(ENNE RESULLAHU ALEYHİ VE SELLEME LEMMA HALAKALLAHU TEALA, ADEMEALAHÜSSELAMU MESEEHA ZAHRAHU FEHERACA MÜNHÜ KULLÜ NESEMETİN TEKUNU İla YÖVMİL KIYAMETİ FEARA DEHUM, ALA ADEME FEREA FİHİM EL KAVVİYYE VEDDA İFE VEL KANİYYE, VEL FAKİRE VESSAHİHA VESSAKİME, VEKAFE YARABBİ ALA SEVVEYTE BEYNEHÜM, KALE ELETTÜ EN ÜŞ KERE )

YUKARDAKİ HADİSİ ŞERİFTE RESULLAH EFENDİMİZ BUYURUYOR Kİ(HAKCELLE VE ALA ADEM ALAHİSSELAMI YARATTIĞINDA, KUDERET ELİYLE ARKASINI MESHEYLEMİŞ VE KIYAMET GÜNÜNE KADAR ADEM ALAHÜSSELAMIN SÜLBÜNDEN GELECEK OLAN EVLATLARININ RUHLARINI ONUN ARKASINDAN ÇIKARMIŞTIR.

HAMİL OLDUĞU CÜMLE ERVAHI, ÂDEM ALAHÜSSELAMA ARZ EYLEMİŞ, DÜNYA ALEMİNDE MALİK OLACAKLARI HALLERİ ONA GÖSTERMİŞTİR. ADEM ALAHÜSSELAM, BU RUHLARIN BAZILARIN KUVVETLİ, BAZILARIN ZAYIF, BAZILARININ ZENGİN VE BAZILARININ FAKİR VE BAZILARININ SIHHATLİ, VE BAZILARININ HASTALIKLI OLDUKLARINI GÖRMÜŞ HER RUHUN DÜNYADAKİ HALLERİ İLE HALLENDİKLERİ MÜŞAHADE İLE CENABBI HAKKA NİYAZDA BULUNMUŞTUR.

Her şeye kadir olan Allahın ne hikmete mebni bu mahlukatını müsavi kılmadın da, kimisini zengin kimisini fakir, kimisini sıhhatli kimisini hastalıklı kimisini kuvvetli, kimisini zayıf olarak yarattın?

Neden bazıları güzel bazıları çirkin, bazıları sağlam, bazıları sakat?

Hakcelle ve ala, lutf edip adem alahusselama buyurmuştur ki?

Ey adem bunun böyle olmasında ki maksat ve muradım kullarımın her halükarda, şükretmelerini istediğimdir.

Onun için insanların böyle birbirlerinden farklı ve faik olarak yarattım.

Yukarıdaki hadisin açıkça beyan ettiği gibi gözünde ve gönlünde ibret olan kimseler baktığından ibret almasını bilenler kuvvetli ise zayıfa bakarak hallerine şükrederler. Zengin ise fakire bakarak rabbinin kendisine olan inamü ihsanına şükreder ve halinden şikayetçi olmazlar sağlam ve sıhhatli iseler hastalara bakarak hakkın bahşetmiş ve ihsan buyurduğu, sıhhat ve afiyet lütfüne şükrederler. Acz içinde varlığından soyunarak kendilere sıhhat ve afiyet nimetini ihsan ve inayet bulunan rabbine kıyam, rükû ve secde ederler. Öyle ya yeryüzünde sıhhat ve afiyet nimetinden büyük bir nimet düşünebilir misiniz?

Dünyanın hangi maddi nimeti, sıhhat ve afiyetle mukayese olabilir? Hasta olanları bir yanından biryanına dönemeyenleri, aylarca ve hatta yıllarca yatıp kapılara bakanları görüp durdukları halde kendilere sıhhat ve afiyet nimetini bahşeden rabbine şükretmeyenlerden daha gafil daha cahil, daha şaşkın, hiçbir insan olabilir mi?

Dilediğini dilediği anda yapabilmek imkanına malik dünyanın tamamı kendisine verilmiş olsa ve cihana hükmedecek şekilde hazineleri, aynı zamanda da kuvvetli ve silahlı ve orduları emrine amade bir hükümdarı düşününüz ki sıhhat ve afiyeti yerinde değildir Ruhan ve bedenen sarsıntılar içindedir bir lokma ekmek yese sancılar içinde kıvranmaktandır boğazından bir bardak su bile geçmemektedir. Bütün bu saltanat ve debdebeyi, rahat huzur içinde bir bardak suya değişebileceğini aklınıza getirebilir misiniz?

Rabbimizin, bizlere bahşettiği ve ihsan buyurduğu kalbin şükrü, Allah ve resulünü sevmekle  ve emir ve nehiylerine riayet etmekle kaimdir aynı zamanda da  kalbimizi hubbu sivadan Tahir etmekle ve hakkın emrine uygun olarak, kalbi selim haline getirmek.

Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in İbrahim suresi ayet 34 söyle bulunmaktadır. Mealen (hem size istediğiniz şeylerin hepsinden vermiştir. Eğer Allahın verdiği nimetlerin saysanız siz onları sayamazsınız, muhakkak insan çok zalim ve çok nankördür.)

Bizim için ne lazımsa hayatımızın idamesi için ne gerekiyorsa var edilmiştir bize o kadar çok nimetler ihsan edilmiştir ki ayeti kerime açıkça beyan ediyor

Saymakla bitiremeyeceğimiz nimetler ihsan edilmiş ki ayeti kerimenin açıkladığı gibi Allahın bütün nimetlerini saymakla bitiremeyiz.

İnsanlardan istenen şey ise zalim ve nankör olmamak, gurur ve kibire kapılmamak başkalarını aşağılayıcı ve kendisini beğenmiş olmamak daima hakka, hakikate adalete, riayet ederek alçak gönüllü ve mütevazi olmaktır.

Kendisine sayılamayacak kadar çok nimet veren Allah Zülcelal hazretlerine iman edip, yalnızca Allah’a ibadet etmesidir. Saygılarımla.