Allah Zülcelal hazretleri, Kur-an’ı Kerim’in İbrahim Suresi ayet 24.25.26.27 de şöyle buyurmaktadır.(GÖRNEDİN Mİ: ALLHU TELALA NASIL BİR TEMSİL İRAT ETMİŞTİR, BİR TEMİZ KELİMEYİ Kİ KÖKÜ SABİT VE DALI SEMADA OLAN HOŞ BİR AĞAÇ GİBİDİR.) (ÖYLE BİR AĞAÇ Kİ YEMİŞLERİNİ RABBİNİN İZNİYLE HER ZAMNA VERİR VE ALLAHU TEALA İNSANLARA MİSALLER İRAT EDER TA Kİ DÜŞÜNÜP İBRET ALSINLAR) (HABİS (ÇİRKİN KÖTÜ SÖZ) BİR KELİMENİN MİSALİ İSE, YERİN ÜZERİNDEN KOPARILMIŞ NAPAK BİR AĞAÇ GİBİDİR Kİ, ONUN İÇİN BİR SEV-BAT YOKTUR. )( ALLAHU TELALA MÜMİNLŞERİ DÜNYA HAYATINDA DA AHİRETTEDE SABİT (DEĞİŞMEZ) SÖZ İLE TESBİT BUYURUR. ZALİMLERİ İSE ŞAŞIRTIR, ÇÜNKÜĞ ALLAH DİLEDİĞİNİ YAPAR )
Yukarıdaki mübarek ayetlerde, Allahu Telala, uhrevi nimetlere ebediyen nail olacak olan mümin mesut kulları ile cehennem ateşleri içinde aleddevam kalacak olan kafir (inançsız) şaki kulların hallerini tasvir eden iki misali ihtiva etmektedir. Ve ehli imana sabit olan güzel itikaflarından dolayı daimi nimetlere nail olacaklarını tebşir (müjde verme) ediyor, ehli küfrede zalim kimseler oldukları için delalet içinde kalacaklarını ihtar buyurmaktadır yani uyarmaktadır.
Şöyle ki Resul’um ya Muhammed Aleyhisselam görmedin mi ki bak bütün insanlar için bir uyanma vesilesi olmak üzere Allah-u Teala nasıl bir temsil irat etmiştir. Manevi bir kemalin feyz ve itilasını (yükselme yücelme) ne kadar güzel bir surette tasvir buyurmaktadır. Bir temiz kelimeyi bir misal ile dikkate alınmasını istiyor o kelime ise kelimeyi tevhittir veya tesbihdir, tahid, istiğfar, tövbe, dua gibi güzel şeylerdir ki bu mübarek kelime kökü yerde sabit ve dalı semada ulvi bir cihete yönelmiş olan hoş latif neşvunema olan bir ağaç gibidir.
Bizler için yaratılmış bütün meyve ağaçları her sene çokça meyve verir ve bu ağaçların meyveleri gece gündüz kış ve yaz yenilir. Çok faydalı gıda mahiyetinde bulunur işte biz insanlar için pek hoş maddi bir nimettir.
Kelimeyi tevhide ve emsaline gelince, oda o mübarek ağaç gibi manen kalpte sabit pek tip, pek faideli, pek ulvidir. İşte onun sahibi dünyada da, ahrette de müstefit (fayda gören yaralanan istifade eden) olacaktır. Ve böylelikle en yüce makamlara, yani cenneti alaya yükselecek ve böylelikle ebedi saadete ermiş olacaktır.
Allah-u Teala bütün kainatı ilmi ile kudretiyle muhit olan o haliki kerim insanlara böyle güzel misaller irade eder kuranı mübinin bir kısım mübarek ayetleri misalleri muhtevi bulunur. İşte kelimei taaiybe hakkındaki misalde bu cümledendir. Ta ki o insanlar düşünüp ibret alsınlar çünkü böyle misaller bir nice hakikatleri ziyadesi ile anlamaya yardım eder. Bir takım manevi şeyler, maddi malum şeyler ile tasvir edilmiş olur bu sayede tam bir anlayış usule gelir ve böylelikle matluba usul mümkün olur.
Habis bir kelimenin, yani kelime-i küfrün mümkirane bir lakırdının misali ise yerin üzerinden bütün kökleri damarları kopartılmış napak bir ağaç gibidir. Ebu cehil karpuzu denilen ve pek acı olan yenmeyen bu meyve gibi işte dinsizlikte böyledir bunun bir esası yoktur. Bir hüccet mevcut değildir. Bu sahibini zehirler felakete ebedi azaba sürükler.
Allah-u Telala kelime-i tayyibeyi haiz olan müminleri, her iki alemde de muvaffakiyetlere nail eyler, onları dünya hayatında da ahrette de şerefi imandan mahrum bırakmaz.
Ebussuut efendimiz tefsirinde yazılı olduğu üzere Resulu Ekrem (s.a.v.) efendimizden şöyle rivayet olunmuştur. Bir müminin önce ruhu kabzedilir, sonra kabre konulunca ruhu cesedine iade edilir. İki melek gelerek ona (rabbin kimdir),( dinin nedir ), (peygamberin kimdir) diye sual ederler, o müminde der ki, rabbim Allah Teâlâ’dır. Dinim dini İslam’dır Peygamberimde Muhammed Aleyhisselatı vessalemdır Sema tarafından da (kulum sadıktır.) diye bir nida gelir. İşte bu ayeti kelimedeki tespit bunu göstermektedir. Bütün bu muvaffakliyet imanın bir neticesidir. Ve allahu telala zalimleri de kelime-i habise sahiplerini de yani imanı terk ederek küfrü iltizam etmiş olanları da delalete düşürür onları iltizam etmiş oldukları kelime-i habiseden, fıtrat-i asliyelerini tebdil ederek küfrü ihtiyar eylediklerinden dolayı da tarik-i haktan uzak bırakmış olur. İşte bu da kelime-i tayyibetyi birakıp kelime-i habisseyi ihtiyar etmenin müthiş bir neticesidir ve Allahu Teala dilediğini yapar. Hikmet-i i alehiyyesinin mutezası olarak ehli imanı selamet ve saadete kavuşturur. Ehli küfür ve nifakı da öyle felakete ebedi azaplara giriftar eder. Artık her akıl sahibi bu akıbetleri düşünmeli ona göre hal ve hareketlerini tanzim etmelidir.
Evet saygıdeğer okurlarım şu bir gerçektir ki malda, evlatta, rütbe ve makamda iyi kullanıldığı, Allah-u Teala’nın emirlerine kuranı azimin hükümlerine Resulu Zişanı sünneti sanıyelerine uygun olarak kullanıldığı takdirde çok büyük birere nimettirler ve büyük bir saadettirler. Bunların birer nimet ve saadet olabilmeleri ancak iman ile mümkündür. Fakat iman olmazsa Allah muhafaza büyük bir felakettir.
Buradan götürebileceğin daima seninle olacak ve senin olarak kalacak, kabirde ve mahşerde işine yarayacak ancak ve yalnız imanın ve ibadet ve taatlerindir. Hayırlı amellerindir.
Saygılarımla keana göksu