Evet, saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Hucurat Suresi ayet 11 ve 12’de şöyle buyurmaktadır; “Ey İman edenler. Erkekler başka erkeklerle alay etmesinler. Onlar kendilerinden daha iyi olabilirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay edilen kadınlar alay edenlerden daha iyi olabilirler. Biriniz diğerinizi karalamayın. Birbirinize kötü ad takmayın. İman ettikten sonra vasıkla (dini görevleri terk eden ve günah işleyen) anılmak ne kötüdür. Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zalimler onlardır.)
Ayet 12; “Ey İman edenler. Zannın çoğundan sakının. Çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak bundan tiksindiniz. Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çok çok kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”
Evet, bu ayeti kerimede 3 kötü huy ve alışkanlık ele alınmış etkili bir üslupla yasaklanmıştır. Evet, başkaları hakkında gerçek bilgi ve kanıta değil, tahmine dayalı kötü düşünceler besleme yani suizan, insanların gizliliklerini araştırmak (tecessüs)ve insanları arkalarından çekiştirmek (gıybet) bir kimsenin gıyabında arkasından hoşuna gitmeyeceği bilinen bir şeyini konuşmak, başkalarına aktarmak gıybettir ve caiz de değildir.” Müslim Birr 70
Evet, netice olarak hiçbir mümin kimse hiçbir mümin kimse ile alay etmesin, eğlenmesin, tenkit etmesin. Olabilir ki eğlendiği şahıs eğlenen, kötüleyen şahıstan Allah katında daha hayırlıdır. Çünkü insanlar yalnız görünüşü bilirler. İnsanların iç yüzünü bilmezler. Allah nezdinde değer ifade eden ise, vicdanların ihlası, kalplerin takvasıdır. İnsanların ilmi ise bunu kavrayacak halde değildir. Bunun için kimse görünüşe bakıp da gözünün kestirdiğini küçümsemeye, eğlenmeye, isnat ve iftira etmeye kalmasın. İnsan Allah Zülcelal nezdinde muhterem ve muttaki bir şahsı küçümserse, isnat ve iftirada bulunursa, kendi nefsine çok büyük bir zulüm işlemiş olur.
Evet, kendi kendinizi ayıplamayın. Burada iki nükte vardır. Müminlerin hepsi kardeş ve bir nefs gibi oldukları için bir mümini ayıplayan onun hakkında onun beğenmediği şeklinde itham eden, ayıplayan bizzat kendi nefsini ayıplamış gibi olur.
Evet, saygıdeğer okurlarım. Başkasını ayıplayan kendi nefsini ayıplamış olduğu gibi, Allah nezdinde de günahkar olur. Nitekim Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır; “Müslümanların eksikliğini ayıplarını araştırmayın. Her kim Müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah’ta onun ayıbını takip eder. Evinin içinde bile onu rezil rüsva eder.
Evet, yine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır; “Gıybet zinadan daha büyüktür. Çünkü zani tövbe eder, Allah mağfiret buyurur. Gıybet edeni ise gıybet edilen mağfiret etmedikçe mağfiret olunmaz.”
Evet, takva; şeriatta iki manada kullanılır. Birincisi ahreti zararlı olandan sakınıp korunmak. İkincisi ise nefsi cezaya çarptıracak her hangi bir günahtan korunmaktır. İşte bu manada haram ihtimali olan şeylerden de sakınmak gerekir. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur; “Helal belli, haram da bellidir. Şeran açıklamışlardır. Fakat bu ikisinin arasında ikisine de benzeyebilen şüpheli şeyler vardır ki, insanların çoğu onları bilmezler. Şüpheli şeylerden korunan kimse dinini de, ırzını da temiz tutmuş olur. Şüphelilere düşen ise harama da düşer. Şöyle bir misal vermek gerekirse, nitekim koru kenarında davarlarını güden çobanın koruya düşmesi mümkündür. Haberiniz olsun ki her melikin bir korusu vardır. Allah’ın korusu da haramlardır. Haberiniz olsun ki, cesette bir et parçası vardır. O iyi olursa cesedin hepsi iyi olur. O bozuk olursa cesedin hepsi bozuk olur. Biliniz ki o kalptir.
Evet, zahiren şahadetle ikrar verildiği gibi kalben de ihlas ile imana yükselip kamil mümin ve sadık Müslüman olmak üzere gereğince amel ederek Allah-u Teala ve Resulünün emirlerini seve seve icra ederseniz, o zaman Allah-u Teala amellerinizin karşılığını eksik olarak ödemez. Çünkü Allah-u Teala itaat edenlerin kusurlarını mağfiret eder. Saygılarımla.