Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel:
“Yardım edenler, yataklık edenler, getirenler, götürenler bellidir. Ama iddianame tam işin gitmesi gereken tarafına gittiği yerde kesilmiştir. Yarım, güdük, natamam bir iddianame ile görülmekte olan davayla karşı karşıyayız. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte ve çeşitli siyasi parti genel başkanları, üst düzey temsilcileri ile birlikte bu davayı izlemek üzere geldik. Davanın duruşma düzeni açısından endişe edecek hiçbir şey yok. Sayın Ayşe Ateş’in bir yanında ben oturdum, bir yanında hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımız, bir yanında Kemal Kılıçdaroğlu. Ayşe Ateş ve evlatları ‘Adalete ulaştık’ diyene kadar biz onların yanında durmaya devam edeceğiz.
Ama çok belli ki çok görünüyor ki, hatta ilk ifadelerden itibaren, ilk başta verilen bütün ifadeler yanlış ‘yanlış söylemişim, onu söylediğimi hatırlamıyorum, bunu söyledim doğru yazmamışlar, çarpıtmışlar’ gibi kendilerine bugün verilen yeni vazifeyi yerine getirmeye çalışan bir tetikçi ve bir azmettirici ile birlikteydik. Ettiği telefonları hatırlamayan, aldığı talimatları hatırlamayan, verilen konumları hatırlamayan, görüştüğü kişileri hatırlamayan ama birilerinin bağlantısını ortadan kaldırmak için yeni şeyler hatırlayan bir tetikçi ve bir azmettirici gördük. Esas azmettiricilerle bağı ortadan kaldırmak için üst düzey bir çaba gördük. Ama bunu herkes görüyor, herkesin gözünün önünde gerçekleşiyor. Bu işin peşini bırakmayacağız. Bütün hukuki süreci takip edeceğiz. Dava görüldüğü müddetçe CHP’den en az iki genel başkan yardımcısı, hukukçu milletvekilleri davayı takip edecekler. Ben de fırsat buldukça bu davayı takip edeceğim. Nasıl Soma davasının üzerinden ilgimizi hiç azaltmadıysak, nasıl Çorlu tren kazasından ilgimizi hiç azaltmadıysak Sinan Ateş cinayetinden de ilgimizi azaltmayacağız. Bir aileye olan sorumluluğumuzdan dolayı, iki bir ülkenin başkentinde böyle bir cinayetin sahipsiz bırakılmamasından dolayı. Oradan Sinan Ateş’in naaşı kaldırıldı, kanlar temizlendi ama gerçekte cenaze ortada duruyor. Sahip çıkması gerekenler sahip çıkmadığı için, bir taziye bile yazmadıkları için, bir başsağlığı bile dilemedikleri için cenaze orada duruyor. Ve herkesin endişesi o ki; o cenazeyi orada bırakıp, o cinayetin üstüne sis perdesi indirmeye çalışanlar birileri tarafından talepleri doğrultusunda korunuyor, kollanıyor ve müdahale ediliyor. Polis görevini yapmış ama iddianamede adı geçmesi gereken eski milletvekilleri, hali hazırdaki çeşitli yöneticiler bir siyasi partinin cinayetten önce-sonra telefon irtibatı kurulan yöneticilerinin adı dahi geçmiyor. Bütün arabaların plakaları var, bir arabanın yok, onun da adı siyah Audi. Sonra o Audi’nin içinden hangi genel başkan iniyor, o aracı ona kim tahsis etmiş bütün Türkiye biliyor, bir tek iddianameyi yazanlarla, kabul edenler bilmiyor. Biz bu sisin inmesine, bu cinayetin alalade bir cinayetmiş gibi üstünün örtülmesine seyirci kalmayacağız, sonucu ne olursa olsun kalmayacağız. Günü geldiğinde kimse ‘kral çıplak’ demiyorsa biz diyeceğiz. “