Ermenilerin bu hareketlerine yani Rus ordusunda ne kadar yolsuzluk olduysa bütününü Ermeniler yapmışlardır. Nerede bir nizah, bir sirkat, (hırsızlık) bir katl, bir fuhuş vukuu bulduysa behemahal tarafı mütecaviz Ermenilerdir. Ruslar da bu fikirdedir. Bir Rus'a veya Kazak'a Türk ile Ermeni mukayese ettirilse, Türk on kere daha mülayim, medeni ve şayana hürmet bulunur. Ermenilerin bu hallerinden bizar olan Kazaklar, şayet bir Ermeni'ye tenha bir yerde tesadüf eder ve yakalanmayacağını aklı keserse hemen öldürür. Rus ordusunda Ermeniler hakkında şu sözü işitirsiniz; Ermeniler Cehenneme.
Evet, Müslüman Türkler Ermeni vatandaşlarına karşı harbin başlangıcında merhamet ve vicdani muamele etmişler ve onlara sahabet ve himaye eylemekten başka bir his taşımadıkları halde bilhassa yerli Ermeniler Mişki namındaki köyde zabit ve nefer yaralı esirlerimizin bulunduğu evlere ateş açmışlar. Ordumuz bu köyü geri aldığı zaman da bir çok Müslüman halk ile beraber çok feci bir suretle şehit edilen askerlerimizin acı manzaralarına şahit olmuşlardır. Diğer bütün köylerde ise mesela, Tahirhaye Ulyada, Süplüde, Erbek ve Veli Baba. Bunlara benzer bir çok köyde kar kalktıktan sonra bir çok azaları kesilmiş olarak öldürülmüş, çukurlara doldurulmuş, gülhasa ölümün hatra gelmeyecek nebileri tatbik edilmiş Müslüman Türk halkına rast gelinmiştir. Kuyulara doldurulmuş binlerce ceset olduğu görülmüştür. Allah rahmet eylesin. General Kazım Karabekir Paşa'nın "Ermeni Mezalimi" adlı eserini okursanız, daha geniş bilgi edinmiş olursunuz. Yine Ermeni Mezalimi'ni yerinde incelemek üzere yabancı gazetecilerden oluşan bir heyetin başında Doğu Anadolu'ya gönderilen tarihçi Ahmet Refik Bey (Altınay) oradaki gözlemlerini 2 komite, 2 kıta 1919 B Kafkas Yollarında Hatıralar ve Tahasüsler İstanbul 1919. Her iki kitapta da buralardaki Ermeni Mezalimi'ne ilişkin hayli bilgiler vardır.
Evet, benim yazamadığım insanlık dışı bu zulmü yukarıdaki arz ettiğim kitaplarda bulursunuz.
Bir de bizzat benim 1947'de Malatya'nın kazası olan Doğanşehir'de dinlediğim bir olayı anlatayım. Şöyle ki, Doğuda büyük bir köyün imamı kapı bir komşusu olan Ermeni'yi muhafaza etmiş. Evinde hepsini de saklamış. Ancak o köy sonunda Rus tarafında kalınca, imam efendi, yani köyün cami imamı olan hoca efendi komşusu olan Ermeni'ye demiş ki, komşu bir 60 senelik komşuyuz. Ben seni bizim askerlere vermedim. Sende beni korursun deyince, Ermeni olan komşusu; Ben senin gibi ahmak mıyım? 1400 senelik düşman 60 senede dost mu olur? Bizimkiler geldiğinde bu hocanın 2 güzel yetişmiş kızı ve güzel bir hanımı vardır diye bizzat şikayet ederim demiştir.
Hoca Efendi ise akşam olunca evinin eşyasını bütün canlı mallarını da bırakarak 2 kızını ve hanımını almış, akşam kararınca dağ yolundan kaçarak Türkiye'ye gelmiştir.
69 sene önce dinlediğim bir macerayı da okuyucularıma arz etmiş oluyorum. Saygılarımla.