İşte mümin olanlar bunlardan olmak için çalışmalarını daima Allah’u Teâlâ’nın emir ve nehiylerini gözeterek düşünerek uymalıdır. Allah’u Teâlâ’nın emir ve nehiylerine uymayarak unutup da ve ya kaile almayanlar ne yazık ki kendilerine çok yazık edip cehennemlik olanlardır.
Bu ayeti kerimede açıkça bir insanın hem sureten ve hem de sireten ( iç dünyası) yani maddeten ve manen insan olanlar gerçek cennet yaranlarıdır. Cennet ehlidir. Fakat sureten insan siireten (manen) hayvan olanlar ise cehennem ehli ve cehennem yaranlarıdır. Burada esassın da cehennem yaranları kendilerini çok da uyanık sanırlar. Hâlbuki onlar hakkın, hakikatin lezzetini tatmamış saadet fukaralarıdır.
Gönlü daima rabbi ile dolu rabbinin gören gözü hem de işiten kulağı olma makamına ulaşmış büyük bir devlet adamı alan sulatan Alpaslan’ın şu güzel hali bir misaldir. Sultan Alpaslan 1071 de Malazgirt meydan muhaberesine girmeden önce bembeyaz elbiselerini giyerek beyaz atına binerek ve ordusunun karşısına geçer işte bu giydiğim elbise benim kefenimdir. Kendisinin ordusundan beş misli büyük orduya sahip olan ramandiyojene karşı muzaffer oldu ve romandiyojeni esir etti.
Askerinin karşısında harbe girmeden önce şu veciz konuşmayı yaptı ( ya muzaffer olur gayeme ulaşırım yada şehit olarak cennete giderim. Sizlerden beni takip etmeyi tercih edenler takip etsin ayrılmayı tercih edenler gitsinler. Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zira bugün ben sizlerden biriyim. Sizlerle birlikte savaşan gaziyim. Benim takip edenler ve nefislerini yüce Allah’a adayarak şehit olanlar cennete, sağ kalanlar ise gaziliğe kavuşacaktır. Ayrılanları ise ahirette ateş dünyada da alçaklık beklemektedir.)
Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi vefatı sırasında oğlu Orhan Gaziye ve onun şahsında devam edecek olan 630 senelik büyük bir İslam Devleti’nin idarecilerine vasiyetinin bir kısmını da şöyle buyuruyor.
Ey oğul, sakın orduna ve zenginliğine mağrur olma. Hakiki alim ve ariflere hürmet edip sarayın da onlara yer ver. Benim halimden ibret al ki zayıf güçsüz bir karınca misali hiç layık olmadığım halde buraya geldim ve Allah Teâlâ’nın nice ihlaslarına ve inayetlerine kavuştum. Sen de benim uyduğum ve tabrik ettiğim nizama ittiba eyle.
Ey oğul, Hz. Muhammed Mustafa (sav) efendimizin dinini bu yüce dinin mensuplarını ve ona itaat eden diğer tebağını himaye eyle. Allah’ın hakkını ve kullarının hakkını gözet. Dinimizin tayin ettiği beytül maldeki gelir ile kanaat eyle)
Ey Oğul, daima adalet ve insaf üzerine bulun, zulme meydan verme. Zulümden son dere uzak dur. Seni zulme sürükleyenleri devletinden uzaklaştır ki onlar seni hazin bir yıkılışa sürüklemesin.
Evet saygı değer okurlarım, bütünüyle tarih şahiddir ki, yukarıda ki şu zikrettiğim iki misaldeki gibi nefsin, zevkin, eğlencenin peşinden koşmayın Allah’u Teâlâ’nın emrine uyup hakkı yaşayanlar işte bu dünyada abat, aziz ve insanlığa daima meşale olmuşlardır. Hakkı ve hakikati çiğneyenler ve hem de kendi nefislerine esir olanlar ise zillet meskenet içinde o kadar aşağılaşmışlar ki tarihin çöplüğünde en alçak mevkilere düşerek insanlığın yüz karası olmuşlardır. Tabi ki ilelebet yurtları olan ahiretlerini ise cehennemde çekeceklerdir.
Allah’u Teâlâ kuranı kerimin Araf suresi ayet 179da şöyle buyurmaktadır( And olsun ki biz cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır onun la gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır onlarla görmezler ve kulakları vardır onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. ) burada cehennem için yaratılmak sebepsiz ve suçsuz yere yaratıklardan birçoğunun cehenneme atılması manasına gelmez. İnsanların ve cinlerin birçoğu cehennemi hakk edecektir. Allah’u Teâlâ daha ezelden biliyor ki bazı insanlar kendilerine verilmiş cüz-i iradeyi hayır istikametinde kullanmayacaklar kötüyü seçecek ve fenalıklar yapacaklardır. Allah’u Teâlâ’nın daha başlangıçtan itibaren bu hususu bilmesi o insanların bu fiilleri işlemelerine sebep değildir. Yani onlar bu kötülükleri bilmektedir. İşte bu mana da insan ve cinlerin birçoğu cehennem için yaratılmış oluyor.
Evet, bu gibi isyankârların kalpleri var hissetmez gözleri var görmezler kulakları var duymazlar onlar bu halleriyle hayvanlara benzerler. Hatta onlardan da aşağıdırlar. Çünkü hayvanlar ne için yaratılmışlarsa çalışır bir işe yararlar. Hiçbir zaman gayelerinin dışına çıkmazlar. İnsanlar ve cinler ise böyle değildir. İşte bu tip insanlar gaflette olan aldanan kimselerdir. Sonun da onların elleri boş kalacak ve kendilerine çok yazık etmiş olacaklardır.
Saygıdeğer okurlarım Allah’u Teâlâ bizlere hakkı yaşamayı ve onu yüceltme yolunda bulunmaya biz aciz kullarına nasib ve müesser eylesin amin. Saygılarımla.