Melitene’yi (Malatya) başkent Samosata’ya (Samsat) bağlayan yol güzergahı üzerinde olması nedeniyle geçmişte jeopolitik bir öneme sahip olan bu alanda Nisan ayından bu yana 75 kişilik bir ekiple yoğun çalışmalar yapılıyor.
Perre Antik Kent Kentropol alanın güney tarafında yapılan kazı ve temizleme çalışmalarında farklı bir mezar yapısı ortaya çıkartıldı. Etrafında 3 adet Khamosorion tipi mezar, ortada ise bir adet boğa başı ve boynuz kabartması bulunan bu yeni keşif, bir metre genişliğinde, 40 santim yüksekliğinde. İlk defa rastlanan bu mezar yapısında yer alan boğa başı ve boynuzun gücü simgelediği bildirildi.
Hierapolis (Kutsal Şehir) olarak anılan Perre MS. 325 yılında Nicaea (İznik)’de toplanan İncil konsiline Piskopos İoannes Perdos yönetimindeki Persidas eyaletinin bir şehri olarak katılır. MS. 433 yılında Samosata’lı (Samsatlı) Andreasın Alexander’e yazdığı mektupta Perre’de bulunan bazı önemli piskoposlardan bahsetmesi kentin dinsel açıdan da önemli bir kent olduğunu gösterir. Bütün bunlar Perre Antik Kenti'nin Antik Dönem'de hem dinsel hem de jeopolitik öneme sahip bir kent olduğunu göstermektedir. Antik Roma kaynaklarında suyunun güzelliğinden bahsedilmekte, kervanlar, yolcular ve ordular tarafından dinlenme yeri olarak kullanıldığı anlatılmaktadır. Bahsedilen suyun aktığı Roma Çeşmesi halen kullanılmaktadır. Perre Antik Kenti, Bizans Dönemi'nden sonra önemini yitirmiş ve eski parlak dönemini bir daha yakalayamamıştır. Antik kentin asıl yerleşim kısmı üzerinde bugün Örenli Mahallesi olarak geçen ancak özünde köy görünümüne sahip geç dönem yerleşimi mevcuttur. Burada bulunan kaya mezarları kayalıklar içine oyularak yapılmıştır ve harika görünüme sahiptirler.
Adıyaman Müze Müdürü Mehmet Alkan, kazıya destekleri için Adıyaman Valisi Dr. Osman Varol ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Abuzer Gelse'ye teşekkür ettiği açıklamasında, "Perre Antik Kent'teki kazılarda çok ilginç bir mezar yapısıyla karşılaştık. Burada ilk kez bir boğa başı ve boynuz kabartması bulundu. Kabartmanın yan kısımlarda Khamosorion tipli 3 adet mezar, yan kısımlarda sütunlarının üzerinde sunu çukurları bulundu. Bu gücün temsilcisi olarak karşımıza çıkmakta ve bu mezarları koruduğunu düşülmektedir. Bu bölgede buna benzer bir mezar hiç çıkmadı. İlk kez böyle bir yapıyla karşılaştık. M.S. 2. Yüzyıla, yani günümüzden 1800 yıl öncesine tarihlenen bir mezar yapısı olduğu şeklinde düşünmekteyiz." ifadelerini kullandı.
Kaynak : PHA