Eğitim Bayramı vesilesiyle Behisni’ye (Besni’nin eski adı) hoş geldiniz. Nasıl ki sizlerin, Türkiye’de değil, Dünya’da bir benzeri olmayan eğitim bayramını başlattınız, örnek bir bayram ihtas ettiniz, kurucularını ayrı ayrı tebrik ederim.
Dedem Ali Bey’den dinlediğim bir olayı da bu vesile ile sizlere bildirmek isterim. Biliyorsunuz dedem Ali Bey Besni’nin ilk belediye reisi olduğu gibi daha önce vilayetimiz Harput (şimdiki Elazığ) iken de Besni’nin ilk meclis-i idare azası seçilmiş. Gerçi sizlerin de bilmiş olabildiği gibi ben de dedem Ali Bey’den dinlediğimi arz edeyim dedim. Şöyle ki dedem Ali Bey’ni izahatına göre muaviyenin oğlu yezid halife seçilince, muhalefet gösterecek olan Hz. Ali R.A. Hazretlerinin oğlu Hüseyin’in en kuvvetli rakip olacağını düşünerek Medine Hakimi Velid’e bir emirname gönderir. Babasının ölmeden evvel tavsiyesinde Mekke ve Medine’de 4 rakibin var. Bunlara dikkat et der. Bu dört rakibi de şunlar; birincisi Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin, ikincisi Ebubekir’in oğlu Abdurrahman, üçüncüsü Zübeyir’in oğlu Abdullah, dördüncüsü ise Ömer’in oğlu Abdullah der. Tabi diğerleri çekilir ancak Hz. Ali’nin oğlu, Yezid’e biad etmeyerek karşı çıkar ve hazırlık görmek için Küfe’ye hareket eder. Fakat yanında ancak eli silah tutan 70 kişi var. Diğerleri çocuk ve kadınlar. Ama Yezid’in tarafı serdar Ömer’in kumanda ettiği 60 süvari ve piyade 7000 kişi bulunmaktadır. Neticede 2 gün Hz. Hüseyin mücadele etmiş ise de neticede şehit edilip kafaları kesilip mızraklara takılıp şama yezide gönderilirken, işte bizim cesur metin insanlar olan Behisnililer Serdar Ömer komutasındaki Yezid ordusuna vur-kaç taktiğini uygulayarak bir hayli zayiat vermek suretiyle büyük bir harp taktiğini (yani vur-kaç’ı) ihdas etmiş olan o cesur kahramanları takdir eder, Allah’tan rahmet dilerim.
Hatırlarsınız Konya Selçuklu devleti de Kudüs’e gelmekte olan 250 bin kişilik haçlı ordusuna İstanbul Halep arası Behisnililerin ihdas ettiği vur-kaç taktiği ile 250 bin kişilik haçlı ordusundan ancak Kudüs’e 50 bin kişi kavuşmuştur. Yani haçlı 250 bin kişilik orduya doğrudan savaşa cesaret edemeyerek Behisnililerin ihdas ettiği vur-kaç taktiği ile büyük haçlı ordusuna çok büyük zayiat vermişlerdir.
Kahraman cesur Behisnililerin az bir kuvvetle yezidin Beşir komutasındaki şerefsiz melun imansız ordusuna karşı bu cesareti gösteren o şerefli haysiyetli inançlı Behisnilileri huzurlarınızda tebrik ve takdir ederken, Allah Zülcelal Hazretlerinden o güzel cesareti gösteren Behisnililerin bütün geçmiş kusur ve günahlarını af ve mağfiret etmesini niyaz eder, ruhlarının şad olmasını dilerim.
Kerbela olayı miladi 10 Ekim 680 ve hicri 10 muharrem 61 yılında olmuştur. Nihayet o mübarek insan Hz. Hüseyin kesik kafası altın tepsi içinde melun şerefsiz yezidin önüne geliyor.
Melun Yezid taht üzerinde otururken önüne altın tepsi içinde Peygamber (S.A.V.) Efendimizin torunu Hz. Ali Hazretlerinin oğlu Hüseyin Efendimizin kesik başına elindeki bastonla vurarak; işte kendisinin benden babasının da babamdan eftal olduğunu söyleyen adamın başı.
Fakat orada bulunan serme bin cendeb itiraz ederek ellerin kesilsin, peygamberin öptüğü dudaklara ve dişlere vuramazsın demiştir.
Yezid de eğer sen peygamberin eshabından olmasaydın senin boynunu vurdururdum diye tehdit etmiştir.
Semre ise ne tuhaf şey Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz için beni koruduğunu söylüyorsun halbuki onun evladını kırıp geçirmekten çekinmiyorsun diye mukabelede bulunmuştur.
O mecliste bulunan Ebu Berzetli Eslemi de bastonunu Hz. Hüseyin’in ağzına vurarak eğleniyor musun? Resulullah (S.A.V.) Efendimizin bu ağza su içirdiğini ne kadar çok görmüştüm diyerek meclisi terk etmiştir. Bu sözler mecliste bulunanları ağlatmış ama o mevki hırs ve ihtirasına kapılmış melun şerefsiz yezidin saltanat hırsı devam etmiştir. (kasas ve ravza)
Allah Zülcelal Hazretleri Nisa suresinin 1. Ayetinin sonunda şöyle buyurmaktadır; “Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Muhakkak ki Allah-u Teala sizin üzerinizde gözeticidir ve her halinizi görücüdür)
Burada ehram yakınlığın ve akrabalığa sebep olan şeyler anlamına geldiği gibi, sevgi merhamet şevkat ve incelik anlamına da gelir. Bu ayeti kerimeden Allah Zülcelal Hazretleri akrabayı gözetmenin ve akrabalık bağlarını korumanın İslam’daki yerini işaret ettiği gibi Resulullah (S.A.V.) Efendimiz de şöyle buyuruyor; Rahim akrabalık bağı arşa asılmış der ki, beni gözeteni Allah gözetsin beni tek edeni Allah terk etsin.
Kudsü bir hadiste de Allah-u Teala şöyle buyuruyor ki; Ben rahmanım o rahimdir. Ben ona ismimden bir isim verdim. Binaenali onunla ilgilenene sila ve ihsan edene, ihsan ederim. Onu kesip atana alakayı kesene de mahrum ederim.
Yukarıda ayeti kerimede hadisi şerifte ve kudsü hadiste açıkça beyan edildiği gibi saygıdeğer misafirlerimiz, Besni’de bulunan akraba ve dostlarını ziyaret ederek hasret giderip helalleşmek ne güzel şey olduğu gibi, bu vesile ile geçmişlerinizin kabrini ziyaret etmeyi de onlara bizzat mezarları başında bir Fatiha okumanız Allah’ı ve Peygamberi de hoşnut eder. Mevzu bahis olan da Allahın ve peygamberin rızasını kazanmak değil mi?
Besni’ye bayram dolayısıyla teşrif eden şeref veren bütün misafirlerimize hoş geldiniz derken, en derin saygı hürmet, minnet ve şükranlarımı ifade ederim. Saygılarımla.