Evet, saygıdeğer okurlarım. Bugün için Suriye'de insanların acı çığlığını ne yazık ki insanlar duymuyor. İnsanlık olarak ne yazık ki tarihin en büyük acılarına, üzüntülerine, gözyaşlarına şahit oluyoruz. Evet, ne yazık ki dünyanın egemen güçleri, seyirci kaldıkları gibi, bir de İslam coğrafyasında olan olayları zevkle seyrediyorlar.
Evet, Hz. Ömer R.A. Hazretleri bir gün arkadaşları ile otururken karnı gürlemiş. Hz. Ömer demiş ki; "İstediğin kadar gürle. Benim milletim yağ yiyinceye kadar ben yağ yemem" demiş. Bugün ise zengin petrol ülkelerinin zenginleri Suriye ve Irak'taki Müslümanların çığlıklarına kulak verip yardımcı bile olmuyorlar. Bu gün için insanlık olarak tarihin en büyük acılarından birisine bizzat şahit oluyoruz. Evet, dünyanın egemen güçleri ne yazık ki bu coğrafyanın çocuklarının eliyle olayları yürütmeye devam ediyorlar.
Evet, bölgemizde süren, güç, iktidar, hırs ve menfaat kavgası ne yazık ki çığırından çıkmış bir durumdadır. bizim huzurumuzun bittiği yerde nefret, şiddet, ne yazık ki ahlar, çığlıklar, feryatlar başlıyor. Evinden, barkından, yurdundan, yuvasından, huzurundan, sevgiden, merhametten, güvenlikten bahsetmenin imkansız bir hale gelen yakılıp yıkılan şehirlerde kışın soğuk ayazıyla birlikte savaşın da yakıcı dondurucu nefesi dolaşıyor. Şimdi soruyorum, başta Halep olmak üzere bütün Suriye'deki şehirler karanlığa gömülüp oradaki insanların feryatlarını duymayan egemen güçlerin ışıl ışıl gecelerde eğlenmeye devam mı edecekler? Oradaki yakılan, yıkılan bombaların altındaki acı çığlıklara seyirci mi kalacaklar? Türkiye hükümetinden başka yardımcı ne yazık ki yoktur. Ey egemen güçler, Suriye'de insanlar ilaç bulamazken, yiyecek, içecek ve su bulamazken, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar donarak acı çığlıklarla ölürken, egemen güçlerdeki lüks ve israfla yaşama devam mı edecek?
Evet, bu acıklı hal karşısında biz Müslümanlar olarak böylece sessiz mi kalacağız? Yutkunup duracak mıyız? Evet, kuru kuruya buğuz etmekle veya kahretmekle ağlayıp sızlamakla mı yetineceğiz? Hayır, hakkı ve hakikati arayıp söylemeye daima sulha, insafa davet etmeye ısrarla devam edeceğiz. Devam edeceğiz ki, insanlık ölmeyip kurtulmuş olsun. Evet, daha fazla acıya dayanacak takati kalmamış bu mazlum Suriyelilerin huzura kavuşmaları için dünya liderlerinin ateşkes sağlanması için derhal kalıcı adımlar atılmalıdır. Senelerce Suriyeli komşularına kucak açıp, Suriyeli muhacirlere ENSAR olan, fedakar, necip ve cömert milletimize her fedakarlığa çekinmeden üstün gayret gösteren Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine en kalbi şükranlarımı sunarım. Evet, ne yazık ki Müslüman'ım diyenler, fırkalara, gruplara, mezheplere, cemaatlere, ırklara olan mensubiyetimiz, İslam'a olan mensubiyetimizin önüne geçtikçe bu acıklı hallerin önüne geçilmez.
Merhum Mehmet Akif'in sözü ile yazıma son veriyorum;
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. / Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez.
Not: Bilindiği üzere tefrika parçalara ve bölüklere ayrılmak, bölücülük ve ayrılık yapmak demektir. Tefrika İslam'ın temel ilkesi olan tevhid ilkesi ile ters düşmektedir. Saygılarımla.