Geçtiğimiz Cuma günü Besni İlçe Müftümüz Saygıdeğer Sayın Hanifi Damar Beyefendi’nin Cuma öncesi vermiş olduğu vaazından etkilenerek okuyucularımla bu yazıyı paylaşıyorum.

Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Nisa Suresi 46. Ayetinde şöyle buyurmaktadır; “Şüphesiz ki ayetlerimizi inkar eden o kafirleri, biz Cehennem ateşine sokacağız. Orada derileri piştikçe, azabı tatmaya devam etsinler diye kendilerine yeni yeni deriler vereceğiz. Şüphesiz Allah bütün işlerinde herkese gaalibdir. Mutlaka hüküm ve hikmet sahibidir.”

Orada derileri piştikçe azabı tatmaya devam etsinler diye kendilerine yeni deriler vereceğiz.

Allah’ın emir ve nehilerine uymayanlar, yani kafirlerin hak ettikleri ceza son derece ağır olduğu gibi, bunun yanı azabının çok şiddetli olması ilahi bir adaletin tecellisidir.

Derilerin değişmesi Allah Zülcelal Hazretlerinin kudretinin bir tecellisidir. Azaba alışarak duygusuz hale gelmelerini önlemek üzere alınmış bir tedbirdir. Onların bir an azap görüp bunu atlatırız şeklindeki ümit ve tesellilerini boşa çıkarmaktır.

Yine Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Nisa Suresi 57. Ayetinde şöyle buyurmaktadır; “Ve o kimseler ki iman ettiler ve Salih Salih amellerde bulundular, onları da altlarından ırmaklar akar, Cennetlere içlerinde ebedi kalmak üzere elbette sokacağız. Onlar için orada pek temiz zevceler (hanımlar) vardır ve onları koyu bir gölgeye sokacağız.”

Saygıdeğer okurlarım. Bu mübarek ayetler Allah-u Teala’yı inkar edenlerin ve emir ve nehilerine uymayanların, yani ilahi emri inkar edenlerin ne derece elim ebedi azaba uğrayacakları açıkça bildirilmektedir. İman edip emir ve nehilerini bizzat yerine getirenlerin ise ne derece yüksek ebedi mükafatlara nail olacakları bildirilmektedir.

Peygambere tabi olmayı bizim ayetlerimizi yani Cenab-ı allah’ın varlığına birliğine hikmetine ve meleklerine kitaplarına ve Peygamberlerine ait delilleri, şahitleri, mucizeleri inkar ettiler. Onları elbette bir ateşe Cehennem narına yaslayacağız. Onların derileri her piştikçe yanıp kavruldukça azabı Cehennemin şiddetini tatmaları için onları başka deriler ile de değiştireceğiz. Şöyle ki o deriler başka birer suretle aynen iade edilecektir.

Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bir hadisi şerifine nazaran bu deriler Cehennem ateşi her gün de 70 bin kere yakar, her yaktıkça da tekrar avdet etmelerine emir olunur. Onlar da tekrar vücuda gelirler. Mamafi bu derilerin yerine başka derilerin vücuda gelmesi de kabildir. Çünkü azabı girifdar olan hattı zatında beden ile kail olan isyanlar nefistir. Azaba müdrik olan odur. Beden ise gayri müdrik olup nefsin bir kıyamgahıdır. Hiç şüphe yok ki Allah-u Teala azizdir, izzet ve kudret sahibidir. Onu hiçbir şey aciz bırakmaz ve her zaman hakimdir. Mahlukatı hakkında bütün teferruatı bir hikmet ve maslahata müstenit bulunmaktadır. Binanaleyh dinsizleri inançsızları emre itaat etmeyenleri böyle ebedi bir suretle muazzeb kılması da onun azameti ve hikmeti muktezasıdır. Artık Cenab-ı Allah Zülcelal Hazretlerinin izzet ve kudretine hikmeti süphaniyesine nazaran böyle bir şahsın müebbeden yanıp durması da istibad edilemez. Evet müebbeden bir hayat bulundukça aynı itikatta devam edeceğine azmetmiş olan bir dinsizi bu itikatına göre alel devam muazzep kılmak muktezai hikmetidir. İntizamı alemi temin için bir vesiledir ve kendi itikatına mukabil bir cezadır.

Şu da bir gerçektir ki o kimseler ki iman ettiler, mümin olduklarını ikrarda bulundular. Allah’ın ve Peygamberinin emir ve nehilerini harfiyen tatbik ve Salih Salih amellerde bulundular. Uhdelerine düşen namaz, oruç, zekat gibi dini vasifelerini bizzat ifaya çalıştılar. İşte onlara da altlarından ırmaklar akan leziz leziz sular, Cennetler ve o bahçelere bostanlara hayat sürmek için içlerinde ebedi kalmak üzere orada binihaye eltafı ilahiyeye nail olmak üzere elbette sokacağız. Bu muhakkaktır ve gerçektir. Onlar için böyle cennetlere idhal edilecek müminler için orada o cennetlerde hays ve nifas gibi hallerden azade bedeni tabii kusurlardan beri zevceler vardır. Böyle nezih mümtaz refikalara da nail olacaklardır. Onları koyu bir gölgeye büyük muttasıl, rahat efza hararet ve burudetten beri bir lütuf ve rahat sayesinde sokacağız. Onlar cennetlerde muttasıl bir huzur ve istirahat içinde yaşayıp duracaklardır. Ya rabbena bizlere de bu güzel nimetlerini nasip eyle. Amin.

Yazıma Peygamberimizin bir hadisi ve Mevlana’nın bir niyazı ile son veriyorum.

Bir kulun kalbinde imanla haset bir arada bulunmaz. Ateşin odunu yakıp bitirmesi gibi hasette iyilikleri yok eder. Dedikodunun peşine düşmeyin, başkalarının kusurlarını araştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, kin gütmeyin. Ey Allah’ın kulları. Kardeş olun. (Buhari Edeb 57-58 Müslim 1 24 28)

Mevlana Celaleddin Rumi şöyle buyurmaktadır; “Gene gel gene, ne olursan ol, ister kafir ol, ister ateşe tap, ister puta, ister yüz kere tövbe etmiş ol, ister yüz kere bozmuş ol tövbeni, mutsuzluk kapısı değil bu kapı, nasılsan öyle gel.

1-      Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

2-      Şevkat ve merhamette güneş gibi ol.

3-      Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol.

4-      Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

5-      Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol.

6-      Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

7-      Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Saygılarımla.