Özel gereksinimi olan çocukların erken teşhisi ve tanısı günümüzde önemini kanıtlamış bir gerekliliktir. Çocuğun sorunu ne denli erken belirlenirse, gereksinimlerine uygun türde eğitim programına o kadar erken yaşta yerleştirilebilir. Erken dönemdeki eğitimin, özel gereksinimi olan çocukların genel gelişimlerini hızlandırdığı, bilişsel, sosyal ve dil becerilerini artırdığı, hatta fiziksel gelişimlerini bile farklılaştırdığı bilinmektedir. Böylece yaşamın ilk yıllarında verilen programlı ve sistematik bir destekle, çocukların tüm kapasiteleri ortaya çıkabilmekte ve temel eğitim için gerekli alt yapı hazırlanmış olmaktadır.
Bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde, çocukların bakım ve eğitimleri, büyük ölçüde ailede gerçekleşmektedir. Aileler, çocuklarında bir engel ya da risk olduğunu öğrendikleri zaman ne yapacaklarını bilememekte, çocuğun tanısı ile ilgili yoğun belirsizlik duyguları yaşamaktadırlar. Ayrıca çocuğun engelli olduğu tanısı ya da şüphesi ile karşılaştıklarında şok, üzüntü, suçluluk ve inkâr gibi birçok duyguyu yaşamakta, bir yandan da çocuğun gereksinimlerini karşılamaya ve bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.
Çocuk sahibi olmak birçok anne ve babalar için dünyanın en güzel olaylarından biridir. Birçok ebeveyn için bu sevindirici olay eğer yeni doğan çocuk engelliyse kâbusa dönüşebilmektedir. Yeni doğmuş bir bebeğin engeli ilk bakışta ve rutin olarak uygulanan testlerle tespit edilemeyebilir. Bu anlamda en çok iş ebeveyne düşmektedir. Onlar çocuklarının gelişimini en yakından takip eden ve gören kişiler olarak çocuğun genel gelişiminde herhangi bir olumsuzluk olduğunda en yakın bir sağlık kuruluşuna giderek tanılamasını yaptırmaları gerekmektedir. Bu hem engelin erken tanılanmasına hem de akabinde gerekli özel eğitime erken başlanılmasına vesile olur.
Bir çocuğun engelli olması doğum öncesi (akraba evliliği, alkol ve uyuşturucu kullanımı, doktor kontrolü olmadan ilaç kullanımı…), doğum anında(oksijensiz kalma, sezeryan doğum…) ve doğum sonrası(kazalar, hastalık, ateşli havale…) etmenlerden kaynaklanabilir.
Erken müdahale, öğretme ve öğrenme deneyimleri sağlayarak çocuğun yeterliliklerinin arttırılması, sağaltım hizmetleri sunarak var olan problemin iyileştirilmesi, yetersizliklerin önlenmesi ve gerekirse eğitim araç-gereç desteklerinin sağlanmasını içerir. Erken müdahale, var olan hasarı ortadan kaldırmayı değil, mevcut işlevlerin kullanılabilmesini ve daha fazla kaybın ortaya çıkmasını önlemeyi amaçlar. Peki, özel eğitime ihtiyaç nasıl belirlenir?
Özel eğitim ihtiyacı; tıbbi tanılama ve değerlendirme, gelişimsel ve eğitsel değerlendirmeler yapılarak belirlenir. Üniversitelerin Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Psikiyatrisi, Çocuk Nörolojisi, Gelişimsel Pediatri vb. bölüm ve kliniklerinde uzman hekimler, psikologlar, gelişim uzmanları ile yine üniversitelerin ilgili özel eğitim bölümleri ile alanda eğitim, uygulama ve çalışma yapan uzman kişi ve kurumlar tarafından, gelişimsel ve eğitsel değerlendirmeleri yapılarak özel eğitim ihtiyacına karar verilir. Ayrıca aileler, bulundukları il/ilçelerdeki rehberlik ve araştırma merkezleri bünyesinde bu amaç doğrultusunda kurulan özel eğitim hizmetleri bölümüne, erken tanılanma ve yönlendirme için başvurup, gerekli olan hizmetten yararlanabilirler. Çocuğun engeli erken tanı ve teşhisle belirlendikten sonra, uygun programlar vasıtasıyla, eğitimine başlanması ve gelişim alanlarının desteklenerek, normal gelişimine paralel olacak şekilde, açık kapatılmaya çalışılmalıdır.
Engelli çocuklar genelde, akranlarının gelişim sürecinde doğal yollardan öğrendikleri becerilerin önemli bir bölümünü destek eğitimle kazanabilirler. Bu nedenle; engelli çocukların eğitiminde bilişsel, dil, psiko-sosyal ve motor gelişim alanlarının tümünü destekleyici etkinlikler, erken eğitim programlarının içerisinde yer alır.
Özel Eğitimde en temel amaç; birey için uzmanlar tarafından hazırlanan bireyselleştirilmiş eğitim planı ile bireyin kendi kendine yeterli hale gelmesini sağlamak ve topluma uyumuna yardımcı olmaktır. Var olan bir engeli tedavi ile tam olarak ortadan kaldırmak mümkün değildir. Yukarıda da belirtildiği üzere çocuğun gelişimini erken yaşta özel eğitimle genel anlamda destekleyerek toplumda yer ve meslek edinmesini ve istihdamını sağlamak için erken tanı ve erken yaşta eğitim temel taş görevi görmektedir.
Bireyin ilerideki yaşamını en çok etkileyen ve belirleyen etken ise anne ve babaların desteğidir. Ailelerin katılımı çocuğun eğitim ve tedavisinde oldukça önemlidir. Öncelikle çocuğun engelli olduğu aile tarafından kabul edilmelidir. Aile Kendisini ve engelli çocuğunu toplumdan soyutlamamalı. Ondan utanmamalı ve onu saklamamalıdır. Aile içi ilişkilerde birbirlerine destek olunmalıdır. Gerek engel konusunda, gerekse ne yapılması konusunda özenli ve doğru bilgiler edinilmelidir. Aileler engelli çocuklarının, tıbbi, mesleki, sosyal rehabilitasyonu ve eğitimini ihmal etmemelidir. Eğitime en erken yaşlarda başlanması için koşullarını zorlamalıdır. Anne babalar ancak bu yolla gelecekle ilgili kaygılarından kurtulabilirler.
Besni Rehberlik ve Araştırma Merkezi
Bayram ÇAPAR
Zihin Engelliler Öğretmeni