Evet, saygıdeğer okurlarım. Esasında Amerika diye bir kıta da yoktu. Amerikalı diğer bir millette yoktu. Osmanlılar topu icat edip, İstanbul'u zaptederek bir devri açıp bir devri kapadı. Miladi 1453'ten 39 sene sonra Koristop Kolom'un 1492'de Amerika kıtasını keşfettikten sonra, Avrupa'nın maceraperest insanları Amerika'ya göç edip 1886 yılına kadar sürdürülen katliamda 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı. Hem de çok feci şekilde öldürmelerle. Evet, kendisine ait olmayan Coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan Amerika Birleşik Devletleri kendi çok kanlı tarihini ve soykırımlarını unutarak başkalarını soykırım ile itham ediyor. Hani bizde bir atasözü var; "Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir ise düz ovada yolun şaşırır" derler ya.
Evet, ABD'nin hem de resmi devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Hitlerin Nazi Almanya'sında Yahudilere karşı uygulanan soykırımından çok daha büyük bir kırımdı. Evet, ABD ilk Biyolojik silahı, Kızılderililer üzerinde uygulamıştır. Öyle ki katliamı bizzat yaşamlarından olan Gelincik Louise'nin şu sözleri de vahşeti anlatmak için yeterlidir; "Kaçmaya çalıştık, ama yaban sığırı gibi bizi bir bir vurdular." Bartolomd Lascasın yazdığı "Kızılderili Katliamı" adlı eser, zulmü şöyle anlatıyor; "Sırf eğlence olsun diye, kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardıklarını ve bunun bölgenin değişik yerlerinde defalarca tekrarlandığını bizzat kendi gözümle gördüm. Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak o masum yavruları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarıştılar."
Amerika kıtasını keşfeden Koristop Kolom'un seyir günlüğüne göre Kızılderililer keskin silahları ilk kez gören, kötülüğü tanımayan ve hiç silahları olmayan bir ulustu. O tarihlerde dünya nüfusunun 5'te 1'i Kızılderili'ydi. Ancak bugün soykırımlarla yok denecek seviyeye geldi.
Evet, bugünkü ABD'nin bulunduğu topraklar üzerinde Kızılderililer kabileler ve aşiretler halinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Fakat Avrupa'dan gelen sömürgeciler, onların vatanlarını işgal etti. Topraklarından sürdü. Amerika'nın binlerce yıldır üzerinde yaşayan yerli halkın elinden zorla almışlardı. Evet, Kızılderililerin soykırımıyla bugünkü Amerika'nın da temelleri atılmış oldu. Ama ne yazık ki kıtanın asıl sahibi olan yerliler, kıtayı atalarından devralmış, fakat bu toprakları çocuklarına miras bırakamamışlar.
Evet, Kızılderililere tahammül edemeyen bu zorbalar, onları halk olarak bile görmüyordu. ABD'nin kurucusu ve ilk başkanı George Washington'un sözleri de tezi doğruluyordu. George Washington yerlileri vahşi kurtlara benzeterek şöyle hitap ediyordu; "Bu vahşi hayvanların (Kızılderililerin) tamamen imha edilmesi gerekiyor" diyordu ve sonuçta da öyle oluyordu. Yine ABD'nin bir başka başkanı olan Theodore Roosevelt'te Washington'dan geri kalmıyordu ve şöyle hitap ediyordu; "Ben en iyi yerli Kızılderili ölü yerlidir demek istemiyorum ama 10'da 9'u öyledir" diye konuşuyordu.
Son savaşçı Kızılderili Şefi Geronime halkının daha fazla zarar görmemesi için kendisini feda etti. Beyazlara karşı mücadele veren bir kahraman olarak tanınmıştı. O sıralar Amerika'ya göç eden yerleşimcilerin yanı sıra, İspanyollar da bölgeye akın etmeye başlamıştı. Geronime'nin hayatındaki en kötü anı da bu dönemde gerçekleşti. Bir gün evine döndüğünde eşi, annesi ve 3 çocuğunu İspanyollar tarafından öldürülmüş olarak buldu. Bu olaydan sonra Geronime beyaz olan herkese karşı nefret duyarak elinden geldiği kadar beyaz adam öldürmeye çalışmıştır.
Geronime'yi yakalamak için 5 bin Süvari peşine düştü. Kendisi ise 24 adamı ile dumanlı dağlara sığınmıştı. 5 bin Süvari yakalayamayınca bu süvariler Kızılderilileri öldürmeye başladı. İşte Geronime köylülerin, kadın ve çocukların öldürülmesine tahammül edemeyerek müfrezelere teslim oldu. Müfrezeler de kendisine çok eziyet ederek öldürdüler. Kısaca Amerikalıların bu vahşi yüzünü, yani geçmişini saygıdeğer okurlarıma anlatmış oldum. Saygılarımla.