Çok eski zamanda Şam’daki dostları ile düşüp kalkmaktan memnun olmayan bir şahıs Kudüs çöllerine açılır. Çöllerde hayvanlarla ünsiyet (alışmış olmak dostluk) eder. Çölde sıkıntı da çekse adam hayatından çok memnundur. Gece gündüz ibadetinde halinden çok memnun olarak yaşantısını devam ettirir.

Fakat kadere bak ki oradan geçen Haçlı ordularına esir düşer. Hayatı değişir. Çünkü Haçlı ordularında esir muamelesi görür ve esir olarakta bir Şamlı’ya satarlar. Esir alan o zatın yanında çalışmaya başlar. Bir gün yol güzergahında çalışmakta iken Halep’ten eski tanıdığı bir adam oradan tesadüfen geçerken yol güzergahında karşılaşır. Hayrola sen burada ne yapıyorsun diye sorduğunda, başından geçenleri kısaca anlatır.

Adamın bu esir hayatına üzülen o adam haydi sahibinin yanına gidelim de ben seni bu sıkıntıdan kurtarayım der.

Doğruca sahibinin yanına varırlar. O adam sahibine sen bu köleyi satmaz mısın? Eğer satarsan ben alırım der. Adam da 20 altın verirsen sana veririm der.

Halep’li arkadaşı köle sahibine 20 altını ödeyerek satın almış olur. Eve geldikten sonra adama sen ne diye bu hallere düştün diye sorduğunda, Ben Cenab-ı Hak’tan başkası ile meşgul olmayayım diye dağlara, çöllere ve ovalara çekildim. Vahşi hayvanlarla yaşantıma devam ettirerek hayatımdan memnun yaşarken, beni dağda tutup esir ettiler. Halimin ne olduğunu ben ne söyleyeyim. Sen anla, meğer dostların yanında zincirbent (zincire bağlı) olmam yabancılarla bahçe sefası sürmekten çok daha iyidir.

O zatta halime acıyarak beni firenglerin elinden esir olarak çalışmamdan kurtardı. Beni Halep’e getirdikten sonra 100 altın mihr ile kızına beni nikah etti. Beni kızı ile evlendirdi.

Aradan bir hayli zaman evliliğimiz güzelce devam ederken, kız huysuz çıktı. Şöyle ki inatçı ve dik başlı olmaya başladı. Beni üzüyordu. Devamlı olarak sen babamın 20 altın vererek satın aldığı firenglerin esiri değil misin? Diye beni devamlı üzüyor ve küçümsüyordu.

Ben de evet beni 20 altına fireng esaretinden baban kurtardı ama 100 altına sana esir etti diyordum. Böylece huzursuzluğumuz devam ediyordu.

Ben de kendi kendime bir adamın evinde söz anlamaz çenesiz gereksiz konuşan bir hanım var ise o adam Cehennem azabını Dünya’da çeker. Gereksiz konuşan refikadan pek sakın Allah’ım. Beni Cehennem azabından koru.

Yine bir adam bir koyunu kurdun elinden kurtarmış evine getiripte gece olunca o adam koyunu yatırmış boğazına bıçağı basmış. Zavallı koyun inleyerek dile gelmiş ve şöyle demiş; Beni kurdun elinden kurtardın ama neticede gördüm ki kurdum senmişsin.

Yazıma Şehzadi Şirazi’nin sözleriyle son veriyorum.

Birinin adeti doğruluk ise, bir hata da yapsa onu affederler. Eğer yalancılık ile meşhur olursa, doğru söylese de yalancıdır derler. Allah’ın yaratmış olduğu mahlukların zahirde en ulusu insandır. Mevcudatın zelili ise köpektir. Fakat ukala (akıllı geçinenler) ittifak etmişler ki hakşinas olan köpek, nimeti inkar eden insandan daha iyidir. 100 defa taş ile vursan da köpek yediği lokmayı unutmaz. Eğer alçak bir kimseyi bütün ömrünce okşasan, ufacık bir şeyden dolayı seninle kavga eder.