ANKARA (PHA) - Mustafa TEKİN - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısını hatırlatarak, çatışmasızlık sürecinin başlatılması için sınır ötesi operasyonların durdurulması gerektiğini söyledi.
"Öcalan'ın Çağrısı Barış İçin Bir Fırsattır"
Hatimoğulları, 27 Şubat’ta Öcalan’ın yaptığı açıklamaya değinerek, barışın sağlanması için yeni bir sürecin başlatılması gerektiğini savundu.
"Sayın Abdullah Öcalan, Türkiye’de ve Ortadoğu’da barış ve demokrasinin kapılarını araladı. Yaptığı çağrı, barış ve çözümün en güçlü zeminlerinden birini oluşturmuştur. Türkiye’de artık korkuların ve sendromların değil, demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerinin belirleyici olduğu bir döneme girmemiz gerekiyor."
Bu çağrının sadece PKK’ya değil, devlete, iktidara, topluma ve muhalefetin tamamına yönelik olduğunu belirten Hatimoğulları, parlamentonun da bu süreçte en önemli muhataplardan biri olması gerektiğini söyledi.
"Çatışmasızlık Ortamı İçin Sınır Ötesi Operasyonlar Durdurulmalı"
Hatimoğulları, Öcalan’ın çağrısına PKK’nın olumlu yanıt verdiğini belirterek, bu çerçevede sınır ötesi operasyonların durdurulması gerektiğini savundu.
"PKK, Sayın Öcalan’ın çağrısına uyarak tüm güçlerine ateşkes çağrısı yaptı. Bu, barış umudunu büyüten önemli bir adımdır. Ancak bu umudu kalıcı hale getirmek için, PKK’nın kongresini toplayabileceği bir çatışmasızlık ortamının sağlanması gerekiyor. Bunun için de sınır ötesi askeri operasyonların acilen durması gerekiyor. Adım atma sırası devlettedir. Bu süreç, Türkiye’nin demokratikleşmesine eşsiz katkılar sunacaktır."
Bu sürecin ilerleyebilmesi için medyanın da barış dilini kullanmasının önemine değinen Hatimoğulları, basının çatışma yerine barışı teşvik eden bir dil kullanması gerektiğini söyledi.
"Erdoğan Bu Süreci Sahiplenmelidir"
DEM Parti Eş Genel Başkanı, barış sürecinin başarıya ulaşması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi gerektiğini vurguladı.
"Türkiye’de barışın tesis edilmesi için söz yetmez, eylem ve icraat gerekir. İcraat ise doğal olarak devleti yönetenlerden, yani Cumhurbaşkanı’ndan beklenir. Sayın Öcalan, demokratik cumhuriyetin inşası için güçlü bir başlangıç yapmıştır. Bu başlangıcı büyütmek ve demokrasiyle taçlandırmak hepimizin elindedir."
Hatimoğulları, barış sürecinin imkansız olmadığını belirterek, geçmiş deneyimlerden ders çıkartılarak çözüm yollarının aranması gerektiğini söyledi.
"Öcalan’ın Çalışma Koşulları Sağlanmalı"
Öcalan’ın sürece katkı sunabilmesi için, çalışma ve iletişim koşullarının sağlanması gerektiğini belirten Hatimoğulları, bu konudaki taleplerini şöyle sıraladı:
"Sayın Öcalan, barış sürecine katkı sunmak için daha fazla çalışmak istiyor. Ancak bunun için özgür yaşam ve çalışma koşullarının hızla oluşturulması gerekiyor. Eğer bu koşullar sağlanmazsa, kendisi de sürece katkı sunmada zorlanacaktır. Aynı zamanda, barış sürecinin hukuki çerçevede ilerleyebilmesi için gerekli yasal adımların da atılması gerekiyor."
"Demokratikleşme Siyasi Pazarlık Konusu Olamaz"
Hatimoğulları, Kürt meselesinin şiddet ve çatışmadan arındırılarak demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini belirtti.
"Demokratikleşme asla bir zayıflık değildir. Barış zayıfların işi değil, cesurların işidir. Barış güçlülerin ve örgütlü mücadele verenlerin işidir. Demokratikleşme ve barış bir siyasi pazarlık konusu olamayacak kadar değerlidir. Bu sürecin kazananı, Türkiye'de yaşayan tüm halklar olacaktır."
Hatimoğulları, Öcalan’ın "Demokrasi insanların ağzını özgürce açma sanatıdır" sözünü hatırlatarak, Türkiye’de ifade özgürlüğünün artırılmasının barış sürecinin en önemli ayağı olduğunu vurguladı.
"Bu Süreç Tüm Türkiye Halkları İçin Önemlidir"
Hatimoğulları, barış sürecinin sadece Kürt halkı için değil, Türkiye’deki tüm halklar için bir kazanım olacağını belirtti.
"Bu sürecin barışla sonuçlanması sadece Kürt halkına değil, Türk halkına da yarar sağlayacaktır. Resmi devlet ideolojisinin yıllardır dayattığı korku ve kaygılar artık aşılmalıdır. Barış sürecine karşı çıkanlar, savaştan ve çatışmadan beslenenlerdir. Oysa demokrasi, eşitlik ve özgürlük kimseyi bölmez. Tam tersine, halklar arasındaki dayanışmayı ve kardeşliği güçlendirir."
"8 Mart ve Nevruz Çağrısı"
Konuşmasının sonunda Hatimoğulları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Nevruz etkinliklerine katılım çağrısı yaptı.
"Biz kadınlar, hem bedenimiz hem emeğimiz hem de kimliğimizin hakları için 8 Mart’ta meydanlarda olacağız. Aynı zamanda Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısına sahip çıkmak için de alanlarda olacağız. Önümüzdeki günlerde Nevruz mitinglerinde olacağız ve Nevruz ateşini barış ve demokratik toplum için hep birlikte harlayacağız."
Hatimoğulları, konuşmasını barış ve demokratik çözüm sürecinin Türkiye’nin geleceğini güvence altına alacak en önemli adımlardan biri olduğunu vurgulayarak tamamladı.
Kaynak : PHA