Her güzel haslette olduğu gibi edep ve hayada da bütün insanların en üstünü en mükemmeli Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’dir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ilahi hakikatleri beyan ve ifade ederken sözlerine ve üslubuna azami derecede dikkat ederdi. Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) söze daima nazik bir şekilde başlar ve mülayemetle hitap ederdi. Sözlerin tesirini kıracak nahoş hareketlerden ve muhataplarını rencide edecek ve onların kalplerini kıracak aynı zamanda da nefretlerini celbedecek sözlerden son derece sakınır ve sakındırırdı. Herhangi bir kimse sözünü bitirmeden söze başlamazdı. Daima muhataplarını dikkatlice muhabbetle ve sonuna kadar dinlerdi. Musafaha ettiği kimse elini çekmeden, o elini bırakmazdı. İyiliğe mükafatla, kötülüğe ise af ile mukabelede bulunurdu. Yüksek sesle konuşmazdı. Daima mütebessim idi. Şunu açıkça ifade edeyim ki ömründe bir defa bile kahkaha ile güldüğü görülmemiştir. Onun bütün gülmesi tebessümden ibarettir. Daima da başı önde yürürdü.
Allah Resulü (S.A.V.) kimsenin kusurunu görmez ve görse bile yüzüne vurmazdı. Kendisine bir kimsenin hoş olmayan bir şeyi yaptığı bildirilince (falan kimse neden böyle yapıyor? Niçin böyle söylüyor?) demez. Neden böyle yapıyorlar? Niçin böyle söylüyorlar? Şeklinde konuşur ve böylece o kimseyi ikaz eder edebe muhalif söz ve davranışından vazgeçirmesini bilirdi.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor ki: Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş ve edeplendirmiştir. Elbette bizzat Cenab-ı Hakkın terbiye ettiği Allah Resulü (S.A.V.) bütün ahvalinde ve efhalinde zirve noktasında olacaktır ve olmuştur da.
Şöyle ki, Cenab-ı Hak edebin bütün nevilerini Hz. Peygamberinde cem etmiş ve kendisini rehber edinmemizi emretmiştir. Zira Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) terbiye-i ilahiye ile mümtaz ve serfiraz bütün kemalati ahlakiyeye haiz olduğu gibi ve bütün fezaili ahlakiyeye de mücehezdir. Bu bakımdan kainatın fahri efendisi olan Peygamber Efendimiz de (S.A.V.) şu vasıflar mevcut idi; istikamet, merhamet, edep, iffet, nezaket, ilim, kerem, secaat, metanet, şefkat ve sabır gibi çok ali hasletler kemaliyle kendisinde tecelli etmiştir.
Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.V.) bütün hayatı ahlak ve adabın tam manasıyla mücessem bir levhasıdır.
Hz. Ayşe validemize (R.A.) Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.V.) ahlakı nasıldır diye sorulunca Hz. Ayşe anamız onlara şu şekilde cevap vermiştir; Onun ahlakı Kur-an idi. Siz Kur-an okumuyor musunuz? Diye cevaplamıştır. Bir ayet-i kerimede de; Muhakkak ki sen pek büyük bir ahlak üzeresin.
Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Kuran-ı Kerim’in hariçte tecessüm etmiş bir şeklidir. Zira o Kuran’ın bütün hakikatlerine güneş gibi bir ayna idi.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bütün ahlaki hasenenin her bir şubesinin en son mertebesinde bulunan yegane yaratılmış bir üstün şahsiyettir. Hiçbir kimse ile mukayese edilemeyecek derecede haya ve edep timsalidir. Dost ve düşmanın ittifakı ile sabittir ki Hz. Muhammed (S.A.V.) gençliğinden beri edep, haya, iffet, nezahet ve ismet timsali olarak yaşamıştır. Bu ahvali bütün arap kabilelerini kendisine mektun etmiştir.
Yazıma Ömer Nasuhu Bilmen’in bir şiiri ile son veriyorum.
Kutsiyetin ey nebiyi Enver,
Düşmanların itiraf ederler,
Vermekte bütün ukule hayret,
Kolkunda olan mükemmeliyet,
Bir mislini almamıştır elbet,
Aguşuna dayei meşiyet.