Bir Müslüman’ın en büyük vasfı affedici ve bağışlayıcı olmasıdır. Affetmek; saygıdeğer okuyucularımın da bildiği gibi bir kimsenin şahsına kötülük ve haksızlık yapanın, kusur ve suçlarını, yanlış ve hatalı hareketlerini karşılık vermeden affedip bağışlamasıdır. Yani kısas, tazminat gibi hak ettiği şeyi almayarak bağıtsa bulunması gibi manaya gelir.

Allah Zülcelâl hazretleri affedicidir, hem affetmek Allah’ın sıfatıdır(afüv)  Allah’ın güzel isimlerindendir. Allah’u Teâlâ affedenleri çok sever aynı zamanda da Müslümanların birbirlerini affetmeleri istediği gibi affedenlerin geçmiş günahlarını da affedeceğini müjdeler.

Allah’u Teala peygamber (s.a.v) efendimize hitaben Kuran’ı kerim’in Araf suresi ayet 199 şöyle buyurmaktadır(sen bağışlama yolunu tut iliği emret ve cahillerden yüz cevir) Allah Zülcelal hazretleri burada peygamberine enkarcığın en büyük suç olduğunu aynı zamanda hakkettikleri cezan verileceğini beyan ettikten sonra peygamber (s.a.v.) efendimizin müminlere karşı nasıl davranılması gerektiğini açıkça bildiriyor.

Onlar hakkında afv yolunu tut emirleri tatbik ederken onlara zorluk verecek uygulamada bulunma onların kolayına gelecek şekilde emret fakat emirlerin ve yasakların özünden taviz verme. Emir ve yasaklar temelde neyi koymuş neyi kaldırmışlarsa onları aynen uygular emrettiğin şeylere de Allah’u Teala’nın kitabında yapılması uygun görülen şeyler olsun.

Cahillerden yüz cevir onları muhatap edinme onların yaptıklarını mukabelede bulunma bu ayeti kelimede Allh’u Teâlâ yanlış yapanları affetmemizi yanlış yapanı güzellikle uyarmamızı ve bu cahilliği yapan cahillerden ve cehaletlerinden de yüz çevirmemizi emrediyor.

Yine Allh’u Teâlâ Kuran’ı kerim’in nur suresi ayet 22 de şöyle buyurmaktadır (birde içinizden fazilet ve servet sahibi olanlar: akrabalarına yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere bir daha bağışta bulunmamak hususunda yemin etmesinler Allah’ın size mağfiret etmesini arzu etmek istemez misiniz? Allah’u Teâlâ çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir) bu ayeti kerimeyle de Allah, müminlerin birbirlerin kusurlarını affetmelerini bizzat telkin etmiştir. Dolayısıyla affetmek bütün faziletlerin temelini ön gören aynı zamanda da takvaya çok yakın olan büyük bir meziyettir.

Af konusunda en güzel örnekte Hz. peygamber (s.a.v) efendimizdir. En güzel ahlakın zirvesi olanda odur. Biz müminler onu örnek almalıyız çünkü o nefsi için hiç kimseye öfkelenmediği gibi kendisine yapılan kötülükleri affetmiş ve bağışlamıştır. Hiç bir zaman intikam almaya kalkışmamıştır.

Mekke’yi kan dökülmeden feth etmiştir. İlk olarak kabeyi ziyaret edip tavafını yaptıktan sonra iki rekat namaz kılmıştır bilahare Mekkelilerin kadın erkek kabenin etrafında toplanmaları üzere kabenin kapısına çıkmış ve Mekkelilere hitaben ( ey Mekkeliler ne yapacağımı sanıyor ve benim hakkımda ne düşünüyorsunuz?) diye sormuştur Mekkeliler ise üç kerre (ilik ümit ediyoruz sen kerim bir kardeş ve kerim bir kardeşin oğlusun) diye cevap vermişlerdir.

Bilahare peygamber sav efendimiz ben ancak ( Yusuf’un kardeşlerine söylediği sözü söylüyorum sizi bugün kınamak ve suçlamak yok. Allah sizi af ve mağfiret etsin o merhametlilerin en merhametlisidir. Gidiniz evlerinize serbestsiniz buyuruyordu)

İşte Mekkeliler sanki kabirlerinden kalkar gibi kalkıyor hemde peygamberimiz avs efendimizin huzurunda diz çöküp oturuyolar. Bilaharede hep bir ağızdn kelimeyi şahadet getirrk hepside islamıyeti kabul ediyordu.

Evet o yüce peygamberimiz asv efendimiz intikam almadı ve intikm almayıda düşünmedi geçmişteki hareketlerinide yüzlerine vurmadı. Kendine düşman olanları dahi affetti bağışladı işte o çok gzl ahlakıyla herkese örnk oldu

Hatta fetihten sonra, mekkenn yönetimini yani idaresinide henüz islama yebi girmş islamıyeti yeni kabul etmiş kimselere verdi

İşte bizlerde müminler olarak hz peygamber asv efendimizn yaptığı gibi allhm onları bağışla  çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyolardı eğer bilselerdi yapmazlardı diye dua etmeli işi allh zulcell hzlerine  havale etmelidir.

Saygılarımla Kenan Göksu