1) İki kimse öldüler, fakat ah vah ederek gittiler, birisi mal kazanıp yemeyen ötekisi ise bilip de bilgisiyle amel etmeyen.

2) Sevgi saygı ve hürmet ikna ile kazanırlı. Korkutmaktan, eziyet etmekten sindirmekten doğacak olan ancak nefrettir.

3) Günahtan kaçmayan âlim, âlinde meşale tutan köre benzer, halka yolu gösterir, fakat kendisi görmez.

4) Boş yere ömrünü telef eden kimse, bir şey satın almayıp, elindeki altınları sokağa atmış demektir.

5) Memleket akıllılardan ziynet bulur, din ise âlimlerden kemal bulur.

6) Kötülere acımak iyilere zulümdür. Zalimleri affetmek, tutmak ise mazlumların zulmüdür.

7) Kötüyü himaye eder okşarsan senin savletine ortak olmak ister.

8) Padişahların dostluğuna çocukların seslerinin güzelliğine aldanma. Birincisi bir vehiv ile ikincisi rüya ile seni değişir.

9) Bin tane dostu olan maşuka gönül verme, verecek olursan kendi gönlünü, mahvetmiş olursun.

10) Dostlar içinde sırrını ifşa etme, ne bilirsin, belki bir gün düşmanın olur. Düşmanında elinden gelen her zararı yapma, olabilir ki, bir gün dostun olur. Bir sırrın gizli kalmasını istiyorsan ne kadar itimadına layık bile olsa çünkü o dostunda dostları olur ve böylece dosttan dosta sırrın ifşa olur.

11) Susmak: sırrını birisine söyleyip de aman kimseye söyleme demekten daha iyidir.

12) Zayıf bir düşman sana itaat ve dostluk gösterirse, maksadı vakit kazanarak, kavi düşman olmaktır. Hükema dostların dostluğuna itimat edilmiyor, düşmanların dostluğuna nasıl inanılabilir demişlerdir. Küçük düşmanı hakir saymak azıcık ateşi ihmal etmeye benzer.

13) Ey akıl sahibi, düşmanlarınla oturup kalkan dosttan elini çek.

14) Mülayim söyleme, sert söyleme, sulh kapısını çalan, sulh isteyene cenk etme.

15) Kılıç hilelerin en sonudur. Hiçbir çare kalmayınca, Ali kılıca götürmek helaldir. Düşmanın acizine acıma çünkü kudret kuvvet kazanınca oda sana acımaz.

16) Herkese acımak iyilik etmek makbuldür. Fakat halkı inciten kimsenin yarasına merhem koyma, yılana acıyan kimse bilmez ki ona merhameti âdemoğullarına zulümdür.

17) Haddinden fazla hiddet nefter uyandırır. Yerinde olmayan yumuşaklıkta heybeti izale eder. Ne etrafındaki usandıracak derecede sert ol, ne de karşındakine cesaret verecek kakar mülayim. Sertlikle yumuşaklık birlikte olursa hoştur. Kan alıcı gibi ki, hem damarı yaralar, hem de merhem koyar. Akıllı kimse daima sertlik etmez, kadrini tenkiz (eksiltme)  edecek derecede yumuşaklıkta etmez. Akıllı kimse kibir etmez, kendisini herkesten büyük tutmaz, kendisini son derece zillete de bırakmaz.

18) Ki kimse mülk ve dinin düşmanıdırlar, birisi ilimsiz öfkeli padişah, öteki ilimsiz cahil sofu. Allah’ın emrini tutmayan padişah mülkün başında buyruk sahibi olmasın. Topraktan yaratılmış âdemoğlunun başında kibir, gurur hiddet yakışmaz. Bu kadar hiddet, serkeşlik ile sen topraktan değil zannederim ateşten yaratılmışsın.

19) Ahmağı methe sena hoş gelir, o kesilmiş koyuna benzer, bacağında üfürürsen semiz görünür. Eğer yeryüzünden akıl denilen şey büsbütün yok olsa, kimse kendisinin cahil olduğu zannında bulunmaz.

20) Bir ahmak, bir eşeğe konuşma talimi ediyordu, bunun için uzun bir ömür sarf etti. Bir akıllı zat o ahmağı tesadüf etti ve bu işten vazgeç, insanların seni ayıplamasından kurtul. Hayvanlar senden söz öğrenmezler, sen çalışta onlardan sükûtu öğren dedi.

21) Her kim düşünmeden konuşursa sözü çok kere yanlış olur.ya insana yakışır derecede akilane söyle yahut hayvanlar gibi sus otur. Seyh Saidi Şirazi miladi 1184 yılında doğuyor ve miladi 1269 yılında dünyadan ahrete göçüyor. Ona Allah rahmet eylesin der okuyucularıma da nasihatlerinden faydalanmasını arzu eder saygılarımı sunarım.