Yukarıdaki sözü kimin söylediğini bilmiyorum. En son TOÇEV’in (Tüvana Okumaİstekli Çocuk Eğitim Vakfı) düzenlediği kapsamlı bir eğitim kampanyasının sloganı olarak kullanıldığını hatırlıyorum. Hem bu kampanyanın yarattığı sonuçlar hem de hayatta gözlediğimiz başka birçok olayın bu sözü doğruladığını düşünüyorum.
Gerçekten de kendi hayatlarımıza biraz dikkatle ve geniş bir açıyla baktığımızda, değişen bir şeyin, tüm hayatımızın, dolayısıyla aynı zamanda çevremizdekilerin hayatının ve belki de tüm dünyanın değişmesine yol açabildiğini görürüz. Kendimden örnek vermek gerekirse, Dumlupınar İlkokulu’nda üçüncü sınıftayken öğretmenimin değişmesinin, kesinlikle tüm hayatımı olumlu anlamda değiştirdiğine inanırım. Öğretmenim Ünal Dutlu’yu, bu vesileyle hürmetle anıyorum. Bunun yanı sıra, Besni Eczanesi’nde liseyi bitirinceye kadar çırak olarak, daha doğrusu “şaart” olarak, çalışma şansını yakalamış olmam ve orada tanıma fırsatı bulduğum çok sayıda insan, hayatıma yön vermem de çok etkili olmuştur. Uzun sözün kısası bendeniz “bir şey değişir, her şey değişir” sözüne inanırım. Siz de kendi hayatınızı bir düşünün, eminim bana hak verecek örnekler bulacaksınız…
Yapılan değişimin dünya ölçeğindeki etkisi, benim gibi sıradan insanlar söz konusu olduğunda, gözlenemeyecek kadar küçük olabilir. Ama söz konusu olan büyük filozoflar, bilim insanları ya da liderlerin yaptıklarıysa, dünya ölçeğindeki değişim, daha kolay fark edilir hale gelir. Örneğin Aristoteles, Nicolaus Copernicus, Immanuel Kant, Louis Pasteur, Isaac Newton, Nikola Tesla, Albert Einstein gibi dehaların yaptığı değişimler, farkında olsak da olmasak da, hepimizin yaşamını gözle görülür biçimde etkiler.
Değişim, değişime yol açanın iradesine bağlı olarak olumlu da olabilir, olumsuz da. Örneğin Louis Pasteur, gıdaların korunması için bugün hala kullandığımız pastörizasyon yöntemini ve kuduz aşısını bularak, tüm dünyayı olumlu yönde etkileyen bir değişime neden olmuştur. Adolf Hitler de yaptıklarıyla unutulmaz biçimde tarihe geçmiş ve tüm dünyayı etkileyen bir değişime yol açmıştır, ama farklı ve karanlık bir istikamette…
Böyle büyük ölçekli değişiklikleri bir tarafa bırakıp biz sıradan fanilerin dünyasına döndüğümüzde de değişim hiç durmaz. 31 Temmuz 2009 tarihli Radikal’de verilen bir haber benim açımdan, “bir şey değişir, her şey değişir” sözünü bir kez daha doğrulamış oldu. Haberde, Hakkâri’ye dokuz ay önce atanan Psikiyatri Uzmanı Dilek Yeşilbaş’ın Hakkâri’nin çehresini nasıl değiştirdiği anlatılıyordu. Mesai saatleri içinde hastalarıyla ilgilenen Dilek Yeşilbaş, mesai saatleri dışında da boş durmayıp sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenliyormuş. Bununla da yetinmeyen Yeşilbaş, Baran Yetenek Avcıları Derneği’ni kurmuş. Hakkâri’nin yıllardır Türkiye genelinde ÖSS’de en başarısız iller arasında olmasını kendisine dert edinmiş, önce öğrencilerin sınav öncesi motivasyonlarını sağlamaya yönelik bazı çalışmalar yapmış, sonra il dışından getirdiği gönüllü öğretmenlerle öğrencilerin puanlarına uygun tercih yapmalarına yardımcı olmaya başlamış. Habere göre, esnafla selamlaşmadan, sohbet etmeden evine gitmeyen Doktor Yeşilbaş, sabahları erken saatte kalkıp hasta kabul saatine kadar derneğin projeleri üzerinde çalışıyor, mesai bitiminde ise zamanının büyük bölümünü projeleri hayata geçirmeye ayırıyormuş. Sağlıktan eğitime, işsizlikten çöp sorununa, kültürden sanata birçok proje hazırlayarak uygulamaya geçirmiş. Duymuşsunuzdur, Dilek Yeşilbaş en son, bir grup Hakkârili çocuğu Türkiye Estonya milli futbol takımları arasında Kayseri’de oynanan maça götürdü.
Hatırlayacaksınız, geçen hafta Ömer Arslan’ın, engel tanımadan yürüttüğü mücadelenin önemine değinmeye çalışmıştım. Çoğumuz karşımıza çıkan engeller karşısında teslim olur, türlü mazeretlerle bu engelleri aşıp kendimizi ve çevremizi değiştirme, geliştirme olanağını değerlendiremeyiz. Ama hayat daha çok, engellerin önüne iradelerini koymayı başaran “anormal” bir azınlık sayesinde değişir ve gelişir. Bu irade iyi niyetli olduğunda dünya güzelleşir. Ünal Dutlu, Ömer Arslan, Dilek Yeşilbaş gibi nice isimsiz kahraman hayatımızı güzelleştirdi, güzelleştirmeye devam ediyor.
Ama engelleri aşan iradeler, her zaman iyi niyetli olmaz. Ne yazık ki, bu tür iradelerin varlığı da tüm hayatı değiştirir. Hitler, Mussolini, Bush ve benzerlerinin değiştirdiği gibi. Bu nedenle, değiştirme iradesine sahip olanları dikkatle izlemeli ve hangi tarafta yer alacağımızı iyi bilmeliyiz. Hayatı karartarak değiştirenlere fırsat vermemek için, en iyisi hayatı güzelleştirerek değiştirenleri örnek almalı, engellere rağmen hayatı güzelleştirmek için çaba göstermeliyiz.