Evet, saygıdeğer okurlarım. İyilikle kötülük bir olmaz. Bu kainatı yaratan Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Fussilet Suresi ayet 34'de şöyle buyurmaktadır; "Her iyilik aynı olmadığı gibi, her kötülükte aynı değildir. Kötülüğü iyiliğin en güzeli ile önle. O zaman bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki yakın bir dost gibidir."
Yukarıdaki ayeti kerimede görüldüğü üzere kötü huyların dereceleri olduğu gibi, iyi huylarında dereceleri vardır. Kötülüğe karşı kötülük ile, iyiliğe karşı kötülük bir olmayacağı gibi, iyiliğe karşı iyilik ile kötülüğe karşı iyilikte bir olmaz. İşte bundan dolayı en güzel olan davete karşı yapılan kötülükler, küfürler, küfranlar, eziyetler de kötülüklerin de çeşitli dereceleri vardır. O halde ne yapmak lazımdır? Evet, iyiliği emr ile kötülükten alıkoyma ile Allah Zülcelal'a davet yapılırken, kötülüklerin de şiddetlenmesine sebebiyet vermeyerek, o kötülüğü def etmek için en güzel yolda Allah Zülcelal'a davet yoludur. Burada Allah Zülcelal'a davetin de en güzel yolu İslam ile Salih amel eş anlamlıdır. İşte Salih amelin en güzeli de kötülüğe karşı iyi davranmaktır, yani iyiliktir. Bir bakarsın ki, sana düşman olan candan bir dost olmuştur. Çünkü nefsi intikam duygusundan def etmek ancak hakiki bir sabır ile olur.
Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz de bir hadisi şerifinde böyle konu üzerinde şu tavsiyede bulunuyor; "Kararsız olmayın, insanlar iyilik ederse biz de iyilik eder, haksızlık yaparsa biz de karşılık veririz demeyin. Kararlı olun, nefsinizi sabit tutun. İnsanlar iyilik yaparsa siz de iyilik yapın. Kötülük yaparsa mukabilinde siz kötülük yapmayın." Tirmizi Birr 63
Evet, iyiliğin de 3 şekli vardır. Birincisi yapılan bir iyiliğe karşılık iyilik etmektir. Yapılmış olan bir iyiliğe hiç olmazsa en azından teşekkür etmek veya iyiliğe benzeri bir iyilikle karşılık vermek bir insanın en doğal vazifesidir.
İkincisi ise karşılık beklemeden iyilik etmektir. Hiç şüphesiz böyle davrananlar birinci basamaktakilerden daha üstün bir seviyede olan kimselerdir.
Üçüncüsü ise kötülük edene iyilik etmektir ki, yapılan iyiliklerin en üst seviyesi de işte budur. Evet, işte bu nedenle halkımız arasında şöyle bir tabir vardır ya; "İyiliğe iyilik her kişinin karıdır, kötülüğe iyilik ise er kişinin karıdır." derler ya.
Yine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz sahabelerden Ukbe B. Amir'e bazı güzel ahlaki prensipleri tavsiye ederken de şöyle buyurmuştur; "Seninle ilgisini kesenden sen ilgini kesme. Sana vermeyene sen ver. Sana kötülük edeni sen affet, bağışla." Ahmet. B. Hanbel Müsnet 1V148/158
Yine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz Mekke'yi fethettiğinde kendisine ve İslamiyet'i müminlere akla hayale gelmedik eziyet ve işkenceler yapmış olan Mekkelilere; "SİZ NE YAPACAĞIMI SANIYORSUNUZ" deyince, onlar etrafında toplanıp sen iyi bir kardeş ve iyi bir kardeşin oğlusun dediler. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz de; "BUGÜN ARTIK SİZLER HİÇ BİR ŞEKİLDE HAKİR GÖRÜLMEYECEKSİNİZ. HAYDİ ŞİMDİ DAĞILIN, HEPİNİZ HÜR VE SERBESTSİNİZ." İbn-i Hişam 11/412 Hamidev İslam Peygamberi 1,268
Evet, onları cezalandırmak veya intikam almak gücüne sahipken, bunu yapmamış ve kötülüklerine karşı iyiliğin en güzel örneğini vermiştir. Benzeri bir örnek davranışı da Yusuf A.S.'ın hayatında görmekteyiz. Kendisine her türlü kötülüğü yapmış ve öldürme girişiminde bulunmuş kardeşlerini affetmiştir. Maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ayrıca korku ve endişelerini gidermek için Kuran-ı Kerim'in Yusuf Suresi ayet 92'de şöyle güzel söz söylemiştir; "Bugün yaptıklarınız yüzünüze vurulmayacak. Allah sizi affetsin. O merhametlilerin en merhametlisidir." Evet, Yusuf A.S. artık zamanı geldiğini düşünerek kardeşlerine kendisini tanıtmış ve böylece kuyuya atıldığı zamanı hiç yüzlerine vurmamış, kardeşleri kusurlarını itiraf edip özür dilediler. Yusuf A.S. ise bağışladığını bildirdi.
Öyle ise bir Müslüman'ın yapması gereken Kuran-ı Kerim'in ön gördüğü bu ahlaki güzelliğe ulaşabilmek için çaba göstermek, adaletli, merhametli, hoş görüyü ve kayıtsız iyilik yapmayı hayatının temel prensibi haline getirmektir.
Saygılarımla.