TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adıyaman Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özdemir, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşları saygıyla anarak, ailelerine ve yakınlarına sabır diledi.
“Sıradan Doğa Olaylarını Felakete Dönüştüren Düzeni Artık İstemiyoruz”
Jeoloji Mühendisleri Odası Adıyaman Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özdemir, ülkemizin yalnızca kara bölgelerinin değil, denizleriyle birlikte jeolojik ve tektonik gerçeklikleriyle de büyük riskler taşıdığını belirtti. Özellikle Ege Denizi'ndeki depremler ve tsunami riskleri gibi doğa olaylarının dikkate alınması gerektiği ifade edilirken, afet yönetiminin yalnızca deprem değil, yangınlar, maden faciaları, sel ve heyelan gibi tüm riskleri kapsayacak şekilde ele alınması gerektiği vurgulandı.
Özdemir açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesini engellemeyen, doğamızı yok eden, bizlerin ve diğer canlıların yaşam hakkını korumayan, afet risklerini azaltmayan mevcut düzeni artık istemiyoruz. Kağıt üzerinde kalan 'İmar, Planlama, Yapı Denetim, Kentsel Dönüşüm, Yangın Yönetmeliği' gibi strateji belgeleri yerine, işleyen ve yaptırım gücü olan bir afet politikası istiyoruz.”
“Afetler Takdiri İlahi Değil, Takdiri İdari’nin Sonucudur”
Osman Özdemir, afetlerin önlenebilir olduğunu ve yaşanan felaketlerin sorumluluğunun yalnızca doğa olaylarına bağlanamayacağını belirtti. 6 Şubat depremleri, İliç maden faciası ve Bolu Kartalkaya Otel yangını arasında fark olmadığına dikkat çekilerek, şu çağrıda bulunuldu:
“Bolu Kartalkaya Oteli’nde 78 vatandaşımızın yanarak can vermesine seyirci kalan, ‘İmar Barışı’ adı altında yapı kayıt belgeleriyle afet güvenliği olmayan binaları meşrulaştıran anlayış kabul edilemez. Depreme dayanıklı olmayan yapıları ‘kamu yararı’ adı altında meşrulaştıran bu düzen değişmelidir.”
“Afet Risk Azaltma Manifestosu Hazırlanmalıdır”
Özdemir açıklamasında, merkezi ve yerel yönetimlerin afet yönetimi konusundaki politikalarını gözden geçirmesi ve somut adımlar atması gerektiği belirtildi. Bu kapsamda, Afet Risk Azaltma Manifestosu önerildi ve şu temel ilkeler sıralandı:
Şehirlerin afet senaryoları hazırlanmalı, halkın katılımıyla sürdürülebilir kentleşme sağlanmalıdır.
Mahallelerin altyapıları güçlendirilmeli, riskli alanlara plansız yapılaşma engellenmelidir.
Yerleşim alanları için jeolojik-jeoteknik etütler tamamlanmalı, deprem, heyelan, su baskını ve diğer tehlikelere karşı risk analizleri yapılmalıdır.
Afet, imar, çevre ve yapı alanındaki tüm mevzuat gözden geçirilmeli, koordinasyon eksiklikleri giderilmelidir.
Afet suçlarına karşı ağır yaptırımlar içeren özel yasalar çıkarılmalı, “yapanın yanına kâr kaldığı” anlayışına son verilmelidir.
Merkezi ve yerel yönetim bütçelerinin en az %10’u afet önleme ve risk azaltma çalışmalarına ayrılmalıdır.
Dünya Bankası destekli rant odaklı afet yönetimi yerine, insan ve çevre odaklı bir sistem benimsenmelidir.
“Dirençli Şehirler ve Toplumlar İçin Gerçekçi Önlemler Alınmalıdır”
Açıklamada, 6 Şubat depremlerinde yaşanan büyük can kaybının ve ekonomik yıkımın tekrar yaşanmaması için afet yönetiminde köklü reformlar yapılması gerektiği vurgulandı.
"Bugün olduğu gibi ‘yapanın yanına kâr kaldığı’ anlayışı devam ettikçe, her doğal afetin ardından yeni kayıplar vermeye devam edeceğiz. Dirençli yurttaşlar ve yaşam alanları için sadece sağlıklı, güvenli ve doğayla bütünleşmiş kentler değil, aynı zamanda afetlere karşı bilinçli ve örgütlü bir toplum oluşturmalıyız."
Açıklama, “Aynı acıların bir daha yaşanmaması dileğiyle…” sözleriyle son buldu.
Kaynak : PHA