Evet, saygıdeğer okurlarım. peygamberimiz sav efendimiz, Allah Zülcelal Hazretlerinin davetçisi olarak vasıflandırılmış, işte ona yüklenen görevde öğüt ver, davet et, tebliğ et, ikaz et gibi emirlerle ifade edilmiştir. Ayrıca Peygamberimiz (S.A.V) Efendimize Kuran-ı Kerimin Sebe suresi ayet 28'de Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır; "Ey Resulüm. Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın da uyarıcısı olarak gönderdik. lakin insanların ekserisi bunu bilmezler."
Evet, bu ayeti kerimede Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin risaletinin, belirli bir millet, dil ve coğrafya ile sınırlı olmayıp evrensel yani bütün zamanlar ve mekanlar için geçerli olduğunu açıkça göstermektedir.
Evet, Hazreti Peygamberimiz Efendimiz en yakınlarından başlayan, daha sonra ise bütün Arap yarım adasını kapsayan, hatta yarım adanın sınırlarını aşan faaliyetlerini görevi boyunca sürdürerek bu hususta başarı elde etmiştir. İşte onun uyguladığı davet metotları tutarlı ve sistemli, mantıklı, çok gerçekçi ve başarıya götürücü özelliğe sahiptir. Böylece önce etrafında inançlı, imanlı bir kitle daha sonra ise başlatmış olduğu davet faaliyetlerini başka ülkelere taşıyacak toplumu oluşturmuştur. Evet kendisi Allah-u Teala'nın bir elçisi olarak komşu ülkelerin bizzat devlet başkanlarına İslamiyet'e davet mektubu göndermiştir ve böylece de bu faaliyetleri ile sonraki yüzyıllarda çok hızlı gelişecek olan evrensel davet çalışmalarını başlatmıştır. Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin davetinin başarı sağlamasının çeşitli etkenleri de vardır. Başta kendisinin davet etmiş olduğu dinde samimiyetle bağlanmış hem de bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamış olması gelmektedir.
Evet yine Kuran-ı Kerim'in Alimran suresi 159. ayetinde şöyle buyurmaktadır; "İnsanlara yumuşak davranmanda Allah'ın merhameti eseridir. Eğer kaba, katı yürekli biri olsaydın insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyle ise onların kusurlarını affet, onlar için mağrifet dile ve işleri onlarla müşavere et. Bir kerede azmettin mi yalnız Allah'a tevekkül et. Allah muhakkak ki kendisine dayanıp güvenenleri sever."
Evet işte bu ayeti kerime istişarenin ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Şöyle ki düşman saldırısı karşısında Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz savaş stratejisi konusunda asabını toplayıp danıştın, şahsi fikrine göre şehir dışına çıkmak yerine Medine'de kalarak savunma savaşı yapılmalıydı. Karşı görüş taraftarları fazla olunca onların fikrine uyup Uhud Dağına çıktın, savaş neticesinde bunun iyi sonuç vermediği anlaşılmış oldu. Buna rağmen hemen bu savaş akabinde gelen bu ayet istişareyi emrediyor. Demek ki danışmada büyük hayır ve bereket vardır.
Evet Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin faaliyetlerini başarıya ulaşmasının etkenlerinden biride ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmaksızın çalışmalarını daima, sabır, azim, inanç ve kararlılıkla sürdürmüş olmasıdır. Örneği ise Müslüman olanların yanı sıra henüz İslam'a girmemiş bulunan akraba ve çevresi ile ilgisini de ısrarla devam ettirmiştir. Toplum üzerindeki etkilerini göz önüne alarak kabile reislerine çok özel ilgi göstermiştir. Faaliyetlerinde af, müsamaha, yumuşaklık, şefkat ve merhameti, kin, öfke ve zorbalığa tercih ederdi. Evet Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz insanların kusurlarını yüzüne vurmazdı. Eleştirisini ise isim vermeden yapardı. Kişinin hatasını yüzüne vurmak mahcup olmasına ve toplumdan uzaklaşmasına yol açabilir. Muhataplarına farklı tepkilerine karşı daima azim ve ümitle davetine devam etmiştir. Hiçbir kimseyi İslam'ı kabule zorlamamıştır. Çünkü onun görevi insanları zorla dine sokmak değil, İslam'ı tebliğ etmek ve uyarmaktır.
Evet Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz hiç bir Yahudi'yi, Hıristiyan'ı veya başka bir din mensubunu dinini terk edip İslam'a girmesine zorlamamıştır. Çünkü İslam dininde zorlama yoktur. Yine müddessir suresinin ilk 7 ayetinde şöyle buyurmaktadır; "Ey örtüsüne bürünen, kalk uyar ve rabbini yücelt ve elbiseni temizle kötülüklerden sakın, yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma, rabbin için sabret."
Evet Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz Allah Zülcelal Hazretlerinin elçisidir. İslam'a davetle emrolunmuştur. Ayrıca yukarıdaki ayeti kerimelerle de maddi ve manevi temizliğe dikkat etmesi bizzat vurgulanmıştır. Biz Müslümanlarında amel, kalp, nefis, beden, ahlak, din temizliğinin önemli olduğu bizzat ayeti kerimelerle açıkça ifade edilmiştir. Saygılarımla.