hiç sesleri çıkmıyor, mezarlarına konuş olan taşlar, onları bize haber veriyor. Ve bizleri açıkça düşünmeye davet ederek bizleri uyarıyor. Ve diyor ki aç gözünü bu dünya bir beka yurdu değildir, yarın seninde bizim gibi adın unutulacak. Mal ve mülkün taksim edilecek. Sende en nihayet bizler gibi burada adın bir taşa yazılı olarak kalacaksın.

Yunus Emre ne güzel söylemiş, diyor ki

Sana ibret gerek ise gel göresin bu silerli(mezarları).

Ger taş isen eleyesin bakıp görecek bunları

Bunlar ki çok dumanları gör nice oldu halleri

Sonucu bir gömlek imiş anında yoktur yenleri

Hani mülke benim diyen köşkü sarayı beğenmeyen

Şimdi bir evde yatarlar taşlar olmuş sütunları

Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi

Gel şimdi gör bilmeyesin bey kangıdır ya kulları?

Ne kapı vardır giresi ne ışık vardır göresi

Ne nimet vardır yiyesi dün olmuştur gündüzleri

Bir gün senin dahi Yunus ben ven dediklerin kala.

Seni dahi böyle ede nitekim etti bunları.

Esasında ölüm, ona hazırlıklı isen öyle korkulacak bir şey değildir.

Şair Yahya Kemal’de şöyle der; ölüm asude ( rahat Huzur içinde) bahar ülkesidir. Bir rinde ruhu buhurdan gibi yıllarca tüter gibi ve serin selviler altında kalan kabrinde her gece bir gül açar her seher bir bülbül öter.

Esasında asıl korkulacak şey dünyanın aldatıcı oyunlarına, zevk ve eğlencelerine dalıp da, ahrete hazırlıksız ve elin kolun boş olarak ecel kapısına varmaktır. Bilirsiniz bir ilahi ne güzel uyarmaktadır.

Olmuşsun dünyaya hayran Dünya değil bu seyran

Teneşir üstünde üryan Yattığın gün uyanırsın

Kitap gönderdi kullara Keramet verdi dillere

Azıksız uzak yollara çıktığın gün uyanırsın

Tanı gafil kendin tanı neden halk eyledi seni

Azrail’e tatlı canı verdiğin gün uyanırsın

Ölüm yoktur dersen eğer öldüğün gün uyanırsın.

Babalarımız dedelerimiz ve büyüklerimiz bize devamlı olarak ölümü sık, sık hatırlamanın insanı dirilteceğini ve iş işten geçmeden bu dünya hayatını en iyi şekilde değerlendirmeye vesile olacağını öğütleyerek şöyle derler. Eğer siz ahret hayatında felaketlerle karşılaşmak istemiyorsanız nefsinize deyiniz ki, ey nefsim ölüm haktır, kabir haktı, ölümden sonra diriliş haktır, yüce mahkeme haktır, Allah’ın herkesi hesaba çekmesi haktır, cennet haktır, cehennem haktır. Niçin cehennemden korunmaya gayret etmezsiniz? Neden cenneti kazanmaya çalışmazsınız? Gaflete düşüp nefsinin esiri olma.

Allah Zc hazretlerinin şu ayetine kulak ver; Kuranı kerimin Fatır suresi ayet 37 ( orada onlar ey rabbimiz bizi çıkarda eskiden yapa geldiklerimizden başka yararlı bir iş yapalım diye Ferhat ederler. Kendilerine, size düşünecek bir kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi? Hem size uyaran peygamberde geldi o halde tadın azabı çünkü zalimler için hiçbir kurtuluş yoktur denir. )

Allah Zc hazretlerinin bu ayetine muhatap olmamak için bu dünyada hazırlığımızı görelim.