Evet, Allah Zülcelal hazretleri Kuran-ı Kerim’in Zümer Suresi 53. Ayetinde aynen şöyle buyurmaktadır” Deki: ey günah işlemekte israf ederek nefislerine zulmetmiş kullarım. Allahın rahmetinden ümit kesmeyin muhakkak Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü o çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir.”
Evet, burada gruplar, topluluklar anlamına gelen Zümer yani bölük bölük grup grup cennete ve cehenneme girilecekler derken tabi, Allahın emir ve nehilerini uygulayanlar bizzat kurana uyanlar bölük bölük cennete, emir ve nehilerine uymayanlarda bölük bölük cehenneme gidecekleri ifade ediliyor. Ancak, ayeti kerimede de açıkça ifade edildiğine göre Allahın rahmet ve affının ümitsizliğe izin vermeyecek derecede geniş olduğunu ortaya koyan ilahi müjdedir.
Evet, Allah’ın iradesini sınırlayacak hiçbir güç bulunmadığı için, onun bağışlama yetkisini, belli şartlara bağlı olduğu da düşünülemez, bununla birlikte ayetin Allahın bütün günahları bağışlar mealindeki bölümünden, onun inanan inanmayan, tövbe eden etmeyen herkesi mutlaka bağışlayacağı manasını çıkarmak, dini ve ahlaki gevşekliğe, hatta anarşiye yol açar. Ayrıca kural olarak kuranın bir ayetini bütününden kopararak tek başına değerlendirmek ciddi yanlışlıklar doğura bilir. Nitekim burada Allah bütün günahları bağışlar buyrulurken yine kuranı kerimin nisa suresi ayet 48 ve ayet 116’da Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar buyurmuştur. Esasında bir sonraki ayette Allahın affına layık olabilmek için her şeyden önce ona yönelip teslim olmak gerektiğine işaret etmektedir.
Evet, bu ayeti kerimede en ümitli ayet olduğu söylenir. Bununla beraber dikkat edilmek lazım gelir ki bu ümit günaha teşvik için değil en günahkar kimseler bile biran evvel tövbe ve Allah Zülcelal hazretlerine yönelmeye teşvik içindir.
Yine Zümer suresinin 1. Ve 2. Ayetleri şöyle buyrulmaktadır;” bu kitabın indirilişi o kudreti her şeye galip olan ve hikmeti her şeyi kuşatan Allah tarafındandır.” “biz bu kitabı sana hak ile indirdik o halde Allaha, dini yalnız ona halis kılarak ibadet ve kulluk et.”
Evet, 1. Ayeti kerimede haber verildiği üzere kuranı kerimi Allah Teala’dan başkası veremez. Çünkü o çalışmakla uğraşmakla meydana getirilmez. Peygamberlikte çalışmakla, uğraşmakla ve zorla elde edilmez, ancak Allah-u Teala tarafından verilir. Burada aynı zamanda da Kuran’ın aziz ve hakim bir kitap telmih vardır.
Evet, 2. Ayeti kerimede ise iki mana vardır birincisi haklı olarak, hak olarak kitabın tam ve hakkı verilerek, ikincisi ise hak sahibi ile hakkı beyan etmek için veya hakkın hikmeti iledir.
Yine kuranı kerimin Zümer Suresinin 3. Ayetinde aynen şöyle buyrulmaktadır” bilinmeli ki halis dindarlık yalnız Allah-u Teala için olandır. Allahtan başka şeyleri kendilerine koruyucu kabul ederler ki, sadece bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye onlara tapıyoruz diyorlar. Ayrılığa düştükleri konularda Allah onların arasında da hükmünü verecektir. Yalancı ve inkara saplanmış kimseyi Allah kesinlikle doğru yola yöneltmez.
Evet, ayeti kerimeden de anlaşıldığı üzere halis dindarlık değimi her türlü şirkten münafıklık ve riyadan uzak olarak, yalnız Allaha inanıp ona kulluk etmeyi dini yaşayışında yalnız onun rızasını gözetmeyi ifade eder. Evet, sadece bizi Allaha yaklaştırsınlar diye onlara tapıyoruz anlamındaki cümle cahiliye putperestlerinin, Allahın varlığına ve yaratıcı gücüne inanmakla birlikte putları aracı tanrılar kabul ederek kendilerine şefaat edeceklerine inandıkları için onlara taptıklarını gösterir ki bu da Allahın istediği halis dindarlığa aykırı olduğu için açıkça Allah tarafından reddedilmiştir. Demek ki şirk batıldır. Mabutluk yalnızca Allah Zülcelal’in hakkıdır. Evet, halis din ancak ve ancak Allah-u Teala’nındır. Saygılarımla.