Bu hikayenin kahramanı Polos (Paylos) miladın 2. Veya 5. Yılı doğduğu yine miladın 67 veya 69 yaşında öldüğü bildirilir.
Hz. Meryem hazırlandığı büyük imtihana meleklerden şu şekilde öğrenir. Allah-u Teala melekleri vasıtası ile Hz. Meryem’e Kuran-ı Kerim’in Alimran Suresi ayet 45’te şöyle buyurur; “Ey Meryem. Haberin olsun, Allah seni tarafından bir kelime ile müjdeliyor. İsmi Mesih, Meryem oğlu İsa’dır. Dünya da da, ahrette de şanı yücedir. Allah’a da çok yaklaşmaktadır” dediler. Yine Alimran Suresi’nin 46. Ayetinde olduğu gibi; “Salihlerden olarak beşiğinde de yetişkinlik halinde de insanlara söz söyleyecektir.” Yani doğduğu andan itibaren insanları yetişmiş bir alim gibi hitap edecektir.
Alimran Suresi Ayet 47’de Meryem dedi ki; “Ey Rabbim. Bana bir insan dokunmamışken nasıl çocuğum olabilir?” Allah dedi ki; Öyle. Allah neyi dilerse yaratır. O bir işi murat ederse sadece ona ol der ve o da oluverir.” Hz. Meryem hazırlandığı bir imtihanı meleklerden bu şekilde öğrenir.
Hz. İsa’nın bir mucize olarak babasız Dünya’ya gelişi o devirde Yahudilerin ve diğer insanların tepkisine ve çeşitli dedikodu yapılmasına sebep olmuştur.
Allah-u Teala bu dedikoduları kaldırmak ve işin hakikatini ortaya koymak için Kuran-ı Kerim’in muhtelif surelerinde ve ayetlerinde bu mevzuyu hiçbir ihtilafa ve münakaşaya meydan vermeyecek bir açıklıkla beyan buyurur.
Allah-u Teala İsa A.S.’ı göğe çıkardıktan sonra Hıristiyanlar çok doğru bir yol tutmuşlardır.
Ancak Polos ismindeki bir Yahudi ileri geleni ve alimiydi. İsa’yı ve İsa dinine uyanları kötü görür, her zaman onların kötülüklerini söyler, onlara düşmanlık ederdi ve binlerce Hıristiyan’ın ölmesine sebep olmuştur.
Polos bakmış ki Hıristiyanlık çığ gibi büyüyor. Onların dinini bozmak için şöyle bir hile düşünür. Ben yaptığımdan pişmanlık duydum. Hıristiyan oldum dedi ve bir gözüm de kör olmuş gibi gösterdi. Hıristiyanlara dedi ki; Beni tanıyor musunuz? Evet dediler. Sen yaratılan Tanrı malukatının en kötüsüsün dediler. Hıristiyanlara dedi ki; Dün geçe İsa’yı rüyamda gördüm. Gözüme bir yumruk vurarak benim bir gözümü kör etti ve dedi ki, sen daha ne vakte kadar benim yoluma girenleri incitecek ve öldüreceksin dedi. Bende titreye titreye sıçrayıp uyandım. Baktım ki bir gözüm görmüyor. Şimdi ise İsa’nın benden razı olması için dininize girmek istiyorum. Bunun için size geldim. Çünkü İsa’nın gazabına ben dayanamam dedi. Hıristiyanlar öyle bir zalimin zulmünden kurtulmak için hem Hıristiyan oluşuna sevinerek bir eve yerleştirdiler. O da yani Polos’ta aynı rahiplerin yolunu yordamını tutarak senelerce bütün gün oruç tutar ve bütün gece namazını kılardı. Bu şekilde Hıristiyan’lara kendini kabul ettirmiş oldu. Ama esasında kendisi içten inanmış değil, bir münafıktı. Sırf Hıristiyanların dinini bozmak için Hıristiyan göründü. Hıristiyanlar sonunda ona tam kalbi ile bağlandı.
Bir gün bir topluluğu yanına çağırdı. Dedi ki; Görmüyor musunuz? Ordu padişahın önünden gider. Onlar da evet dediler. Öyleyse dedi namazda doğruya dönmemiz daha doğru. O topluluk Kudüs’ten yön çevirerek doğuya döndü. Bir zaman sonra da bir başka topluluğu çağırdı ve dedi ki; Yüce Tanrı her şeyi insanın faydası için yarattı. Onlar da evet dediler ve doğru olduğunu kabul ettiler. Peki dedi neden öküzün etini helal olupta domuzun eti haram olsun? Ben şöyle görüyorum. Domuz eti de helal. O topluluk domuz eti haram diye yemezken, domuz etini helal diye yemeye başladılar.
Bir zaman sonra bir başka topluluğu çağırarak dedi ki; Diriltmek, yaratmak Yüce Tanrı’dan başkası değil. Onlar da evet dediler. Peki dedi bu halde İsa’nın Tanrı olması gerek. Çünkü o kuş yarattı, ölüyü diriltti.
Bir zaman sonra da bütün halkı topladı, dün gece rüyamda İsa’yı gördüm. Bana dedi ki; Senden çok razı oldum ve elini yüzüme sürdü. Tanrı onun elinin kutluluğu yüzünden gözümü açtı ve beni körlükten aydınlığa çıkardı. Bana size söylemem için birkaç söz ısmarladı. Bilginlerinizden büyüklerinizden bir topluluğu seçin bana gönderin de onlara İsa’nın talimatını söyleyeyim dedi. Onlar da bilginlerinden ulularından 3 kişiyi seçip gönderdiler.
O üç kişiye teker teker benim yanıma gelin dedi. Önce birincisini çağırdı. Ona İsa bana dedi ki dedi. Neden onlar bana kul diyorlar. Siz de biliyorsunuz ki ben ölüyü dirilttim. Kuş yarattım anadan doğma körün gözünü açtım. Bunları tanrıdan başkası yapamaz. Ben Tanrıyım. Bana tanrı demeniz gerek. O adam da bundan böyle İsa’ya tanrı demeyi kabul etti ve yanından çıktı.
Sonra ikincisini çağırdı ve ona dedi ki; İsa bana Ümmetime söyle dedi. Ben öyle şeyler yaptım ki onları Tanrı’dan başkası yapamaz. Neden bana tanrı kulu diyorsunuz. Ben Tanrı’nın ortağıyım. Benim hakkımda bu inancı beslemelisiniz dedi. O adam da bu sözü kabul etti ve dışarı çıktı.
Sonra üçüncüsünü çağırdı. Ona da dedi ki; İsa ben Tanrı’nın oğluyum. Siz de gördünüz, işittiniz ve nasıl yarattım, nasıl ölüyü dirilttim. İncil’i böyle okumanız gerek. O da bu sözü kabul etti ve yanından çıktı.
Bilahare Polos İsa’nın sözlerini haber verdim ve bende ona gideceğim diyerek kayboldu veya öldü.
Sonra Hıristiyanlar gönderilen 3 kişinin yanına gittiler. Dediler ki İsa Polos’a ne demiş. O size ne söyledi? Onlar da dinlediklerini ve İsa’nın sözlerini olduğu gibi anlattılar. 3’ünün sözü birbirini tutmadığı için aralarında ayrılık çıktı. O üç şahsın birinin ismi Nastur, ikincinin ismi Melka, üçüncüsü de Maryakub.
Bunlara ait söz uzun. Ancak daha geniş anlatılmasında o kadar fayda yoktur. (Mevlana’nın Mesnevi Şerhi ve Tercümesi Cilt 1 Sayfa 89-90) Saygılarımla.