Evet, saygıdeğer okurlarım. Başlıkta da açıkça ifade edildiği gibi bundan 1 asır önce, yani 1915’te Çanakkale geçilmez diyen ruh, bugünde mevcuttur. Hem de o günden fazlası ile mevcuttur.
Saygıdeğer okurlarım, gelin evvela şöyle bir dua edelim; “Ey Yüce rabbimiz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, izzetimize, şerefimize, haysiyetimize ve maneviyatımıza göz dikenlere fırsat verme. Ey Yüce rabbimiz. Dinimize, imanımıza, Anadolu Coğrafyasında yaşayan milletimizin bekasını sarsacak her türlü, dahili ve harici saldırılardan, fitne ve fesat ilhamlarından, milletimizi, memleketimizi ve hem de Alem-i İslam’ı muhafaza eyle. Ey Yüceler Yücesi Allah’ım. Varlığımıza, canlarımıza, mukaddesatımıza, huzurumuzu bozmaya kast edenlere karşı bütün yek vücut milletçe birlik ve beraberlik içinde olmayı nasip ve müyesser eyle. Ey Allah’ım. Bu toprakları vatan kıldığımız günden bu güne kadar nasıl ki birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yaşadıysak, işte bundan sonra da bu birlik ve beraberliğimizi bozmadan yaşamayı bizlere nasip ve müyesser eyle. Amin.”
Çok saygıdeğer okurlarım. Kuran-ı Kerim’in Alimran Suresi ayet 139’da Allah-u Teala Hazretleri bizlere şöyle buyurmaktadır; “ Ey Müminler. Gevşemeyin, ümitsizliğe düşmeyin ve masun da olmayın. Sizler eğer gerçek Müminler iseniz, şüphesiz düşmanlarınıza galip ve onlardan çok üstünsünüzdür.”
Evet, Kurtuluş Savaşı’nda bundan 1 asır önce nasıl birlik ve beraberliğimizi dünyaya gösterdiğimiz gibi bugün de hiç yılgınlık göstermeden, hiçbir hüzünlenmeye kapılmadan ve imanlı ve inançlı olarak yine üstün gelecek olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetidir.
Evet, Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz de bir Hadis-i Şerifinde şöyle diyor; “Müminlerin birbirine olan bağlılığı, birbirine kenetlenerek inşa edilmiş bir binanın duvarları gibidir.”
Evet, 101 yıl önceki şahlanan ve Çanakkale Geçilmez diyen ruh ki, onlar ila-yı kelimetullah için dini mübini İslam için, bu vatan için, kanlarını ve canlarını feda ettiler. Şehadet şerbetini içtiler ve o yüce mertebeye eriştiler. Tevhidi savunarak İslam’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet, şeref ve onurunu müdafaa ettiler. Mabetlerimiz olan camilerimize namahrem eli değdirmediler. Evet, şahadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmediler. Evet, imanları ile güçlü, cesaretleri ile canlarını feda eden fedakarlıkları ile Allah’ın inayet ve yardımı ile çok büyük bir zafer kazandılar. İşte bu vesile ile gerek 1 asır önce Çanakkale’de Ankara’daki o menvur saldırıda hayatını kaybeden masun vatandaşlarımıza ve canını esirgemeden teröristlere şehit düşen kahraman askerlerimize, polislerimize, korucularımıza, vatandaşlarımıza ve bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diler, yakınlarına Sabr-ı Cemil niyaz eylerim.
Evet, saygıdeğer okurlarım. Nasıl ki insanların ferd olarak imtihanları söz konusu oluyorsa, işte milletlerin de imtihanları vardır. Şu da bir gerçektir ki millet olarak biz de tarihin hemen her döneminde çok zorlu imtihanlardan geçtik. Varlığımıza, gayemize, inancımıza, mukaddesatımıza ve huzurumuzu bozmaya çalışan gafiller vicdanları körelmiş merhamet, vicdanını kaybetmiş güçler bizi tarihimizden, vatanımızdan silmek gayesi ile Çanakkale’de olduğu gibi, Sakarya’da, Dumlupınar’da var güçleri ile üzerimize geldiler. Evet, bu ordular karşısında o zaman elimizde güçlü silahlar da olmamasına rağmen, kalplerimiz imanla, gönüllerimiz birbirine sımsıkı bağlı, aynı secdede Allah’a kul olmakla ve aynı kıblede istikamet bulmakla birbirimize verdiğimiz değerle sevgi ve muhabbetimizle aynı zamanda birlik ve beraberlik ruhuyla bütün zorlukların üstesinden geldik.
Evet, din, ezan, bayrak ve mukaddesat uğrunda kuzeyiyle, güneyiyle, doğusuyla, batısıyla hep birlikte aynı safta ve aynı gaye uğrunda mücadele ettik ve bu uğurda çekinmeden binlerce evladımızı şehit vererek güzel Anadolu’muzu birlikte vatan kıldık. Bugün ise m illetçe yaşadığımız bu coğrafya üzerinde yine çok ağır bir imtihan geçiriyoruz. Evet, bizleri birbirimize düşürmek, gücümüzü zayıflatmak isteyenler tarafından ülkemiz bir ateş çemberi içerisine çekilmek istenmektedir. Evet, mezhep, ırk, renk, meşreb, coğrafya ayrımı yapmaksızın kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz, huzurumuz hedef alınmaktadır. Evet, çok kıymetli evlatlarımızı, geleceğimiz için şahadet şerbetini içiyor. İnsanlıktan nasibini almamış, hem de hiçbir ahlaki ve insani değer tanımayanlarca gerçekleştirilen hain terör saldırılarında masum kardeşlerimizi ne yazık ki kaybediyoruz ve yaralanıyoruz. Büyük üzüntüler yaşıyoruz. Evet, bizlere bu acıları yaşatanları, birliğimizi ve kardeşliğimizi hedef alanlar, şunu çok açık olarak bilmelidirler ki, bizler bu vatan toprağı üzerinde rengi rengine, dili diline, sesi sesine, gönlü gönlüne karışmış bir milletiz. Evet, bizler asırlardır sevinçle kederde, varlıkta, yoklukta birlikte ağlayıp birlikte gülmüş bir milletiz. Şunu herkes bilsin ki, acı, şiddet ve korku bizleri asla ve asla yıldırmayacaktır. Aksine bizleri birbirimize daha fazla kenetleyecek kardeşlik bağlarımızı daha çok kenetleyecektir.
Evet, yeter ki bizler milletimizin, ülkemizin içinden geçtiği bu çok zorlu ve sıkıntılı dönemde görev ve sorumluluklarımızın farkında olmaya devam edelim. Şiddet, korku ve acı ile bizleri birbirimize düşürmek isteyenlere inat, gönüllerimizi hiçbir ayrım yapmaksızın sımsıkı kenetleyelim. Yeter ki, gözü dönmüş cinayet şebekelerine karşı sen ben anlayışını bir tarafa bırakalım. Biz anlayışı ile yekvücut olalım. Şu gerçeği açıkça bilmeliyiz ki, terörün ve onu kullanan şer odaklarının top yekun ülkemize, milletimize, kutsalımıza, istikbalimize, kardeşliğimize kast ettiğini asla aklımızdan çıkarmayalım. Yeter ki her türlü fitne, hile, fesat ve tuzak oyunlarına karşı ayık ve uyanık olalım.
Evet, aramızda olan muhabbet ve kardeşliği bozacak her türlü söylemlerden, eylemlerden uzak duralım. Şu gerçeği hiç hatırımızdan çıkarmayalım ki, aksi takdirde terörün ve onu yönlendiren karanlık güçlerin emel ve alet olacağını hiçbir zaman unutmayalım. Saygılarımla.