ULUSAL (PHA) - Gülbahar SÜNGÜ -  Tarihsel kökenleri 20. yüzyılın başlarına dayanan bu özel gün, kadınların sosyal, ekonomik, politik ve kültürel hakları için verdiği mücadeleyi görünür kılmayı amaçlıyor.

İlk Ulusal Kadınlar Günü, 28 Şubat 1909'da ABD'de, kadınların oy hakkı mücadelesinin bir parçası olarak, Sosyalist Parti tarafından düzenlendi. 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Alman sosyalist Clara Zetkin’in önerisiyle her yıl bir “Kadınlar Günü” düzenlenmesi kararlaştırıldı. Ancak, belirli bir tarih belirlenmedi.

İlk Uluslararası Kadınlar Günü, 19 Mart 1911’de Almanya, Avusturya, Danimarka ve İsviçre’de düzenlendi. Mitinglere bir milyonu aşkın kişi katıldı. Kadınlar bu ilk kutlamalarda oy hakkı, eşit işe eşit ücret, 8 saatlik iş günü, analık hakları ve savaşların sona ermesi gibi taleplerde bulundu.

Dünya Kadınlar Günü’nün 8 Mart olarak sabitlenmesi, 1917 yılında Rusya’da gerçekleşen Şubat Devrimi ile bağlantılıdır. 8 Mart 1917’de Petrograd’da (günümüzde St. Petersburg) kadın işçiler, "ekmek ve barış" talebiyle greve çıktı. Bu eylem, Çarlık rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan Şubat Devrimi’ni tetikledi. Kadınlar bu süreçte Rusya’da seçme ve seçilme hakkını kazandı. 1921 yılında Moskova'da toplanan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart’ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanması kararlaştırıldı.

1930’lu yıllarda, faşizme karşı mücadelenin yükselmesiyle birlikte, etkinlikler işçi-emekçi kadınlarla sınırlı olmaktan çıkıp daha geniş kitleleri kapsayacak şekilde evrildi.

Dünya Kadınlar Günü’nün Küresel Ölçekte Tanınması

Kadınlar Günü, uzun yıllar boyunca sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından benimsendi. 1917 Devrimi sonrasında Sovyetler Birliği'nde 8 Mart ulusal bayram ilan edildi. Ancak 1960'lı yıllardan itibaren yükselen feminist hareketin etkisiyle bu gün küresel çapta yaygınlık kazandı.

1975 yılı, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "Kadınlar On Yılı" başlangıcı ilan edilerek "Uluslararası Kadınlar Yılı" olarak kutlandı. Aynı yıl, BM himayesinde 8 Mart etkinlikleri düzenlenmeye başladı. 16 Aralık 1977'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, üye devletleri uygun gördükleri bir günü "Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü" olarak tanımaya davet etti.

Günümüzde birçok ülkede 8 Mart resmi tatil olarak kutlanıyor. Ancak bazı ülkelerde büyük ölçüde görmezden gelinirken, bazı toplumlarda ise protesto ve yürüyüşlerle anılıyor. Kadın hakları konusundaki eşitsizliklerin vurgulanması ve farkındalık yaratılması açısından bu gün önemli bir platform işlevi görüyor.

Türkiye’de Dünya Kadınlar Günü’nün Gelişimi

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında kutlandı. Sovyetler Birliği’nden ilham alan komünist aktivistler Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova, İstanbul’da bir grup kadınla birlikte bu günü andı. Ancak, bu kutlama geniş kitlelere yayılamadı ve uzun yıllar boyunca resmi bir etkinlik olarak kabul edilmedi.

1975 yılında Birleşmiş Milletler’in "Kadınlar On Yılı" ilan etmesiyle birlikte Türkiye’de de kadın hareketi yeniden canlandı. Aynı yıl Türkiye Kadın Yılı Kongresi düzenlendi. İlerici Kadınlar Derneği’nin (İKD) öncülüğünde 8 Mart etkinlikleri kamuya açık olarak yeniden organize edilmeye başlandı.

1975’in 8 Mart’ında, İKD üyesi kadınlar yaklaşık 500 kişilik bir katılımla ilk geniş çaplı kutlamayı düzenledi. İlerleyen yıllarda İKD’nin büyümesiyle birlikte, 8 Mart etkinlikleri kapalı salonlardan sokaklara ve meydanlara taşındı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi, kadın hareketine büyük darbe vurdu ve 8 Mart etkinlikleri dört yıl boyunca yasaklandı.

1984 yılından itibaren kadın örgütleri yeniden 8 Mart’ı sahiplenmeye başladı. 1980’lerin sonunda yükselen bağımsız feminist hareket, 8 Mart’ın kitlesel bir dayanışma ve eylem gününe dönüşmesine katkı sundu.

Türkiye’de Kadın Hareketinin Güçlenmesi ve 8 Mart Kutlamaları

1990’lardan itibaren Türkiye’de kadın hareketi daha da güçlenerek, kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve çalışma hayatındaki ayrımcılığa karşı daha görünür bir mücadeleye dönüştü. 1987’de düzenlenen “Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü” kadın hareketi açısından önemli bir dönüm noktası oldu.

2003 yılında İstanbul Taksim’de başlayan “Feminist Gece Yürüyüşü”, 8 Mart kutlamalarının sembol etkinliklerinden biri haline geldi. Her yıl binlerce kadının katılımıyla gerçekleşen yürüyüş, yıllar içinde Ankara, İzmir, Antalya gibi pek çok şehre yayıldı. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması, kadın cinayetlerine karşı caydırıcı önlemler alınması, çalışma hayatındaki eşitsizliklerin giderilmesi ve toplumsal cinsiyet rollerine dayalı ayrımcılığa karşı seslerini yükseltmek için meydanlara çıkmaya devam etti.

2024 Yılında 8 Mart Etkinlikleri ve Küresel Gündem

2024 yılında, Dünya Kadınlar Günü, "Kadınlara Yatırım Yapın, İlerlemeyi Hızlandırın" temasıyla kutlandı. Birleşmiş Milletler, kadınların ekonomik, sosyal ve politik hayata katılımını artırmak için daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguladı. Dünya Ekonomik Forumu, mevcut ilerleme hızının yetersiz olduğunu ve küresel cinsiyet eşitliğine ancak 2150’li yıllarda ulaşılabileceğini öngördü.

Türkiye’de de 8 Mart etkinlikleri çeşitli kentlerde yürüyüşler ve panellerle gerçekleşti. Kadınlar, ekonomik kriz, kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış gibi konulara dikkat çekerek, hak taleplerini dile getirdi. İstanbul’da düzenlenmesi planlanan Feminist Gece Yürüyüşü için yapılan başvuru yine Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından reddedildi. Ancak binlerce kadın engellemelere rağmen sokaklara çıktı.

Ticaret savaşı kaygılarıyla emtia piyasaları dalgalandı Ticaret savaşı kaygılarıyla emtia piyasaları dalgalandı

Kadın Hakları Mücadelesi Devam Ediyor

2025 yılında Dünya Kadınlar Günü, BM'nin 1995 Pekin Deklarasyonu’nun 30. yılına denk gelmesi nedeniyle küresel ölçekte önemli bir yıl olarak değerlendiriliyor. “Eylemi Hızlandır” temasıyla düzenlenecek etkinliklerde, kadın hakları konusundaki ilerlemelerin hızlandırılması ve daha güçlü taahhütlerin açıklanması bekleniyor.

Türkiye’de de kadın hareketleri 8 Mart için hazırlıklarını sürdürüyor. Feminist gruplar, sosyal medya kampanyalarıyla kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği konularına dikkat çekerken, çeşitli paneller ve konferanslarla karar alıcılara çağrıda bulunmayı planlıyor.

Dünya Kadınlar Günü, geçmişten bugüne kadın hakları mücadelesinin en önemli simgelerinden biri olmaya devam ediyor. Türkiye’de de kadınlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da dayanışma içinde mücadelelerini sürdürüyor.

Kaynak : PHA

Kaynak: RSS