Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Cuma suresi 9, 10 ve 11 ayetlerinde şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah’ın zikrine koşun ve alım satımı bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Sonrada namazı kıldın mı yeryüzüne dağılın da Allah’ın lütfünden nasip arayın ve Allah’ı çok anın ki refah bulasınız.”

Böyleyken bir ticaret ve eğlenti gördüklerinde ona koştular da seni ayakta bıraktılar. Deki Allah katındaki mükâfat eğlentiden de ticaretten de hayırlıdır. Allah rızkı verenlerin en hayırlısıdır.

Burada Cuma günü namaz için çağrıldığınızda ifadesi bilinmiş olduğu gibi elbette ki ezanı Muhammediye’yi işittiğiniz anlamındadır. Çünkü biliyorsunuz namaza ezanla çağrılır. Hz peygamber (sav) efendimiz zamanında ezan okunurdu oda Resullullah aleyhi ve sellem efendimizin hutbe için minbere oturduğundaydı.

Resulullah sallallahu ve sellemin müezzini Bilal Habeşî hazretleri, hutbe okumak üzere minbere oturduğunda mescidin kapısında durur ve ezan okurdu ki bu ezan hem dışarıdakilere hem de içerdekilere hutbeyi dinlemek üzere mescit de oturanlara karşı okunmuş olurdu. Yani dışarıdakiler hutbeyi dinlemeye ve namaza, içerdekilerde hutbeyi dinlemeye hazırlama mahiyetindeydi. Bu bakımdan ayette ifade edilen ( Allah’ın zikrine) den maksadın hem hutbe hem namazı içine aldığına dair söyleyenler çoğunluktadır.

Peygamber (sav) efendimiz hayatı boyunca bütün cumalarda hutbe okuduğundan hutbe cumanın şartlarından sayılmıştır. Peygamber (sav) efendimiz namazı kıldırmak üzere minberden indiğinde müezzin tarafından gamet getirilirdi. Böylece cumada iki ezan okunmuş olurdu. Bu durum Hz. Ebubekir ve Hz Ömer zamanında da böyle devam etti. Ancak Hz Osman zamanında Medine’nin nüfusu artmıştı mescidin kapısında okunan ezanı bütün şehir halkının duymasına imkan kalmamıştı. Bu sebepledir ki, Hz Osman hilafeti zamanında üçüncü ezan okuttu. Bunu da herkesin duyabileceği yerdeki burası da (zevra) denilen hanesiydi. Okuttu. Böylece ilk ezana dış ezan ikinciye de iç ezan denilmeye başlandı. Hz Osman’ın okuttuğu bu ezana kimse itiraz etmedi ve onun okuttuğu ezan hakkında da icma vaki oldu.

Cuma edasının şartlarından biriside namazdan evvel hutbedir. Hatta hutbesiz kılsalar veya hatip hutbeyi vaktinden önce okusa caiz olmaz. Çünkü hutbenin farzı ve sünneti vardır. Hutbenin farzları iki şeydir. Birincisi vakittir ki zervaldan sonra namazdan evveldir. Hatta hutbeyi zevalden evvel veya namazdan sonra okusa caiz olmaz.

Allah zc hazretleri Cebrail (as) ile peygamberimiz (sav) efendimize göndermiş olduğu kitabımız Kuran-ı Kerim’den okuduğunuz ayetlerde ve meallerinde Cuma günü ve Cuma namazını topluca kılmamız Allah’ın bir emridir. İşte hepimiz bu emre gereken önem ve hassasiyeti göstermeliyiz. Şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki, üzerine güneş doğan güllerin en hayırlısı ve içerisinde duaların geri çevrilmeyeceği icabet saati bulunan zaman dilimlerinden biride Cuma günüdür. ,işte dinimiz açısından çok büyük önem taşıyan bugün haftalık bayramımız olduğu için camiye gelirken beden ve elbise temizliğine çok dikkat edip her türlü kötü kokulardan ayrılmalıyız. Mümkünse güzel kokular sürmeliyiz.

Evet, bize farz olan beş vakit namazımızı ferdi kılmamız mümkün olmakla birlikte, cemaatle kılmamız daha faziletli hem de 27 kat daha faziletli sayılırken Cuma namazlarımızı cemaatle kılmamız ve hatip tarafından okunan hutbeyi dinlememiz gerekir.

Burada esası ise Cuma namazında ibadet için bir araya gelmiş iken aynı zamanda tanışıp konuşarak kaynaşmamızda gerekir. Çünkü Cuma namazı dayanışma ruhuyla yardımlaşarak birlik be beraberlik şuuru içinde öyle kendi nefsimiz değil, tüm Müslümanları düşünmeliyiz. Şunu da açıkça ifade edeyim ki camilerimizdeki vaizleri hutbeyi ve nasihatleri iyi anlayıp hayatımıza yansıtmaya çalışmalıyız. İşte bizler bunu yapmayı ve başardığımız oranda bütün iyiliklerin yaygınlaşmasına ve bütün kötülüklerin önlenmesini sağlamış oluruz. Mazeretsiz olarak Cuma namazını terk etmenin günah olduğunu unutmamalıyız. Cuma namazına gereken hassasiyeti göstermeliyiz.

Geleceğimizin teminatı ve göz bebeğimiz olan çocuklarımızı Cuma namazına, ve namazlara alıştırarak dini milli ve ahlaki değerlerle değiştirmeliyiz. Cuma namazını bir mazeret dolayısıyla kılamayanların o günün öğlen namazını kılmalıdır. Çünkü öğünün öğle namazını kılmakla sorumluyuz. Cumada hatibin imamete ehil olması da hutbenin şartlarındandır. İmam hutbeye çıktımı ve salat ne de kelam yoktur. Hutbe esnasında cemaatte ne insan sözü ne teşbih ne de aksırana dua ne selam olmamalıdır.

Cuma günü imam hutbede iken susma babında buharı şu hadisleri rivayet etmiştir.

1.       (imam konuştuğu zaman susulur)

2.       Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına sus desen boş konuşmuş olursun.

Cuma Müslümanların hafta bayramıdır. Keşşat tebşirinde peygamber (sav) efendimiz şöyle söylemiştir. ( bana Cipril geldi avucunda beyaz bir ayna vardı. Dedi ki bu cumadır rabbin bunu sana arz ediyor ki senin için ve senden sonra ümmetin için bir bayram olsun o, bizim yanımızda yani melaike indiğinde günlerin en büyüğüdür. Biz ona ahirete kadar artırılmış gün deriz.) yine peygamber (sav) efendimiz( Allah’u Teala Cuma günü 600 bin kişiyi ateşten azad eder) yine hazreti Kaabdan (Allah’u Teala beldelerden Mekke’yi aylardan ramazanı günlerden cumayı üstün kılmıştır. ) peygamber (sav) efendimiz Cuma günlerin en büyüğüdür. Ve Allah’u Teala katında ramazan ve kurban bayramından daha büyüktür. Şöyle ki İbni Hibbanın ve rivayet ettiği bir hadiste (Cuma gününden değerli bir gün üzerine güneş ne doğar ne batar) Saygılarımla